İstanbul'un fethinin 565. yıl dönümü nedeniyle Fatih Sultan Mehmet'in hayat hikayesi ve destanı merak konusu oldu. II. Mehmet, bilinen adıyla Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u feth etmiştir. Peki İstanbul'u feth eden Fatih Sultan Mehmet kimdir? İstanbul'u nasıl feth etmiştir? İşte tüm detaylar...
Fatih Sultan Mehmet kimdir? Küçük yaÅŸta Osmanlı Devleti'nin başına geçip Bizans Ä°mparatorluÄŸunu yıkarak, Ä°stanbul'u feth eden Fatih Sultan Mehmet, Ä°stanbul'un fethinin 565. yılında anılıyor. Peki, 21 yaşında Ä°stanbul'u fethederek 1000 yıllık Bizans Ä°mparatorluÄŸu'na son veren Fatih Sultan Mehmet kimdir? Ä°stanbul'u nasıl feth etmiÅŸtir? Ä°ÅŸte Fatih Sultan Mehmet'in hayatı ve Ä°stanbul'un fethi...
FATÄ°H SULTAN MEHMET KÄ°MDÄ°R?
II. Mehmed 30 Mart 1432 yılında doÄŸdu. Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun yedinci padiÅŸahı. Tarihî kaynaklarda ismi Muhammed ÅŸeklinde geçer. Ä°lk olarak 1444-46 yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 1451’den 1481 yılında ölümüne kadar 30 yıl boyunca hüküm sürdü.
II. Mehmed, 21 yaşında Ä°stanbul’u fethederek 1000 yıllık Bizans Ä°mparatorluÄŸu’na son verdi ve bu olay birçok tarihçi tarafından Orta ÇaÄŸ’ın sonu Yeni ÇaÄŸ’ın baÅŸlangıcı olarak kabul edildi. Fetih’ten sonra Fethin Babası anlamına gelen “Ebû’l-Feth” daha sonraki dönemlerde ise “ÇaÄŸ Açan Hükümdar” ve “Kayser-i Rûm” (Roma Ä°mparatoru, Osmanlı Türkçesi) unvanları ile anıldı.
Fatih, HZ. Muhammed’in Ä°stanbul ile ilgili hadisine nâil olduÄŸu için günümüzde Türkiye ve Ä°slam dünyasının geniÅŸ bir kesiminde “kahraman” kabul edilmektedir.
II. Mehmed, bilinen adıyla Fatih Sultan Mehmed, Avrupa'da tanınan adıyla: Grand Turco (Büyük Türk) veya Turcarum Imperator (Türk Ä°mparatoru) 30 Mart 1432'de Edirne'de dünyaya gelip 3 Mayıs 1481'de ölmüÅŸtür. Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun yedinci padiÅŸahıdır. Ä°lk olarak 1444-46 yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 1451'den 1481 yılında ölümüne kadar 30 yıl boyunca hüküm sürdü.
II. Mehmed, 21 yaşında Ä°stanbul'u fethederek 1000 yıllık Bizans Ä°mparatorluÄŸu'na son verdi ve bu olay birçok tarihçi tarafından Orta ÇaÄŸ'ın sonu Yeni ÇaÄŸ'ın baÅŸlangıcı olarak kabul edildi. Fetih'ten sonra Fethin Babası anlamına gelen "Ebû'l-Feth", daha sonraki dönemlerde ise "ÇaÄŸ Açan Hükümdar" ve "Kayser-i Rûm" unvanları ile anıldı.
Fatih, Ä°slam Peygamberi Muhammed'in bir hadisine nâil olduÄŸu için günümüzde Türkiye ve Ä°slam dünyasının geniÅŸ bir kesiminde "kahraman" olarak kabul edilmektedir.
27 Receb 835 (30 Mart 1432) Pazar günü ÅŸafak vaktinde, devletin baÅŸkenti olan Edirne'de, II. Murad'ın dördüncü oÄŸlu olarak dünyaya geldi. Annesi Hüma Hatun, tarihçi Babinger ve yazar Lord Kinross’a göre gayrimüslim bir köledir. Yine Babinger'e göre, ölümünden sonra Ä°ran efsanelerindeki cennetkuÅŸu hümadan esinlenilerek Hüma Hatun olarak adlandırılmıştır.
Mehmed iki yaşına kadar Edirne'de kaldıktan sonra 1434’te sütninesi ve küçük aÄŸabeyi Alâeddin Ali ile birlikte 14 yaşındaki büyük aÄŸabeyi Ahmed’in Rum sancakbeyi olduÄŸu Amasya'ya gönderildi. Burada aÄŸabeyi Ahmed'in erken yaÅŸta ölmesi üzerine Mehmed altı yaşında Rum sancakbeyi oldu (Ä°nalcık'a göre ÅŸüpheli). DiÄŸer aÄŸabeyi Alâeddin Ali ise Manisa'da Saruhan sancakbeyi oldu. Ä°ki yıl sonra babaları II. Murad'ın talimatıyla iki kardeÅŸ yer deÄŸiÅŸtirdiler ve Mehmed Saruhan sancakbeyi oldu.
Mehmed’in eÄŸitimi için babası çeÅŸitli hocalar görevlendirdi. Ancak zeki olduÄŸu kadar hırçın bir çocuk olan Mehmed’in eÄŸitilmesi kolay olmadı. Sonunda babası heybetli ve otoriter bir alim olan Molla Gürani’yi görevlendirdi. Anlatılana göre Murad, Gürani'ye bir deÄŸnek vermiÅŸ ve Mehmed itaatsizlik ederse kullanmasını söylemiÅŸti. Molla Gürani Mehmed’e, dersini dikkate almayan bir öÄŸrencinin hocası tarafından dövülmesi ile ilgili edebi bir cümleyi inceletmiÅŸ, Mehmed durumun ciddiyetini kavrayarak eÄŸitimine önem vermeye baÅŸlamıştır.
Åžehzade Mehmed'in medrese kökenli hocalarının yanı sıra bilgi edindiÄŸi Batılı ÅŸahsiyetler de bulunmaktaydı. Saruhan (Manisa) sarayında Ä°talyan hümanisti Anconalı Ciriaco ve saraydaki baÅŸka Ä°talyanlar onun Avrupa tarihi ile Antik Yunan filozoflarının hayatlarıyla ilgili kitaplar okumasına önayak olmuÅŸtu. Bu durum Åžehzade Mehmed'e çok-kültürlülük kazandırmıştır. Topkapı Sarayı arÅŸivinde bulunan II. Mehmed'in ÅŸehzadelik yıllarına ait olan karalama defterinde Latin harfleri, Arap harfleri, Roma büstlerini andıran insan çizimleri ve Osmanlı figürleri bulunmaktadır. Ayrıca Fatih Sultan Mehmet'in Arapça ve Farsça'nın yanı sıra Latince, Yunanca ve Ä°talyanca bilmesi bu dönemdeki münasebetlerine dayandırılmaktadır.
FATÄ°H SULTAN MEHMET'Ä°N TAHTA Ä°LK ÇIKIÅžI
II. Murad 1443 yazında Karaman beyi Ä°brahim'i Anadolu’da yenilgiye uÄŸrattıktan sonra Ekim ayında Edirne'ye döndüÄŸünde János Hunyadi, Macar Kralı Ladislas ve Sırp Despotu Yorgo Brankoviç önderliÄŸinde bir Hristiyan ordusunun Tuna’nın güneyindeki Osmanlı topraklarını istila etmeye baÅŸladığı haberini aldı. Aynı dönemde Amasya’dan Åžehzade Ali’nin öldüÄŸü haberi geldi. Ä°ki aÄŸabeyinin erken yaÅŸtaki ölümleri sonucu Mehmed tahtın vârisi oldu. Murad Hristiyan ordusunun 25 Aralık’ta Ä°zladi'de durdurulmasının ardından baÅŸlayan müzakereler sırasında Mehmed’i Manisa’dan Edirne’ye getirtti. 12 Haziran 1444’te Edirne’de Macarlarla antlaÅŸma yaptıktan bir ay sonra oÄŸlu Mehmed’i Edirne'de Sadrazam Çandarlı Halil PaÅŸa denetiminde "kaymakam" olarak bırakarak Hamidili topraklarını iÅŸgal eden Karamanlıların üzerine yürümek üzere Anadolu’ya geçti ve Karamanlılar’la YeniÅŸehir'de bir anlaÅŸma yaptı. YeniÅŸehir’den ayrıldıktan sonra AÄŸustos ayında Mihaliç’te yeniçeri aÄŸası Hızır AÄŸa ve diÄŸer beylere tahttan oÄŸlundan yana resmen çekildiÄŸini duyurdu ve ordusu Edirne’ye dönerken kendisi Bursa’da kaldı.
