Gönül Yonar

Gönül Yonar

Mail: gonul_yonar@@hotmail.com

Dış Basında Darbe İtirafları

Kendimiz çalıp kendimiz söylemiyoruz. Güçlü müttefik dediğimiz Batılı ülkeler 15 Temmuz kalkışmasına en hafifinden psikolojik destek verdi. En hafifinden diyorum çünkü işin uzun vadede startejik, kısa vadede konjunktürel desteği gün gibi aşikar.


Bu desteği teyid eden onlarca makale, köşe yazısı ya da haber yapıldı. Türkiye’deki 15 temmuz darbe girişimine dair ABD basınında yayımlanan köşe yazılarında hem darbenin dış destekçilerinin izini sürmek hem de Türkiye’nin, kendi başına hareket ettiğinde ve Batılı güçlerin kurduğu çarka çomak soktuğunda nasıl karşılandığını okumak mümkün.


İşte 15 Temmuz darbe kalkışmasının ardından Amerikan basınında çıkan bazı köşe yazıları ve ardındaki niyetlerden sadece üç yazı.*


ABD, KIZGIN ERDOĞAN’LA NASIL İŞ TUTULABİLİR?

3 Ağustos 2016, The New York Times, Stephan Kinzer (Watson Enstitüsü’nde uluslararası ilişkiler ve diplomasi alanında kıdemli araştırmacı, yazar ve eski New York Times muhabiri. Kinzer, 1996-2000 yılları arasında gazetenin Türkiye muhabiriydi. 3 Ağustos’ta yazdığı satırlar şunlar:


“ Washington’a göre Türkiye, bir müttefikten ziyade bir baş ağrısı haline gelmişti. Daha evvel herhangi bir NATO üyesi hiç bu denli sürüden ayrılmamıştı. Türkiye ABD’yi zorlu bir tercihe doğru itmekte. ABD, Sayın Erdoğan’ı tanımayabilir/reddedebilir, Türkiye’yle ilişkileri kesebilir ve hatta onu NATO’dan atabilir. Bu adımları atmak, doğum aşamasındaki bir despotluğa karşı ahlaki bir duruş olabilirdi. Yine NATO’nun Suriye’deki politikasında iç tutarlılığı/uyumu geri getirebilirdi; nitekim bugün ABD’nin desteklediği bir grubu [PYD’yi kastediyor] Türkiye tutup da bombalıyor.


Diğeri ise kabullenilmesi güç bir alternatif: Türkiye’nin eşsiz jeopolitik önemini kabullenme ve Erdoğan’ı da olduğu gibi kabul etme. Bu, çok daha karmakarışık ve pek de asil olmayan, ama aynı zamanda Amerikan menfaatleri için en uygunu olduğundan gerçekleşmesi daha muhtemel bir seçenek. Türkiye uluslararası bir tecride doğru gidiyor ve hatta belki de bir ekonomik krize ve bir iç savaşa… Onu bu aşamada [NATO’dan] ayırmak, Washington’ın Ankara üzerindeki kalan nüfuzundan da vazgeçmesi anlamına gelecektir ki mevcut nüfuzun sürmesi önemli. Aynı zamanda bu, demokrasinin erozyona uğramasının yasını tutan ve bu karanlık dönem geçtiğinde demokrasiyi yeniden inşa etme şansı bulunan milyonlarca Türk dostu da terk etmek anlamına gelecektir.”


Aynı makale devamla FETÖ lideri Gülen’in iadesi için şu ifadeyi kullanıyor: 


“Ancak ABD’nin bu uzlaşma çabası, Türkiye’nin 20 yıldır ABD’de yaşayan Gülen’in iadesi konusunda gittikçe artan ısrarlı talebini karşılayacak kadar ileri gitmemeli. Sayın Erdoğan onu son darbe teşebbüsünün beyni olarak ilan etse de Sayın Gülen bu suçlamayı reddediyor. ABD Türkiye’yle karşılıklı tavizlerle bir anlaşma arayışına girmeli ve politikasını değiştirme karşılığında ödüllendirmeyi teklif etmeli; ancak Sayın Gülen’ın başının istenmesine razı olmak, hele de bunca zamandır bu talebe karşı direnmişken, son derece aşırı bir taviz olacaktır.”


TÜRKİYE’DEKİ DARBE GİRİŞİMİNİ NİÇİN DESTEKLEDİM?

