Cumhuriyet tarihi’nin en istikrarlı döneminden, en kara günlerine dogru rotamız kırılmaya çalışılıyor.
Sağımız, solumuz, önümüz, arkamız ölüm.
Normalde gazete manÅŸetlerinde “Terörü kınıyoruz, kahrolsun terör, acımız büyük” sözlerinin yer alması gereken bir günde emperyalist güçlerin maÅŸası haline gelmiÅŸ gazeteler “BaÅŸkanlığınız batsın” manÅŸetleriyle çıkıyor.
Mesaj gayet açık; “Bizim kontrolümüz dışında hareket etmeyeceksiniz.”
Hiçbir acı, hiçbir düÅŸman bazılarını Erdogan’ı hedef göstermekten alıkoyamıyor..
Hükümeti istifaya çağıranlar bizzat bombaları patlatanlarla aynı dili konuÅŸurken hükümet istifa edecek olsa bunu kendine ihanet sayacak milyonları göz ardı edemeyiz..
PKK ellerine silah verse ve daÄŸa çıksalar ErdoÄŸan’ı ve AK parti seçmenini suçlayacak kadar düÅŸmanlık kuÅŸanmış durumda olan bir kesimle karşı karşıyayız..
Her seçimde sandıktan ezici çoÄŸunlukla çıkan iradeyi sokakları terörize ederek maÄŸlup etmek istiyorlar..
Gezi olaylarıyla batıda, PKK eliyle doÄŸuda çıkarmaya çalıştıkları kaosu tüm ülke sathına yayıp ardından ülke nereye gidiyor yaygarası kopararak ErdoÄŸan’ ı göndermek niyetindeler...
Yol haritaları belli;
Emperyalist güçlerin kirli hesapları ile kendi cinnetlerini birleÅŸtirerek bir kaos oluÅŸturacaklar...
ErdoÄŸan ve DavutoÄŸlu önderliÄŸinde sımsıkı kenetlenenler,,,
Ve Onlardan ölesiye nefret edenler...
Her iki kesim de çoktan gemileri yakmış durumda.. Çıktıkları bu yolda geri dönmek gibi bir niyetleri hiç yok.
Bu iki kesimin dışında olan apolitik, siyasetin etlisine sütlüsüne pek karışmayan, nedenleri niçinleri pek sorgulamayan, büyük resimmiÅŸ, emperyalist güçlerin 50-150 yıllık planlarıymış pek umursamayan ya da bunlara komplo teorisi olarak bakan bir kesim var... SaÄŸdan soldan duydukları haberler veya o dönem ki ruh hallerine, hatta bazen siyasi parti liderlerinin kendilerince sempatik buldukları hallerine göre bile gidip sandıkta oyunu kullanıyor vatandaÅŸlık görevini yapmış oluyorlar.. Bazen oy bile kullanmıyorlar..
Dikkatli bakın: Åžu anda az evvel bahsettiÄŸim o cinnetliler tarafından bu kesimin üzerine bir algı ağı örülmeye çalışılıyor.
Bugüne kadar ErdoÄŸan ve Ak Partiye oy vermemiÅŸ dahi olsalar tehlike ve tehtit çok daha büyük boyutlara taşındığında tehlikenin farkına varıp ErdoÄŸan’ın etrafında kenetlenme potansiyeli olan bu kesimin kendilerini deÄŸil Erdogan’ı suçlayacak ve “Yeter git artık !” diyecekleri, hatta daha da büyük bir kalkışmada kendilerine sorun teÅŸkil etmeyecekleri zemini hazırlamaya çalışıyorlar..
Burada bizlere düÅŸen
“Ne olacak bu ülke’nin hali?”
“Ülke nereye gidiyor?” sorularına karşılık olarak; El ele verirsek ülkenin çok güzel yerlere gideceÄŸini onlara sabırla anlatmak...
Bu söylemlere katılarak kendi dilimizle çanak tutmamak.
Karamsarlığa eÅŸlik etmek bizim asla düÅŸmememiz gereken bir tuzak...
Mesela; PKK içindeki MÄ°T ajanlarının listesini PKK’ya verip deÅŸifre olmalarına neden olanlar aynı zamanda “MÄ°T uyuyor mu?” yaygarasını koparanların ta kendisi..
Bu algıların “SÖZCÜ” sü biz olmamalıyız..
Sakin olmak zorundayız.. Devlet iÅŸini herÅŸeye raÄŸmen yapıyor, MÄ°T’de öyle.. Önüne geçilememiÅŸ terör saldırıları çok acı ancak ülkemizde cirit atan onlarca canlı bombanın, yerli ve yabancı ajanların, suikastçilerin de etkisiz hale getirildiÄŸi bir gerçek..
DüÅŸman köÅŸeye sıkıştıkça eylemlerinin ÅŸiddetini arttırıyor.
Boyunduruk altından çıkmak kolay deÄŸil.
Hem içerden hem dışardan ErdoÄŸan’ı, iktidarı ve milletin iradesini yıkmak için vuruyorlar...
En kötüsü ise siyaseti ve bürokrasiyi kilitlemek için ellerindeki her türlü mekanizmayı iÅŸletiyor olmaları.
Bakmayın siz onların öyle diktatör ErdoÄŸan diye yüksek perdeden bağırıp çağırmalarına. Devletin idaresini cesurca kontrol eden birine karşı bu kutsal ittifakları..
Anahtar kelime kontrol..