II. Murad'ın 1444 yazında doÄŸuda ve batıda barışı saÄŸladığını düÅŸünerek tahttan çekilmesi Edirne’de bir otorite boÅŸluÄŸu yaratarak devleti buhrana sürükledi. Dış siyasette ihtiyatlı davranmayı tercih eden Sadrazam Çandarlı Halil PaÅŸa ile Mehmed’in etrafında toplanmış olan Åžahabeddin, ZaÄŸanos, Turahan paÅŸalar arasında rekabet baÅŸ gösterdi. Bu rekabet 1444-1453 yılları arasında Osmanlı Devleti’nde yaÅŸanan baÅŸlıca politik geliÅŸmelerin belirleyici etmenlerinden biri olmuÅŸtur. AÄŸustos başında Kral Ladislas’ın Osmanlılarla yapılan barışı geçersiz sayarak yeni bir Haçlı Seferine çıkacağını ilan etmesi baÅŸkent Edirne'de paniÄŸe yol açtı ve halk ÅŸehri terk etmeye baÅŸladı. Konstantinopolis’te Rumların himayesinde olan ve Osmanlı tahtında hak iddia eden Orhan Çelebi de bu dönemde Çatalca yakınlarında Ä°nceÄŸiz’e ve Dobruca’ya geçerek bir isyan giriÅŸiminde bulundu. Bu giriÅŸim Åžahabeddin PaÅŸa tarafından önlendi ve Orhan Çelebi Konstantinopolis’e kaçtı. Aynı dönemde baÅŸkentte kendini Hurufilik taraftarlarının elçisi olarak tanıtan bir Ä°ranlı halktan epey yandaÅŸ toplamıştı. Mehmed de Ä°ranlının öÄŸretisine ilgi duymuÅŸ ve koruması altına almıştı. Ancak Müfti Fahreddin ve Sadrazam Halil PaÅŸa’nın bu duruma tepki göstermesi üzerine Mehmed çok geçmeden desteÄŸini çekmek zorunda kalmış ve sonunda baÅŸkentte bir Hurufi katliamı yaÅŸanmıştı. Fahreddin-i Acemi tarafından "kâfir oldukları" gerekçesiyle Hurufiler'in canlarının alınması gerektiÄŸi yolunda bir fetva çıkartılması üzerine Hurufiler diri diri yakılarak öldürülür. Bu sırada ÅŸehirde çıkan yangında bedesten ile birlikte 7.000 ev kül olmuÅŸtu.
Eylül ayı sonlarında Kral Ladislas önderliÄŸindeki Hristiyan ordusu Tuna’yı aÅŸarak Edirne’ye doÄŸru yürürken bir Venedik filosu da Çanakkale BoÄŸazı’nı kapattı.
Sadrazam Halil PaÅŸa’nın çaÄŸrısıyla II. Murad Anadolu Hisarı’nın bulunduÄŸu noktadan Rumeli’ye geçerek Edirne'ye geldi ve 10 Kasım 1444’te Hristiyan ordusunu Varna’da ağır bir yenilgiye uÄŸrattı. Varna Savaşı sırasında ve sonrasında Mehmed tahttan çekilmemiÅŸse de fiilen padiÅŸah II. Murad’dı. ZaÄŸanos ve Åžahabeddin paÅŸalar genç padiÅŸahın otoritesini güçlendirmek için Mehmed’i Varna Savaşı’na götürmek istemiÅŸler ama Sadrazam Halil PaÅŸa buna mani olmuÅŸ ve onlara karşı II. Murad’a gerçek padiÅŸah muamelesi yapmıştı. Ancak II. Murad savaÅŸtan sonra oÄŸlunun konumunu Konstantinopolis’teki Orhan Çelebi’ye karşı zayıflatmamak için fiilî durumu hakiki bir cülus haline getirmeden Manisa’ya çekildi.
Murad 1446’nın Mayıs ayında Sadrazam Halil PaÅŸa’nın çaÄŸrısıyla bir kere daha Edirne’ye tahtına döndü. Bunun sebebi Mehmed’in Konstantinopolis’e saldırma planları yapıyor olmasıydı. Halil PaÅŸa kendi gücünü zayıflatacağı düÅŸüncesiyle bu saldırıya karşı gelirken Mehmed’in yandaşı olan ZaÄŸanos ve Åžahabeddin bu planı destekliyordu. Sonunda Halil PaÅŸa bir yeniçeri isyanı düzenleyerek Mehmed ve yandaÅŸlarını iktidardan uzaklaÅŸtırdı. Murad’ın yeniden tahta geçmesi üzerine Mehmed, Manisa’ya çekildi, ZaÄŸanos PaÅŸa da Balıkesir’e sürgüne gönderildi.
Manisa dönemi
Mehmed’in Manisa’daki ilk yıllarında neler yaptığına dair çok fazla bilgi yoktur. Babasının 1446’da Mora’ya düzenlediÄŸi sefere katılmamıştı. 1447 sonlarında ya da 1448 baÅŸlarında Arnavut kökenli bir Hristiyan köle olan Gülbahar Hatun’dan ileride padiÅŸah olacak Bayezid adında bir oÄŸlu oldu. 1448’de Macarlar ile yapılan II. Kosova Savaşı’nda babasına Anadolu birliklerinin önderliÄŸinde eÅŸlik ederek ilk defa bir savaÅŸta yer aldı. 17 yaşına geldiÄŸinde Gülbahar Hatun ile birlikteliÄŸini tasvip etmeyen babası tarafından Dulkadir hanedanından Süleyman Bey'in kızı Sitti Hatun ile evlendirildi.
Mehmed, Manisa’da bulunduÄŸu sıralarda oldukça başına buyruk bir biçimde hareket etmiÅŸti. Onun rızasıyla Türk korsanları Ege’deki Venediklilere saldırıyordu. Hicri takvimle 852 (1448/1449) yılında Selçuk’ta kendi adına paralar bastırmıştı. 1449’un AÄŸustos veya Eylül ayında annesi vefat etti. 1450 yılında babasının Ä°skender Bey üzerine yaptığı Arnavutluk seferine ve baÅŸarısızlıkla sonuçlanan Akçahisar KuÅŸatması'na katıldı.
FATÄ°H SULTAN MEHMET'Ä°N TAHTA Ä°KÄ°NCÄ° ÇIKIÅžI
II. Murad, 3 Åžubat 1451'de günü öldü. Mehmed babasının ölüm haberini Sadrazam Halil PaÅŸa’nın özel ulakla Manisa’ya gönderdiÄŸi mektupla aldı. Anlatılana göre "Beni seven ardımdan gelsin!" diyerek atına atlayıp, kuzeye doÄŸru yola çıkmıştı. Mehmed 19 Åžubat 1451’de Edirne’de ikinci kez tahta çıktı. Çandarlı Halil PaÅŸa’yı sadrazamlık makamında tuttu, Ä°shak PaÅŸa’yı da Anadolu Beylerbeyi olarak atadı ve babasının cenazesine eÅŸlik etmek üzere Bursa’ya gönderdi. Daha sonra babasının Ä°sfendiyaroÄŸulları beyinin kızından olan sekiz aylık oÄŸlu Küçük Ahmed’i boÄŸdurttu. Bu ÅŸekilde kardeÅŸ katli yasası da uygulamaya konmuÅŸ oldu. Ahmet Çelebi'nin cenazesi de babası Murad'ınkiyle birlikte Bursa'ya gönderildi.