17 Temmuz 2016, The National Review, Daniel Pipes. (Darbe girişimi sırasında “Erdoğan Türkiye’deki son seçimi çaldı ve ülkesini despotça yönetiyor. Askeri bir darbeyle devrilmeyi çoktan hak etti. Umarım darbe başarılı olur.” tiwitiyle tepki çeken Pipes, Middle East Forum direktörü, National Review ve The Jerusalem Post’un ödüllü köşe yazarı.)


Pipes, yazısında Türkiye’de askeri darbelerin her dönem işe yaradığından ve olumlu sonuçlar doğurduğundan bahisle şu ifadeleri kullanıyor:


“Şimdi Türkiye askeri bir yeniden ayarlama döneminden faydalanacak; kendi partisinden Abdullah Gül veya Ali Babacan gibi daha makul kişilerle yer değiştirme şeklinde dahi olsa Erdoğan’ın giderek haydutlaşan yönetimine bir son verilecektir.


 1997 darbesinin baş aktörlerinden Çevik Bir şu unutulmaz cümleleri sarf etmişti: “Türkiye’de İslam ve demokrasinin evliliği sözkonusudur... Bu evlilikten doğan çocuk da laikliktir. Zaman zaman bu çocuk hastalanıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bu çocuğu şifaya kavuşturan doktordur.” Şu anda çocuk çok hasta ve bir doktora ihtiyacı var. Maalesef ki bu defa doktor durduruldu. Şimdi bu hastalık nasıl kötü bir şekilde yayılacak varın siz düşünün.


Geçmişteki yol her ne kadar zorlu olsa da gelecek çok daha yürek burkucu görünüyor. Tahminlerimi güncelleyerek diyorum ki Erdoğan’ın asıl yıkımının dış politikada olması muhtemeldir. İç siyasette işe yarayan mücadeleciliğini uluslararası ilişkilerde de uygularken kendi iyiliği için aşırı saldırganlaştığında muhtemelen kendi sonunu da getirmiş olacaktır. Ağır bir bedel ödedikten sonra Türkiye nihayet kendi megalomanından kurtulacaktır.”


TÜRKİYE 1979 İRAN’INI YAŞIYOR.

17 Temmuz 2016, The Wall Street Journal, Soner Çağaptay (Washington Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü)

Soner Çağaptay, Gülen mensuplarının güçlü destek verdiği ve hatta bir söylentiye göre kendilerinin bizzat kurdurduğu gazeteden şöyle sesleniyor:

“Geçtiğimiz senelerde Erdoğan’ın tarzı, daha ziyade yavaş yavaş artıran bir dozda  iktidar iplerini ele geçirmekti; ancak hafta sonundan bu yana İslami desteğin güçlü bir şekilde patlaması son derece kışkırtıcı olabilir. Bu yaşanan Türkiye’nin 1979 İran’ı anı: Acaba mayalanan İslami bir devrim laik güçlere galebe çalacak mı?


(…) Bu strateji işe yaradı; salalar ve ezanlar siyasi seferberlik çağrısı işlevi gördü ve dindar Türkler laik orduya meydan okumak için sokaklara döküldü. Hükümet yanlısı polislerle birlikte ordunun acemice teşebbüsünü ezdiler.


(…) İktidarı [tamamen kontrol altına almanı]n ikinci ve daha hızlı yolu ise İslami bir devrim. Sokaklara çıkıp darbeye meydan okuyanlar (…) daha ziyade İslamcılar ve hatta cihatçılardı. Hafta sonundan beri Erdoğan yanlısı serseri güruhu darbeyi destekleyen askerleri yakalayıp dövdü. Tıpkı İslam Devleti usulü, bir askerin kafasının kesildiğini gösteren fotoğraflar sosyal medyaya düştü. 


Maalesef ki Türkiye’de cihatçı hissiyat son dönemde gözle görünür bir şekilde arttı. Sayın Erdoğan’ın eğitim politikasının yanı sıra İslamcı radikallerin Türkiye’yi bir toplanma/konaklama merkezi olarak kullanmalarına izin verildiği Suriye politikasının da bu gidişatta azımsanmayacak payı var. Pew Araştırma Merkezi’nin son dönemdeki bir anketine göre, Türklerin %27’si İslam Devleti hakkında olumsuz duygular beslemiyor. Sayın Erdoğan İslami bir devrimi başlatmak için artık bu güçleri kullanabilir.


(…) Sayın Erdoğan da hala bütün ülkenin kontrolünü ele alabilmiş değil. Bu nedenle Ankara’ya dönemiyor.


Eğer ki Sayın Erdoğan dini coşkuyu daha da pompalarsa Türkiye’nin laik demokrasisini sonlandırarak yaşanan “dini karşı-darbe”yi “İslamcı bir karşı-devrim”e dönüştürebilir. Darbe sonrası bölünen ve kamuoyu gözünde itibarını yitiren ordu, artık böyle bir karşı-devrimi engelleyebilecek bir pozisyonda da değil.”



ESKİ CIA YETKİLİLERİ TÜRKİYE’DEKİ DARBECİLERE CNN’DEN ÖĞÜT VERDİ.

16 Temmuz 2016,  Huffington Post, Daniel Marans (Huffington Post muhabiri)


Marans’ın, darbenin başarısızlığına ağıtlar yakan isimleri ifşa eden aşağıdaki yazısı, Türkler’in hafızasından silinecek gibi değil: 


“Ah nerede o eski güzel günler, CIA’in yabancı demokrasilerde askeri darbelere sürekli yardım ettiği o eski günler...


Türkiye’deki askeri darbe teşebbüsünü tartışmak üzere Cuma akşamı CNN International’a çıkan bir çok eski ajan, [darbe sırasında] amatör görünen Türk subaylara birçok imalarda bulundular. Bunlardan en az bir tanesi, [darbeciler] demokratik yollarla seçilmiş hükümeti devirmekte başarısız kaldığı için rahatlamak yerine askerlerin performansından hayal kırıklığına uğramışa benziyordu.


Bunların başında tecrübeli bir eski CIA görevlisi, yazar ve aşikar ki eski bir darbe tertipçisi Robert Baer geliyordu.


Baer CNN spikeri Anderson Cooper’a Türkiye’deki darbe “profesyonelce yapılmadı” dedi ve ekledi: “Ben daha evvel darbelere katıldım. Daha ilk dakikalarda CNN Türk’e baskın yapıp kanalı kapatmalılardı; keza radyo istasyonlarını, sosyal medyayı ve interneti de. Erdoğan’ı bile tutuklamadılar. Bütün bunlara daha en başta dikkat etmelilerdi.”


Baer ayrıca geçtiğimiz aylarda Türk ordusundan subaylarla darbe ihtimalini görüştüğünü de şu sözlerle ifşa etti: “Birkaç ay evvel Türk subaylarla bir darbe spekülasyonu yapıyordum ve bana ‘tabii ki hayır’ dediler. Ve açık ki onlar bu darbe teşebbüsüne katılmadılar, bu da demek oluyor ki darbeye sınırlı bir destek var.”


Baer darbenin başarı ihtimalinin hiç de iç açıcı olmadığını itiraf etti ama yine de galip gelebileceklerini iddia etti.


“Eğer ki Türk ordusu, bu darbeci unsurlar, halkla çatışmak istiyorlarsa bu iç savaş anlamına gelir. Ve şu anda işler o raddeye gelmiş görünmüyor, ama unutmayın ki çıkmamış candan umut kesilmez. Ve tabii ki Türk ordusundakiler de hükümet de emin değiller” diyerek sözlerini tamamladı. 


(…) Eski CIA yetkililerinin Türkiye’deki darbeyle ilgili yorumları bilhassa dikkat çekici; zira Amerikan jeopolitik veya mali çıkarlarını geliştirmek için CIA’in yabancı ülkelerde darbeleri kolaylaştırma konusunda uzunca bir geçmişi var.”


Türkiye’deki bir grup cuntacı general ve subay tarafından girişilen 15 Temmuz darbe kalkışmasının hemen akabinde ABD basınında kaleme alınan bu yazılar, darbeye dış mihrakların verdiği fikri lojistik destek örnekleri olarak kaydedilmelidir. Bununla birlikte, Türk halkının özgür iradesinin bir sonucu olan şimdiki yönetimin; küresel güçler tarafından hangi konumları itibariyle istenmediği, alaşağı edilmesi halinde ne tür planların sırada beklediği, yüzyıllık kuklacı idarelerin gözler önünde nasıl yerle bir edildiği gibi sonuçlar, bu yazıların satır aralarında okunabilir.


Büyük Türkiye’nin seçilmiş cumhurbaşkanının ve meşru hükumetinin kaderini, kendi yönlendirdiği Ortadoğu politikalarına eklemlemeyi alışkanlık haline getiren Batılı zihniyet, bu defa, Türkiye’nin gerçek evlatlarına gelip toslamış olmaktan dolayı büyük üzüntü içinde olduklarını da bu yazılarla deklare etmişlerdir.  


*Tercümeler: Zahide Tuba Kor. Darbe ile ilgili dış basında çıkan tüm makaleler için bkz: http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr.


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar