Lahor, başkent İslamabad’ın yaklaşık 300 km güneydoğusunda ve Hindistan sınırında bulunan tarihî bir şehir.
Lahor, baÅŸkent Ä°slamabad’ın yaklaşık 300 km güneydoÄŸusunda ve Hindistan sınırında bulunan tarihî bir ÅŸehir. Her ne kadar ülkenin baÅŸkenti Ä°slamabad olsa da Lahor’un, ülkenin en önemli ÅŸehri olduÄŸunu söyleyebiliriz. Lahor; Delhi, Agra ve Fetihpur Sikri gibi zamanında Bâbürlüler’in dört büyük baÅŸkentinden biri olmasından baÅŸka, diÄŸer bazı devletlere de merkez olmuÅŸ.
Lahor, Karaçi’den sonra Pakistan’ın en büyük ikinci ÅŸehri olma özelliÄŸine sahip. Bu arada Pakistan’ın, dört eyalet ve doÄŸrudan merkezi yönetime baÄŸlı üç özerk bölgeden oluÅŸan federatif bir yönetim ÅŸekline sahip olduÄŸunu da ekleyeyim. Bu eyaletler Pencap, Sind, Hayber Paktunva ve Belucistan’dır. Üç özerk bölge ise Gilgit-Baltistan Bölgesi, Özgür KeÅŸmir Bölgesi ve Afganistan sınırında yer alan ve kabilelerin denetimine bırakılan Kabileler Bölgesi’dir. Ä°ÅŸte Lahor da Pakistan nüfusunun yüzde 56’sına, ülkenin ekonomik üretiminin yüzde 62’sine tek başına sahip olan Pencap Eyaleti’nin baÅŸkenti olan bir ÅŸehir. Dolayısıyla Pakistan için çok önemli bir kent.
Lahor’un tarihî bir ÅŸehir olduÄŸunu ifade etmiÅŸtim. Bu meyanda ziyaret ettiÄŸim ilk yer PâdiÅŸâhî Camii oldu. Bâbürlüler’in altıncı sultanı olan Evrengzîb tarafından inÅŸa ettirilen muhteÅŸem PâdiÅŸâhî Camii... 1671 yılında baÅŸlanıp 1673 yılında tamamlanan bu caminin, Pakistan ve Güney Asya’nın ikinci, dünyanın da en büyük beÅŸinci camisi olduÄŸu söyleniyor. Gerçekten de çok büyük bir iç avlusu var. Lahor’un da, Pakistan’ın da en önemli tarihi eserlerinden biri durumunda.
1947 yılında Hindistan ve Pakistan ayrılınca tarihi deÄŸer taşıyan eserler genelde Hindistan tarafında kalmış. Pakistan’ın bu konuda çok da zengin olduÄŸu söylenemez. Lahor’da 1799 ile 1849 yılları arasında Sih hakimiyeti olmuÅŸ. Sih Kralı Maharaja Ranjit Singh tarafından Lahor ele geçirilince, PâdiÅŸâhî Camii de kralın ordusuna ve atlarına tahsis edilmiÅŸ. 1841 yılındaki Sih Ä°ç Savaşı’nda da bu kralın oÄŸlu Maharaja Åžer Singh, caminin minarelerine silahlar yerleÅŸtirip buradan rakiplerine saldırarak üstünlük elde etmiÅŸ. Tabi bu esnada özellikle caminin yakınlarında olan Lahor Kalesiciddi zayiat almış. Bu dönemde kalenin yok olan Dîvân-ı Âm binası daha sonra Ä°ngilizler tarafından yaptırılmış olmakla beraber eskisi gibi olmamış haliyle.
