Nurcan Şahin Alevli

Nurcan Şahin Alevli

Mail: nsa@teknikelektrik.com

Yeni Türkiye'ye Yeni Anlayış

Türkiye’de herdaim küstah olan bir kesim vardı... Neredeyse 60 senedir iktidar yüzü görmediler ama iktidarlara rahatlık yüzü de göstermediler.


Son birkaç yıldır özellikle de Erdoğan’ın gelişiyle bunların küstahlıklarının getirdiği baskı yavaş yavaş üzerinden kalkan halk, iradesini daha yüksek perdeden ortaya koymaya başlayınca bu küstah kesimin halet-i ruhiyesi yeni bir huy daha peydahladı;


Şaşkınlık...

Evet..Şaşkınlık...

Tek kelimeyle ve EN MASUM tabirle; Ne yaptıklarını bilmiyorlar.


Örnekleyecek olursak; 15 Temmuz gibi apaçık bir ihanet, darbe ve işgal girişimiyle karşı karşıya kaldığımızda ülkesini seven herkes sokaklara inip ata yadigârı topraklarına sahip çıkarak tankların paletleri altında, havadan yapılan saldırılar karşısında canını feda etmişken bu şaşkınlar buna Erdoğan tiyatrosu dedi..


Güneyimizde onlarca ülkenin silahlı güçleri mevzilenmiş bir pay kapma dalaşına girmişken, yine bu şaşkınlar bu savaşın Erdoğan’ın verdiğini iddia ettikleri silahlarla yürüdüğünü söyledi..


Suriye’de 600 bin kişi çoluk çocuk yaşlı genç demeden öldürülmüşken aynı şaşkınlar kapılarımızı açtığımız 3 milyonu aşkın mülteciye nefretlerini haykırmaktan geri durmadı...


Görünen o ki kendini Kemalist olarak tanımlayan bu kesim için Erdoğancı olarak nitelendirdikleri diğerlerini bertaraf etmek Türkiye’nin açık bir işgal girişimine uğramış olmasından daha önemli...

Böyle bir takıntı halinin ülkeyi soktuğu durum ortada...

 

Erdoğan.....Erdoğan...

Varsa yoksa O.

Ya kendi günahlarını örtbas etmeye muktedir, bir Erdoğan nefretini oluşturmayı başaran küresel vampirler?


Esas konuşulması gereken onlar değil mi ?


Ne de olsa 1948’de Ortadoğu’nun göbeğine İsrail Devlet’i kurulurken Erdoğan yoktu.


Srebrenitza katliamında yüzbinlerce kadın ve çocuk tecavüze uğrar ve öldürülürken Erdoğan yoktu..


BORALTAN köprüsünde Azerileri Ruslara teslim edip hepsini kurşuna dizdiren o zamanın CHP iktidarının başında Erdoğan yoktu..


Filistin halkı zulümle bitirilirken, İsrail adım adım Filistin’i işgal ederken Erdoğan yoktu...


Baba Hafız Esed Halep’te 40 bin kişiyi katlederken Erdoğan yoktu...


Irak-İran yıllarca savaşırken Erdoğan yoktu...


Mısır, Afganistan, Pakistan’ da kanlar akıtılırken Erdoğan yoktu..


Memlekette şuan 30-40-50’li yaşlardaki tecavüzcüler, sapıklar, hainler doğarken ve büyürken de Erdoğan yoktu...


Eeee?

Nedir bunca derdimizin ortasına 


Erdoğan’ı hedef olarak koymaktaki niyet???


Kemal Kılıçdaroğlu : “15 Temmuz’dan sonra 12 Eylül’de görmediğim şeyler oluyor” diyor


12 Eylülde;

650 bin kişi gözaltına alınırken

1 milyon 683 bin kişi fişlenirken.

171 kişi işkenceden öldürülürken

50 kişi asılırken Erdoğan yoktu...


Türkiye’de insanların hayatlarının söndürüldüğü sayısız darbe ve muhtıra döneminde Erdoğan yoktu...


Ülke defalarca ekonomik krizlerin dibine vururken, Merkez Bankası kasaları boşaltılırken Erdoğan yoktu...


İnsanlar sefalet içinde habire kemer sıkarken, yağ, şeker, tüp kuyruklarına girerken, çöp dağlarından geçilmezken Erdoğan yoktu...


TSK içinde Allah, Kuran diyenler, namaz kılanlar, başörtülüler fişlenip ordudan atılırken, nedense(?!) FETÖ’ nün askerleri orduda yuvalanmaya başladığı 30-40 yıl öncesinde 

Erdoğan yoktu...


Lozan masasında şuanda Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde olmadığı için kayyum atama şansımızın olmadığı topraklar “ PARSEL PARSEL” gittiğinde Erdoğan yoktu...


Aylardır güneyimizde yaşanan olayların perde arkasında bir vampir döğüşü var.


Fransa baktı ibre Musul’a dönüyor hemen gitti bombaları bıraktı oraya ki masaya oturduğunda hak talep edebilsin...


Ben hiç Fransa, Almanya, İngiltere, ABD, Rusya vs.. vatandaşlarının “ne işimiz var Ortadoğu’da?” diye kendi ülkelerine çemkirdiğini görmüyorum. Onlar için öncelikle kendi ülkelerinin menfaatleri gelir çünkü. Bizdeyse 

Erdoğan nefretinden başka hiçbir konuya odaklanamayan acayip bir tür ortaya çıktı. Yüzlerce km sınırımızın olduğu ülkeler için “ne işimiz var?” diyorlar. 


Galiba küresel vampirlerin bizi sömürmesine bile razı olacak kadar çaresiz bir durumdalar..


Cumhurbaşkanı’nın Üniversite diplomasını aylardır dillerine dolamışlar üstelik.


Daha haalâ ilkokul diploması olan bir adamın yani Fethullah Gülen’in Papayla dahi ilişkisini, süpergüç Amerika’nın sınırları içinde oturup dünyanın en büyük gizli örgütleriyle bağlantılarının olabildiğini idrak etmekten acizler..Bir diplomanın peşinde olan bu şaşkınlar CIA, Mossad, MI6’ dan daha zekiidir kendilerine kalsa?!!! Bu sahte ve diplomasız imamla neden işbirliği yapıyoruz diye sorgulamak onların aklına gelmiyor çünkü  :)


Velhasıl halk ayrışıyor.

Bu ayrışma Erdoğan’la birlikte başlamış gibi görünse de aslında öncesinde hep baskılanmış, Türk insanının sesini duyurabilme fırsatı bulabilmesi, kendi hükümranlığı zamanında bile onlara hiçbirzaman tahammül edememiş kesimin şimdi hiç hazmedemediği yeni bir toplum haritası çizmiş olmasından kaynaklanıyor...


Aradaki buzlar erimek şöyle dursun gittikçe derinleşiyor..


Peki bu şartlar altında uzlaşma sözkonusu olabilir mi?


Türkiye’de ülkesinin birlik bütünlüğüne önem verdiğini söyleyen tüm siyasetçilerin ivedi olarak yapması gereken ilk iş bu kesimleri uzlaştırmak olmalıdır...


Karşı tarafın hassasiyetlerini incitmeden ve kaşımadan, tehtitkâr ve intikamcı olmayan yeni vizyonlar ortaya koyabilmeli ve bu milleti yeniden sevinçlere, acılara, yenilgilere, zaferlere, ölümlere ortak duygularla bakabileceği bir temel inşaa edebilmeli.


Aksi taktirde hiçbir darbenin başaramayacağı bir yıkımla karşı karşıya kalırız.


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar