Bir çalışma döneminin sonlarına yaklaşıldıkca kurumsallaÅŸmış iÅŸyerlerinde çalışan iÅŸ görenler arasında bir hesapdır baÅŸlar.
Bir çalışma döneminin sonlarına yaklaşıldıkca kurumsallaÅŸmış iÅŸyerlerinde çalışan iÅŸ görenler arasında bir hesapdır baÅŸlar. Bir yıl içinde ÅŸirketi için verdiÄŸi “baÅŸarılı emeÄŸinin” maaÅŸ dışındaki karşılığı demek olan prim hesabıdır bu. Prim, tamamen iÅŸverenin inisiyatifinde olan bir uygulamadır. Dolayısıyla sanki bir hakmış gibi algılanması tamamen yanlıştır. Ä°ÅŸverenin ÅŸirketin yıl içinde elde ettiÄŸi kazancın bir bölümünü çalışanlarına belirli kıstaslar uygulayarak dağıtmaya karar vermesidir. Bu kıstasların en başında elbette o iÅŸyerinin yapılan iÅŸden kar elde etmiÅŸ olması gelir. Almadan vermek, biliriz ki yaradana mahsustur.
Ä°ÅŸ hayatına bir gazete ilanıyla baÅŸvurduÄŸum Bursa’da kurulu Transtürk FrenDebriyaj Endüstrisi fabrikasında elektrik bakım mühendisi olarak baÅŸladım. Ä°ki sene kadar burada çalışdıktan sonra askere yedeksubay olarak gittim dönüÅŸde de bir (ÅŸimdi uluslar arası bir marka bünyesine dahil oldu) transformatör fabrikasına girdim. Prim ile ilgili en öÄŸretici tecrubemi de orada yaÅŸadım. Fabrika, transformator imalatında ülkemizin önde gelen bir fabrikasıydı. Mavi yakalıların çok oldugu bir üretim yeriydi. Fabrika diÄŸer birkaç fabrikayla birlikte TEK idaresinin transformatör ihtiyacını karşılayan yegâne kuruluÅŸlardan biriydi. Bu sektörün en büyük ve tek ciddi müÅŸterisi TEK idi. TEK ihtiyacı olan güç ve dağıtım transformatör sipariÅŸlerini bu fabrikalar arasında adeta pay ederdi. Bir nevi kapalı devre çalışan bir sistem. Böyle hazır pazara zahmetsiz ve kazanclı satış yapılınca da çalışanlara uzun yıllar sene sonlarında hatırı sayılır primler dağıtılmıştı. Benim iÅŸe girdiÄŸim 1983 yılında ÅŸirket karlılığında eski dönemlere göre belirgin bir düÅŸüÅŸ yaÅŸanmış olacak ki verilmek istenen primleri iÅŸciler beÄŸenmediler. Alışmış kudurmuÅŸdan beterdir derler ya iÅŸçiler de öyle yaptılar. Alıştıkları yüksek rakamların dışında belirlenen primleri beÄŸenmeyen hiçbir iÅŸci prim kâğıdını imzalamamış ve iÅŸverenin kendisine takdir ettiÄŸi primini almak istememiÅŸtir. Buna karşılık iÅŸveren ise belirlenen prim miktarını deÄŸiÅŸtirmediÄŸi gibi “ya alırsınız ya da ben prim dağıtmaktan vazgecerim” demiÅŸtir. Bu sürtüÅŸme o kadar uzun sürmüÅŸtü ki yanlış hatırlamıyorsam iÅŸveren prim dağıtmaktan vazgeçtiÄŸini ilan etmiÅŸti.
Prim öncelikle ÅŸirket karlılığına sonra da baÅŸarıya endekslenmiÅŸ bir uygulamadır. Bu beyaz yakalılarda kesinlikle böyledir. Primin miktarı da yine gösterilen baÅŸarının derecesine orantılıdır. O zaman “baÅŸarı nedir” onu iyi kavramamız gerekir. BaÅŸarının tarifini korkarım ki birçok genç arkadaşımız yanlış ya da eksik yapmaktadır. Ä°ÅŸ akdimizde bizim hangi iÅŸleri yerine getirmek üzere iÅŸe alındığımız yazılıdır. Görev tanımlarında da o iÅŸi nasıl yapacağımız, kimlere karşı sorumlu oldugumuz, ÅŸirket içi ve dışında kimlerle teÅŸrik-i mesaide bulunacağımız, o görevin gerektirdiÄŸi eÄŸitim düzeyi, kabiliyet ve yetenekler, tecrübe ve hedefler gibi hususlar olur. Ve bütün bu iÅŸlerin karşılığında çalışana bir maaÅŸ takdir edilir. (Gerçi o da bir sistem içinde belirlenir ama o konuya ÅŸimdi girmeyelim, baÅŸlı başına bir yazı konusudur.
Soru, kendisine verilen görevi yerine getiren kiÅŸinin baÅŸarılı sayılıp sayılmayacağıdır.
Günümüz iÅŸ hayatında verilen bir iÅŸi, ne eksik ne fazla kendisinden beklendiÄŸi kadarıyla yapan kiÅŸi baÅŸarıya imza atmış sayılmamaktadır. O zaten bu iÅŸi yapsın diye iÅŸe alınmıştır ve bu iÅŸi hatasız yapıyorsa görevini yerine getiriyor bir diÄŸer ifadeyle aldıgı parayı hakediyor demektir. Ona bir de ayrıca baÅŸarılı çalışan kategorisine sokup niye bir prim verilsin ki.
O halde baÅŸarılı kim? Kendisine verilen iÅŸi bir kere hakkıyla en iyi ÅŸekilde ifa edecek. Sonra yaptığı iÅŸin, kendisine öÄŸretilen ÅŸeklini geliÅŸtirecek, o iÅŸin daha farklı, daha kolay, daha hızlı, daha etkin yapılır olmasına katkıda bulunacak. Ve hepsinden de önemlisi verilen hedeflerin üstüne çıkacak. Hedef öyle ya da böyle aşılmıyorsa baÅŸarıdan söz etmek mümkün deÄŸil. Ä°ÅŸini yaparken önüne çıkan engelleri bahane olarak hiç mi hiç kullanmayacak. Onların üstesinden gelmeyi bilecek. Yani bir robot gibi davranmaktan vazgececek. Kontrol panelinden 1500 adet bilgisini girersiniz robotun beynine, baÅŸlama düÄŸmesine bastınız mı o size 1500 adet kaporatınızın belli yerine belli bir süre zarfında punto kaynağını atar ve sonra da durur. Ä°ÅŸini yapmıştır. Vicdanı! Rahattır. Robota kim ne diyebilir ki, ikinci bir emre kadar hazırda bekler.
IK yöneticiliÄŸi yaptığım yıllardaki prim dönemlerinde yani sene sonunda/yeniyıl başında baÅŸarılı olmak nediri tam idrak edememiÅŸ arkadaÅŸlarla ciddi tartışmalar yaÅŸamışımdır.
“Ä°ÅŸimi sizin verdiÄŸiniz hedefler doÄŸrultusunda yaptım beni nasıl baÅŸarılı saymazsınız.” Ä°lerleme iÅŸte burada yatmaktadır. Her an daha ileriye daha iyiye daha güzele götürmeliyiz bize emanet edilen iÅŸi. Yoksa “memur zihniyet”iyle hareket ederek sadece varolanı korumak, verileni yapmak, kendimizden birÅŸeyleri iÅŸimize katmamak bizim baÅŸarılı görülmemize yetmiyor. Memur zihniyeti nedir, hayatımızdaki sonuçları nedir, bizi nereye götürür, onu da bir baÅŸka sohbetimize konu ediniriz. Zira “memur zihniyeti” iÅŸ ortamının kanseridir. Kesip atmazsanız tüm bünyeyi sarar ve o müesseseyi kötü günlere sürükler.
Prim hesaplarının yapılmaya baÅŸlanacağı son çeyreÄŸe doÄŸru girerken iÅŸgören arkadaÅŸlarımızı aydınlatayım ki sonunda hayal kırıklığına uÄŸramasınlar istedim bu yazımda.
HENSEL ELEKTRÄ°K SAN ve TÄ°C. LTD. ÅžTÄ°.
Genel Müdür
Kamil Bilgin
Yorum Yazın