ErdoÄŸan kontrol edilemez tavırlarıyla herseferinde ters köÅŸeye yatırdı onları..
Onlara onların aklıyla karşılık verdi.
Bu topraklarda saÄŸ kalabilmek için zeki olmak ÅŸarttı çünkü...
Türkiye uzak ülkelerin, umarsızlığa terkedilmiÅŸ, kendi başına buyruk rahatlığında bir ülke deÄŸil. Bu coÄŸrafya deÄŸerli.. Toprağın altında yatanların üstündekilerden fazla olduÄŸu, uÄŸruna savaşırken can verenlerin el üstünde tutulduÄŸu bir kontrol merkezi burası..Gelen hiçbir zaman gidene üzülmemiÅŸ sahip olduÄŸu hazinenin deÄŸerini bilerek.. Burada pısırık ya da çok sesli deÄŸil tok ve gür sesli bir yönetimle ancak ayakta kalınabilir..
Dünya tarihini az çok biliyorsanız aklınızda kalan en büyük devlet adamlarını düÅŸünün..
Hepsi gerçek anlamda LÄ°DER ve dünyanın kaderine yön veren isimler deÄŸil mi?
O halde bu sistemde zorla diretmenin ve gücümüze güç katacak baÅŸkanlık sistemini engellemenin tek bir açıklaması olabilir; geleceÄŸe yön verecek bir devlet olmamız istenmiyor..
BaÅŸkanlıkla diktatörlüÄŸü ısrarla baÄŸdaÅŸtırmaya çalışıyorlar. Oysa seçimlerde ipi göÄŸüsleyebilen, halkın sevgisine mazhar olabilen HERKES o koltuÄŸa oturma hakkına sahip olacak..Zorla deÄŸil, dayatmayla deÄŸil, tepeden inme deÄŸil... DoÄŸrudan Milletin iradesiyle...
Açıkça söylemek istiyorum ki eskinin TEK ADAM dönemleri bile ÅŸuanki mevcut darbe sisteminden daha iÅŸlevseldir.
Åžayet gerçek anlamda lider olmasaydı Fatih, Ä°stanbul’u fethedebilirmiydi?
Viyana kapılarına kadar dayanırmıydı MuhteÅŸem Süleyman?
Ya Anadoluya gelirmiydi Alparslan?
Üstelik ÅŸimdi, Halk, yani Biz seçeceÄŸiz bu liderleri.
Hakça, adil, dürüst ve yürekli bulmadığımız her kiÅŸiyi o koltuktan almak bizim elimizde olacak.
Türkiye bu coÄŸrafyada kafesin içinde bir ülke gibiydi...
Başında da hep bir terbiyecisi..
Otur, otur !
Kalk, kalk !
Görünürde yıllarca o kafes bizi dışardaki tehlikelerden koruyordu ama aslında dışardan yemlenen bir hayvanın acziyetindeydik..
Biraz doğrulmaya yeltendiğimiz her seferinde kafamıza vuruyordu terbiyecilerimiz.
ErdoÄŸanla doÄŸrulmaya yeltenmekten çok daha fazlasını yaptık.
Doğrulduk, ayağa kalkıyoruz..
Bir ÅŸiir okuduÄŸu için demir parmaklıklar ardına gönderilirken muhtar bile olamaz denilen bir adam..
İşin trajikomik tarafı ulaşamadığı tek makam muhtarlık..
Herseferinde halkın ezici oyuyla göÄŸüsledi iktidarı...
Buna raÄŸmen Cumhuriyet tarihinin en büyük saldırılarına maruz kaldı-kalıyor..
Çünkü kontrollerinden çıkan bazıları gibi asamadılar, darbeyle indiremediler, zehirleyemediler..Onlarca suikast giriÅŸiminden saÄŸ kurtulmayı baÅŸardı.
“Ä°ktidar ancak, eÄŸilip onu alma cesareti olanlara verilir” diyor Dostoyevsky.
ErdoÄŸan cesur bir adam
Azimli
Hedefleri var
Planları var
Daha da önemlisi Onun bir Ümmet davası var.
Günahtan hiç sakınmayan hilebaz sömürgeci güçlerin iki dudağının arasında, varolma çabası gösteren Ümmet...
ErdoÄŸan geçmiÅŸin darbe kültüründen kalma Anayasasını ve kendi ülkesinin topraklarında bile karar mekanizmalarını devreye sokmasını engelleyen ya da zorlaÅŸtıran bu sistemi deÄŸiÅŸtirmenin gerekliliÄŸinin gelecekteki kader ayrımımızda önemli bir rol oynadığını öngörmekte gecikmedi elbette..
Başkanlık dedi..
Yangın yerine çevirdiler dörtyanımızı.
Bizlere demokrasi nutukları atan devletler iÅŸ kendi kudretlerinin sınanmasına geldimi dünyayı yakıp kavuracak öfkeye bürünüyorlar.
Bizi etlerimiz lime lime olup kalkamayacak duruma gelinceye kadar yakmaya niyetleri var.
Korkmalımıyız?
Hayır.
ErdoÄŸan’ında dediÄŸi gibi; Öleceksek, adam gibi ölelim.
Belki de kafesi parçalamamız ve özgür kalmamız için bu yangın gerekliydi..
Milletimiz için,
Vatanımız için,
Ümmet için,
Onurumuz için,
Yeryüzünün hasret kaldığı Adalet için..
Biz, ayağa kalkmak zorundayız...
Facebook Yorum
Yorum Yazın