Mehmed her ne kadar Çandarlı Halil PaÅŸa’yı görevinde bıraktıysa da artık gerçek iktidar kendisiyle birlikte lalaları Åžahabeddin PaÅŸa ve ZaÄŸanos paÅŸaların başını çektiÄŸi savaÅŸçı kesimin eline geçmiÅŸti. Mehmed’in amacı Tuna’nın güneyindeki Balkan toprakları ile Fırat'ın batısındaki Anadolu topraklarını alarak büyük dedesi Yıldırım Bayezid’in oluÅŸturmaya çalıştığı merkeziyetçi imparatorluÄŸu kurmaktı. Ancak Bayezid'in aksine bunu yapmak için önce Konstantinopolis’i alması gerektiÄŸini düÅŸünüyordu. Öte yandan gerek batıda ve gerekse de DoÄŸu Roma'da yeni padiÅŸah genç yaşı ve tecrübesizliÄŸi dolayısıyla ilk baÅŸta önemli bir tehdit olarak algılanmamıştı. Bu görüÅŸ Mehmed’in 1451’de Venedik, Ceneviz Cumhuriyeti, Macaristan ve Sırp DespotluÄŸu ile babasının yapmış olduÄŸu anlaÅŸmaları yenilemesiyle pekiÅŸmiÅŸti. Mehmed DoÄŸu Roma’ya da babası dönemindeki dostane iliÅŸkileri devam ettireceÄŸini ve Süleyman Çelebi’nin Konstantinopolis'teki oÄŸlu Orhan için yıllık 300 bin akçe ayırdığını bildirmiÅŸti.
Mehmed’in yetersiz bir hükümdar olduÄŸunu düÅŸünen yalnızca Hristiyanlar deÄŸildi. Tahta geçmesinin ardından Karamanlılar yerel beylikleri yeniden diriltmek üzere ayaklandılar ve SeydiÅŸehir ile AkÅŸehir’i ele geçirdiler. Bunun üzerine 1451’in yazında Mehmed Anadolu'ya geçti ve kısa sürede bu isyanı bastırdı. Bu sırada Mehmed’in Anadolu’da bulunmasını fırsat bilen DoÄŸu Roma Ä°mparatoru Konstantin ulakları vasıtasıyla Süleyman Çelebi’nin torunu Åžehzade Orhan’ın ödeneÄŸinin yapılmadığını, ödeneÄŸin ikiye katlanmaması halinde Orhan’ın Osmanlı tahtında hak iddia etmesine izin vereceÄŸi tehdidinde bulundu. Mehmed sorunu çözeceÄŸini söyleyerek elçileri gönderdi ancak Edirne'ye döndükten sonra Orhan için ayrılmış olan gelirlere el koydu ve Konstantinopolis’in ablukaya alınmasını emretti.
