Fes, Fas’ın Fès-Boulemane bölgesinde bulunan ülkenin üçüncü büyük şehri.G eçmişte Fas Sultanlığı’na başkentlik yapmış kentlerden de biridir.
Fes birçok gezginin oldukça beğendiği, kimilerinin de şüpheyle yaklaştığı bir şehir. Ama kesin olan bir şey var ki Fes, sıradanlığa çok uzak bir yer. Daracık sokaklardan oluşan eski şehir bölgesinde yürürken bir karınca yuvası labirentinde ilerliyormuşsunuz hissini alabilir, kaybolma stresi yaşayabilirsiniz. Bunun ötesinde, Fes’in havasını soludukça, kültürel zenginliğini tattıkça ve yapılar görsel anlamda size tatmin etmeye başladıkça mimari ve kültürel açıdan oldukça zengin olan bu kadim şehirden etkilenmemenin elde olmadığını göreceksiniz.
Fes, Fas’ın Fès-Boulemane bölgesinde bulunan ülkenin üçüncü büyük şehri. En son gerçekleştirilen son nüfus sayımında 1.008.000 nüfusa sahip olduğu tespit edilen şehir, geçmişte Fas Sultanlığı’na başkentlik yapmış kentlerden de biridir. Berberi ülkelerinin başkentlerine göre adlandırılması geleneğine uygun olarak, Tunus, Cezayir ve Trablus (Libya) örneklerinde olduğu gibi Fas ülkesi de başkenti Fes’ten (Fas) alıntılandırılarak isimlendirildi. Batı Avrupa dillerinde ise bu adlandırma diğer tarihi başkent Marakeş’ten bozma Maruecos, Maroc, Morocco, vs.ye dönüşmüştür.
Tarihi
İdrisiler hanedanından I. İdris tarafından kurulan kent, daha sonra giderek gelişmiş ve bolca göç almasıyla nüfusu giderek artmıştır. 1250 yılından itibaren Meriniler hanedanının bölgede egemenlik kurmasıyla siyesi önemi de artmış, 1420 yılından itibaren Vattasi hanedanı güç kazanmış ve son Merini sultanı II.Abdülhak, Vattasi vezirlerinin hakimiyeti altında kalmıştır. 1465 yılında Fes Ayaklanması ile öldürülmüştür. 1471 yılında Vattasiler ülkeyi yönetmeye başlamıştır.
Türk müdahalesi
16. yüzyılın başından beri Cezayir’e hakim olan Osmanlı Devleti ile sıcak ilişkilere sahip olan Vattasiler 1553’te kuzeye doğru ilerleyen Saadiler karşısında yenilgiye uğrayarak tahtlarını ve taht şehirleri Fes’i kaybetmişlerdir. Vattasiler’in devrik kralı Abou Hassoun’un yardım desteğini yanıtsız bırakmayan Cezayir Valisi Salih Paşa o yıl Fes kentine girerek adıgeçeni tahta çıkarmıştır. Ancak 1554 Eylül’ünde Saadi lideri Muhammad al-Şeyh Fes kentini geri almıştır. Buna rağmen, Saadiler de Osmanlı Devleti ile yakın ilişkiler kurmuşlardır.
1576 yılında ise bu defa Saadilerden Abdülmelik, Fas Kralı yeğeni Muahmmed al-Mütevekkil’i devirmek ve tahta geçmek için Osmanlılar’dan yardım istemiş, hatta Osmanlıların Tunus’u fethiyle sonuçlanan sefere (1574) de katılmıştır. 1576 yılında tekrar Fes’e giren Osmanlı ordusu al-Mütevekkil’i devirerek Abdülmelik’i tahta çıkarmıştır. Böylece Fas ülkesi de Osmanlı himayesine girmiştir. Devrik Sultan al-Mütevekkil Portekizlileri yardıma çağırınca, Portekiz Kralı Sebastiao ile al-Mütevekkil’in bir yanda, Osmanlı ordusunun desteklediği Abdülmelik’in diğer yanda çarpıştığı Vadiyüsseyil Savaşı meydana gelmiştir (4 Ağustos 1578). Savaş neticesinde üç kral da maktul düşmüş, Portekiz ordusu iki yıl sonra İspanya egemenliğine düşecek kadar (1580) örselenmiş, Portekiz Donanması Tanca açıklarında Osmanlılarca imha edilmiş, Osmanlı yanlısı Ahmed al-Mansur tahta çıkmıştır. Osmanlılar, geride devre dışı kalmış, hatta egemenliğini kaybetmiş bir Portekiz ile Cezayir için tehdit arzetmeyen ve Osmanlı’ya eğilimli bir Fas sultanı bırakarak Fas topraklarından çekilmişlerdir.
Fas Sultanlığı’nın yükselişi ve çöküşü sürecinde Fes
Üzerindeki Portekiz baskısından kurtulan Fas Sultanlığı XVI. ve XVII. yüzyıllar boyunca müreffehleştikçe Fes kenti de giderek daha mamur bir hale gelmiş, nüfus artışıyla birlikte eski şehrin yanına Fes Cedid (Yeni Fes) kurulmuştur.
Fes, Fransa’nın 1912 yılında Fas ülkesi üzerinde protektora (himaye) yönetimi tesis etmesine kadar ülkenin başkenti olarak kalmıştır. Fransız yönetimi tarafından Rabat’ın başkent ilan edilmesiyle Fas’ın siyasi önemi azalmaya başlamıştır.
Yorum Yazın