Lahor, Ä°ngiliz DoÄŸu Hindistan Åžirketi tarafından ele geçirilice, caminin kullanımında bir deÄŸiÅŸiklik olmamış ve Sih Dönemi’nden itibaren ordu için kullanılan cami, Ä°ngiliz hakimiyeti döneminde de bu ÅŸeklini devam ettirmiÅŸ. Bu durum Müslümanların isyanına sebep olunca Ä°ngilizler camiyi boÅŸaltmak durumunda kalmış ve bu tarihten sonra müslümanların gayretiyle camide restorasyon çalışmaları baÅŸlayarak, cami asıl amacına yönelik kullanılmaya baÅŸlanmış. Pakistan Devleti’nin kurulmasının ardından da Lahor Pakistan sınırları içerisinde kalmış.
Caminin tarihinde önemli olan bir olayı da, 1974 yılındaki Ä°kinci Ä°slam Zirvesi’nin Lahor’da yapılması ve 39 müslüman devlet liderinin burada namaz kılması oluÅŸturuyor. Zülfikar Ali Butto, Kral Faysal, Kaddafi, Yaser Arafat gibi isimler burada hep birlikte Cuma namazı kılmışlar. Ayrıca TÄ°KA’nın, burada bulunan kutsal emanetlerin restorasyonu ve daha iyi koÅŸullarda sergilenmesi için Kültür Bakanlığı’yla iÅŸbirliÄŸi yaptığını da ekleyeyim.
PâdiÅŸâhî Camii’nin hemen dibinde meÅŸhur mütefekkir Muhammed Ä°kbal’in mütevâzı kabri bulunuyor. Muhtemel saldırı ihtimalleri dolayısıyla dolayısıyla etrafı demir tellerle çevrilmiÅŸ ve kabrin başında da silahlı askerler bulunuyordu.
Lahor Kalesi azametli bir yermiÅŸ
Lahor’da 1799 ile 1849 yılları arasında Sih hakimiyeti olduÄŸunu söylemiÅŸtim. Bu dönemden kalma yapılar da bulunuyor ÅŸehirde. Sih Kralı Maharaja Ranjit Singh’in küllerinin saklandığı kapların bulunduÄŸu Samadhi of Ranjit Singh ile yine Sih Dönemi’nde düzenlenen Huzûrî BaÄŸ bunlardan birkaçı..
Lahor Kalesi de PâdiÅŸâhî Camii’nin hemen yakınında bulunuyor.
Bugün “Kadim Kent” olarak adlandırılan bölge, Bâbürlü Sultanı Ekber Åžah döneminde surla çevrilerek 13 kapılı bir kale ÅŸehir konumuna getirilmiÅŸ. Genel itibariyle tarihî deÄŸer taşıyan eserler de burada bulunuyor. Lahor Kalesi de burada. Bu kalenin bulunduÄŸu yerde daha öncelerden kalma bir baÅŸka kale bulunurken, yine Ekber Åžah 1566 yılında bu kalenin bulunduÄŸu yere bugün mevcut olan kaleyi inÅŸa ettirmeye baÅŸlamış. Cihangir, Åžah Cihan ve Evrengzîb dönemlerinde de önemli ilave ve deÄŸiÅŸiklikler yapılmış kalede. Delhi’deki Kızıl Kale, Agra’daki Agra Kalesi ve Caypûr’daki diÄŸer kaleler ile karşılaÅŸtırıldığında buraya gereken önemin verilmediÄŸi hemen farkediliyor. Yapılan restorasyon çalışmaları da çok sırıtıyor. Umarım bir el atan çıkar. Her ne kadar restorasyona ihtiyaç olsa da kalede yaptığım gezinti, bir zamanlar buranın ne kadar da ÅŸâÅŸaalı ve azametli bir yer olduÄŸu hissini uyandırdı bende... Tac Mahal’i yaptıran Bâbürlü Sultanı Åžah Cihan döneminde baÅŸlanıp, Vezîr Hân olarak bilinen Åžah Cihan’ın Lahor Valisi tarafından tamamlanan Vezîr Hân Camii, tezyînâtı ve ebatıyla muhteÅŸem bir eser... Tabi ciddi bakıma ihtiyacı olduÄŸunu da söylemeliyim. dunyabizim
Yorum Yazın