FATÄ°H SULTAN MEHMET'Ä°N Ä°STANBUL'U FETHÄ°
Mehmed kuÅŸatma hazırlıklarına 1451 sonlarında baÅŸladı. BoÄŸaz’ın Anadolu yakasında büyük dedesi Bayezid’in yaptırmış olduÄŸu Anadolu Hisarı'nın karşısına o dönemde BoÄŸazkesen adı verilen Rumeli Hisarı’nın inÅŸa emrini verdi. Ä°mparator Konstantin Mehmed’e hisarın yapımı için kendisinden izin alması gerektiÄŸini bildirmek için elçiler gönderdi ancak Mehmed elçileri kabul etmedi. Ä°mparator en son 1452’nin Haziran ayında barış görüÅŸmeleri için bir kere daha elçilerini gönderdi ancak Mehmed elçileri yine reddetti. Bunun anlamı savaÅŸtı. Hisar 1452’nin AÄŸustos ayında tamamlandı. Böylece boÄŸazın kontrolü Osmanlıların eline geçmiÅŸ oldu. BoÄŸazdan geçecek gemiler bundan böyle geçiÅŸ parası ödemek zorundaydı. Aksi takdirde gemiler top atışıyla batırılacaktı. 1452 sonlarında ödeme yapmayı reddeden bir Venedik gemisi batırılmış, kaptanı ve tayfası tutuklanmıştı. Söz konusu toplar Erdelli Urban adında bir top dökümcüsü tarafından yapılmıştı. Mehmed kendisinden Konstantinopolis’in surlarını yıkabilecek güçte bir top yapıp yapamayacağını sormuÅŸ Urban da "Ne Konstantinopolis, ne de Babil’in surlarının karşı koyabileceÄŸi bir top yapabileceÄŸini" söylemiÅŸti.
Öte yandan bu geliÅŸmeler karşısında Ä°mparator Konstantinos Papa ve Ä°talyan ÅŸehirlerinden umutsuzca yardım talebinde bulundu ama bunlar sonuçsuz kaldı. Yalnızca Cenova 1452’nin Kasım ayında yardım göndermeye karar verdi ve Giovanni Giustiniani komutasında 700 asker taşıyan Ceneviz kadırgaları 26 Ocak 1453’te Konstantinopolis’e vardı. Ä°mparator Konstantinos, Giovanni Giustiniani’yi kara kuvvetlerinin baÅŸkumadan yaptı. Kostantinopolis’teki asker sayısı 8.000 civarındaydı, limanda 26 savaÅŸ gemisi bulunuyordu. Daha evvel 700 Ä°talyanı taşıyan yedi Girit ve Venedik gemisi Åžubat ayında ÅŸehirden kaçmıştı. Osmanlı ordusundaki asker sayısı ise en az 50.000 idi. Ayrıca Mehmed yalnızca karadan kuÅŸatmanın yeterli olmayacağını düÅŸünerek bir donanma hazırlatmıştı. Bu donanma bahar aylarında boÄŸazın Marmara giriÅŸine vardı.
Osmanlı ordusu 23 Mart’ta Edirne’den hareket etti ve 2 Nisan’da Konstantinopolis’e vardı. Aynı gün Haliç’in giriÅŸi zincirle kapatıldı. Karargâhını Romanus kapısının karşısına Maltepe’ye kuran Mehmed son kez teslim çaÄŸrısında bulundu ama imparator reddetti.
6 Nisan sabahı ilk saldırı baÅŸladı. KuÅŸatma, aralıklı çatışmalarla 53 gün sürdü. Ä°mparator Konstantinos, Giustinani ile birlikte Romanus kapısını savunuyordu. Åžehzade Orhan da Marmara kıyısındaki kıtalardan birini yönetiyordu. 20 Nisan günü Papa’nın gönderdiÄŸi üç Ceneviz gemisi ve Sicilya’dan gelen bir Rum yük gemisi ÅŸehrin açıklarında belirdi. Marmara denizinde yapılan savaşın sonunda akÅŸam saatlerinde dört gemi Haliç’e girmeyi baÅŸardı. Donanmasını bir ÅŸekilde Haliç’e indirmesi gerektiÄŸini anlayan Mehmed gemilerini karadan geçirmeye karar verdi. Bugünkü Dolmabahçe’den KasımpaÅŸa’ya uzanan güzergaha kalaslar döÅŸendi ve 70 kadar gemi silindirler üstünde 22 Nisan sabahında Haliç’e indirildi. Böylece Haliç’in kontrolü Osmanlıların eline geçti. Öte yandan kuÅŸatmanın yedinci haftasında Osmanlılar hâlâ kesin bir sonuç alamamıştı. Bu noktada Halil PaÅŸa son bir kez Mehmed’i teslim çaÄŸrısı yapmaya ikna etti ancak imparator teklifi yine reddetti. Bunun üzerine Mehmed 24 Mayıs’ta ayın 29’unda karadan ve denizden büyük bir saldırı yapacağını duyurdu.
