Uçağınızda, yol hiç bitmesin diyeceÄŸiniz kadar güzel manzaralar eÅŸliÄŸinde Gence semalarında alçalırken bu küçük ÅŸehir henüz toprağına ayak basmadan kalbinizi çalacak. Küçük Kafkas DaÄŸları’nın ortasına kurulu Gence, Azerbaycan’ın ikinci büyük kenti. Güzel mimarisi, eÅŸsiz daÄŸ manzarası ama her ÅŸeyden önce insanlarının cana yakınlığıyla görülmesi gereken bir ÅŸehir.
Havalimanından on dakika mesafedeki ÅŸehre, iki yanı aÄŸaçlarla kaplı bulvarın sonundan bize göz kırpan Kafkas DaÄŸları manzarası eÅŸliÄŸinde varıyoruz.
Åžehirde ilk ilgimi çekenler bağımsız cumhuriyet öncesi döneminden kalmış ve özenle korunmuÅŸ yapılar oluyor. Mimari yönüyle her birinin ayrı bir güzelliÄŸi var.
500 yıllık Åžah Abbas Camii’ninde o eÅŸsiz mimarisinin altın da kılacağınız iki rekat namaz kılmadan geçmeyin...
ilk durağım olan ÅŸehrin en popüler sokağı olan Javad Khan. MaÄŸazalar, gündüz vakti aÄŸaçların gölgelediÄŸi ve akÅŸamları gösteriÅŸli ışıklandırmaların aydınlattığı
Cevad Han sokağına sıra sıra dizilmiÅŸler. Güzel kafelerin olduÄŸu bir sokak. EÄŸer tatilinizi pazar akÅŸamına denk getirdiyseniz bu kafelerden birinde gitar ve keman dinletisine denk gelebilirsiniz.
SoÄŸuk ama oldukça güneÅŸli havadan da istifa ederek öÄŸleden sonramızı yol boyunca restoranların dizili olduÄŸu Hacıkend bölgesinde geçirmeye karar veriyoruz. Gidince öÄŸreniyorum ki Azeri restoranlarında ortak bir yemek alanı yok. Her grup ana binanın çevresinde konuÅŸlanmış özel kulübelerde ağırlanıyor ve sipariÅŸler kulübedeki telefon ile veriliyor.
Biz de daÄŸ manzaralı kulübemize geçip ilk olarak sobaya odun dolduruyoruz. Bu soba birazdan ekmeklerimizi de kızartacak. Et sipariÅŸimiz alındıktan sonra gelen meze tabağı lezzet yönünden Türkiye’dekilere çok benziyor. Menünüz oldukça kıvamlı hazırlanıyor yoÄŸurtlu mezelerden yana oluyor (tabi isteÄŸe baÄŸlı birbirinden lezzetli meze çeÅŸitlerini seçebilirsiniz).
Azeri sofralarının olmazsa olmazı nar da geliyor sofraya(buradaki yediÄŸiniz narın lezzetini hiç unutamayacaksınız, ama masadan en büyük tezahüratı tatlı niyetine gelen elma kebabı alıyor. Yemek biterken güneÅŸ Küçük Kafkas DaÄŸları arasına sıkışmış Kepez Dağı’nın üzerinde batmaya baÅŸlıyor. Åžehre dönüyoruz.
Gence’nin güzel mimarisi gece ışıklandırması altında daha da etkileyici gözüküyor. Işıklandırmanın ÅŸehirde en çok yakıştığı bina Belediye Sarayı. Sarayın önündeki meydansa hafta sonu Gence’lilerin olduÄŸu gibi benim de ilk tercihim oldu. Ä°htiÅŸamlı meydan 2015 Bakü Avrupa Oyunları’na ithafken 6 bin kiÅŸinin katılımıyla dünyanın en büyük flash mob gösterisini misafir etmiÅŸti. Åžimdi bu gösteri, Guinness Dünya Rekorları arasına girmek için inceleme sürecinde bulunuyor.
Lela ile Mecnun’u bilmeyen belki hiç yoktur ama bu aÅŸk hikâyesinin neredeyse bir edebi tür haline gelmesini saÄŸlayanların başında gelen Nizamî’nin Genceli olduÄŸunu bilen de bir o kadar azdır. Roma’da Borghese Bahçeleri içinde bir anıtı olan Nizamî Gencevî’nin kendi ÅŸehrindeki mozolesini ziyaret ediyoruz. Bir sonraki durak ise havaalanından ÅŸehre giderken gözüme kestirdiÄŸim, Güney Kafkasya’nın en büyük parkı olan Haydar Aliyev Parkı. Parkın giriÅŸindeki bisikletlerin Azeri sivil toplum kuruluÅŸu IDEA tarafından çevre duyarlılığını arttırmak için kullanıma sunulduÄŸunu ve parkın göçmen kuÅŸlara yuva yapılmasını da içerecek ÅŸekilde birçok çevreye duyarlı projeye konu olduÄŸunu öÄŸreniyorum.
Gence seyahatim sona erip havalimanına doÄŸru yol alırken bu zarif ve tarihiyle bir zamanın medeniyetini, kültürünü içinde barındırmış ve o güzelim zarafetiyle hiç bozulmadan günümüze kadar getirmiÅŸ olan bu tarih bir zamanlar ecdadımızın izlerini ve OSMANLI Ä°MPARATORU’NUN bıraktığı o derin kültürü görmek mevcut olan bu güzel ÅŸehir den ayrılırken içinizden “keÅŸke gün hiç geçmese diyebileceÄŸiniz ÅŸehir…
Yorum Yazın