Son saldırı hazırlıklarını ZaÄŸanos PaÅŸa düzenledi. Osmanlı ordusu 29 Mayıs’ın ilk saatlerinde taarruza baÅŸladı. Osmanlılar son taarruzu üç dalga halinde gerçekleÅŸtirdiler. Ä°lk iki saat boyunca başıbozuklar surlara saldırdılar, ardından Anadolu birlikleri onların yerini aldı. Son olarak öldürücü darbeyi vurmak üzere yeniçeriler devreye girdi. Bu sırada yaralanan Giustiniani'nin savaÅŸ alanından ayrılması ÅŸehri savunanların arasında büyük moral bozukluÄŸuna neden oldu. Nihayet sabah saatlerinde Osmanlı askerleri "Kerkoporta" adlı kapıdan içeri girmeyi baÅŸardılar ve kapının üzerindeki burca Osmanlı sancağını diktiler. Mehmed fethin ilk günü öÄŸleden sonra ÅŸehre girdi. Ayasofya’ya giderek namaz kıldı ve min-baÊ¿d (bundan sonra) tahtım Ä°stanbul'dur diye buyurdu.
Ä°mparator Konstantinos'un akıbeti meçhuldür. Kimi kaynaklar cesedinin bulunamadığını söylerken, Babinger gibi bazı tarihçiler imparatorun cesedinin mor ayakkabılarından teÅŸhis edildiÄŸini yazar. Alphonse Lamartine eserinde imparatorun cesedinin bulunduÄŸunu ve Fatih'in Konstantin için Hristiyan usulü cenaze töreni düzenlediÄŸini belirtir. Åžehzade Orhan ise keÅŸiÅŸ kılığında ÅŸehri terk etmeye çalışırken yakalanıp idam edildi.
Fatih ÅŸehrin ticaret merkezi olan Galata’dan kaçmış olan Rumların ve Cenevizlilerin dönmesini saÄŸladı. Rum Patrikhanesi’nin yeniden açılmasına izin verdi; ayrıca bir Yahudi hahambaÅŸlığı ile bir Ermeni Patrikhanesi kurdurdu. II. Mehmed Ä°stanbul’u, farklı dinlerden insanların bir arada yaÅŸadığı, ticaret ve kültür merkezi olan bir baÅŸkent yapmayı amaçladı.
Fethin hemen ardından Mehmed ÅŸehrin onarımına baÅŸladı. Amacı DoÄŸu Roma’yı yıkmak deÄŸil onu Osmanlı yapısı içinde diriltmekti. Kuracağı imparatorluk bir Ä°slâm devleti olmakla birlikte DoÄŸu Roma gibi kozmopolit bir yapıya sahip olacaktı.
Fatih, Rum Ortodoks Patrikhanesi, Ermeni Patrikhanesi ve Yahudi hahambaşı bulunmasına izin verdi. 6 Ocak 1454’te Yorgo Skolaris'i yeni Ortodoks patriÄŸi olarak atadı. Ayasofya camiye çevrildiÄŸinden PatrikliÄŸe resmî makam yeri olarak Havariyun Kilisesi verildi. Åžehirdeki Yahudilerin hahambaşı olarak MoÅŸe Kapsali atadı. 1461 yılında ise Bursa Psikoposu Hovakim Ä°stanbul Ermeni PatriÄŸi olarak atandı.
Mehmed Theodosius Forumu’nun olduÄŸu yerde ilk sarayının inÅŸasını baÅŸlattı. Daha sonraki yıllarda ise Sarayburnu’nda Topkapı Sarayı’nı inÅŸa ettirdi.
Fatih, ilk tahta geçtiÄŸinde ve Ä°stanbul’un fethi sırasında sergilediÄŸi tutumlar nedeniyle, Çandarlı Halil PaÅŸa’yı 10 Temmuz 1453 tarihinde Edirne'de idam ettirdi. Bazı kaynaklara göre Çandarlı Fatih'i sabırsız ve deneyimsiz buluyordu. Bu olay ile Fatih otoritesini pekiÅŸtirmiÅŸ oldu ve herkes genç hakana boyun eÄŸdi.
Çandarlı Halil PaÅŸa fetihten sonra idamına giden süreçte Yedikule’de Altın Kapı’da kırk gün hapis edildi. 10 Temmuz’da gözlerine mil çekildi ve daha sonra idam edildi. Boyun eÄŸeceÄŸi yerde Hakan’a dik baktığı iddia edilir. Daha sonra oÄŸlu Ä°brahim PaÅŸa tarafından Ä°znik’e götürülüp türbesine gömüldü. Çandarlı Halil PaÅŸa, idam edilen ilk Osmanlı sadrazamıdır.
FATÄ°H SULTAN MEHMET'Ä°N VEFATI
Fatih 1481’de, Anadolu’ya doÄŸru yeni bir sefere çıktı. Ama daha yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs 1481’de Gebze yakınlarındaki Hünkar Çayırı'ndaki ordugâhında öldü. Gut hastalığından öldüÄŸü sanılmakla birlikte, zehirlendiÄŸi de rivayet edilir. Fatih öldükten sonra vefatı saklandı. PadiÅŸahın hamam ihtiyacı var denilerek gizlice cenazesi saraya getirildi. O sırada Åžehzade Bayezid'e ve Åžehzade Cem'e ulak gönderildi. O sırada asker Fatih'in öldüÄŸünü öÄŸrenip Ä°stanbul'a gelip büyük bir anarÅŸi baÅŸladı. Karamanlı Mehmed PaÅŸa Cem taraftarı olduÄŸu için idam edildi. Her taraf yaÄŸmalanmaya baÅŸladı. Gayrimüslim tüccarların evlerine ve dükkanlarına saldırıldı. O arada herkes kendi taraftarını tahta çıkarmak için uÄŸraşırken Fatih'in cenazesi sarayda karanlık bir odada unutuldu. Baltacılar kethüdası Kasım isimli bir kiÅŸinin II. Bayezid'e yazdığı mektupta sarayda cenazenin yanına gittiÄŸinde 3 gün 3 gece üzerine mum yanmadığını, cesedin kokusundan yanına zor varıldığını söyler. Daha sonra tahnit ustasıyla beraber iç organları çıkarılmış ceset tahnit edilmiÅŸ. Cesedi tahnit edebilmek için elbiselerinin çıkarılması gerekiyordu. Lakin mevsimin sıcak olması dolayısıyla ceset bozulduÄŸu için elbise cesede yapışmıştı. Bu yüzden sol kolunun üzerinden elbise kesildi ve tahnit edildi. Kesik elbise bugün hale Topkapı Sarayı'ndadır. II. Bayezid payitahta gelene kadar o ÅŸekilde bekletilmiÅŸ. Ölümünden sonra oÄŸlu Bayezid tahta çıktı. Fatih Camii’ndeki türbesinde yatmaktadır. Seferi nereye düzenlediÄŸi tam olarak bilinmemektedir. Zira Fatih bu bilgiyi seferin güvenliÄŸi açısından çok gizli tutuyor ve kimseye söylemiyordu. Ancak tarihçiler seferin Mısır’a ya da Roma’ya (Papalık) olacağı yönünde tahminler yürütmektedir. Ama baÅŸka kitaplar ve tarihçiler ise farklı yerlere fetih düzenleyeceÄŸi görüÅŸündeydi. Birlikleri Üsküdar’da topladığı ve hazırlıkları baÅŸlattığı için seferin Ä°talya’ya olma olasılığı günümüz tarihçileri tarafından makul bulunmamaktadır.
www.haberturk.com
Yorum Yazın