Müslümanları vurdular...
Hep vurdular.
Lime lime ettiler yüreklerini,,,
Parçaladılar topraklarını.
Yegane bir kale vardı direnen; Türkiye.
Ne yaptılarsa olmadı.
O kenetlenmiş elleri ayıramadılar.
Yöntemler denediler;
Bölücü dediler,
Diktatör dediler,
Hırsız dediler,
Türkiye’de Müslüman adı altında kafa kesenler türetemeyince dışarda DAEÅž’ diye bir kukla imal ettiler.
Onu Türkiye’nin vitriniymiÅŸ gibi lanse etmek için her argûmanı kullandılar.
Hastalıklı tecavüzcüleri 14 yaşındaki iktidara zimmetlemeyi denediler.
Sanki o hasta beyinli sapıklar 14 yaşındaymış gibi.
Sanki kokuşmuş beyinleri bu iktidar zamanında gelişmiş gibi...
Velhasıl yine de başaramadılar...
Gazdan ayağını çekmiyordu kaptan.
Kaptanı bırakıp inmiyordu yolcular.
Davasını dava,
Yolunu yol edinmiÅŸlerdi.
Ümmedi Muhammedin umudu olduklarının bilinci ile kefenlerini giyerek çıkmışlardı o yola.
Lakin;
DüÅŸmanında gözü kara idi.
Zaten artık hareket alanı kalmamıştı.
Enseleniyordu.
Savaşı kaybediyordu.
Son bir deneme.
Son bir dans.
Ölümüne.
Kamikaze vuruÅŸuydu “SON DARBE” nin mahiyeti.
Ölümcül olmak zorundaydı.
Bütün yaÅŸam fonksiyonları durdurulmak zorundaydı SON KALE’deki askerlerin.
Liderinin etrafında kenetlenmiÅŸ, senelerdir binlerce hakareti, aÅŸağılamayı, sövgüyü, kalkışmayı liderinin bir sözü ile taÅŸ basarak sindirmiÅŸti bu millet.
Öfkeliydi ama sabretmiÅŸti.
Yolun sonunun aydınlık olacağına dair inancını hep muhafaza etmişti.
DüÅŸmanın ne kadar sinsi ve dehÅŸetli olabileceÄŸini biliyordu aslında.
Ama bukadarını onlar bile tahayyül etmemiÅŸti.
Ve...
ANSIZIN GELDÄ° CUNTACILAR...
İlk anda bir inanamama, hafife alma, şaşkınlık, şok...
Duygular birbirini takip ediyordu.
Yıllarca liderlerinin talimatı ile evlerinde oturan milyonlar yine liderlerinin tek bir sözü ile meydanlara akıyordu...
Sokaklarda darbe yaptığından bile haberi olmayan bazı düÅŸük rütbeli askerlerin, darbecilerle çatışmalara giren polisin de buna ihtiyacı vardı...
Kime güvenileceÄŸi belli deÄŸildi.
O nedenle sokaklar emniyete alınmalıydı.
BaÅŸkomutan’ın emriyle bu görev halka verildi.
Devlet, ihanete karşı duran asker ve polisiyle birlikte hainlerle mücadele ederken onların arkasını halk kollayacaktı.
Emir komuta zinciri içinde gibi gösterilmeye çabalanan darbe halkın sokaÄŸa inmesiyle darbe almaya baÅŸlamıştı...
Halk direniyordu.
Halk iradesine sahip çıkıyordu.
Halk “Asla yalnız yürümeyeceksin” diyerek and içtiÄŸi liderine sözünü tutuyordu...
Aslında lider de halkına büyük bir iyilik yapmıştı..
Darbe TSK içinde kısmen baÅŸarılı idi, bundan sonraki ikinci büyük darbe belli ki halkın kendisine, özellikle de bugüne kadar ErdoÄŸan’ın yanında yer alan millete inecekti...
Halkı sokaklara çağırarak kendi hayatlarına, özgürlüklerine sahip çıkmasını saÄŸladı ErdoÄŸan...
Haklarını teslim etmek gerek, bugüne deÄŸin Ak Partiye oy vermemiÅŸ milyonlarca vatansever de bunu kabul etmiyordu. ErdoÄŸan gidecekse Onu kendileri göndermeliydi. Bu hainlerden yardım almaktansa onurlarını korumayı, vatanlarını savunmayı herÅŸeyin üstünde gördüler...
Velhasıl direniş dalga dalga yayılmaya başladı.
Tepelerinden bombalar yaÄŸdırıyordu uçaklar, ateÅŸ altına almıştı bedenlerini helikopterler, top atışı yapıyordu tanklar, mermiler yaÄŸdırıyordu asker görünümlü üniformalılar.
Ä°nanamıyordu halk, kimdi bunlar, hangi düÅŸmandı..?
Ama geri adım atmıyordu.
Arkası uçurumdu.
Arkası ölüm.
Bunu anlamıştı.
Ozaman geri adım atmaktansa ölüme yürüyecekti kahramanca.
Yıllarca darbe beklentisiyle yanıp tutuÅŸanların, nefret dolu sözlerinde “intikam saati geldiÄŸinde korkudan kaçacak yer arayacaksınız” diye tehtit edilen “Dantel Kefenlilerdi” Onlar.
Terketmediler sokakları.
Vazgeçmeleri için en adi yöntemler kullanılıyordu.
Hatta direniÅŸi kırmak için liderleri’nin Almanya’ya kaçtığı haberleri yayılmıştı ilk anda.
Ama hiçbiryere gitmemiÅŸti ErdoÄŸan.
Milleti için kefenini ilk giyen oydu çünkü.
Ölüm kol geziyordu sokaklarda.
Kefenler biçiliyordu namluların ucunda.
YumuÅŸak deÄŸildi hiçbiri.
SoÄŸuktu.
Sertti.
Acımasızdı.
Çeliktendi.
Yerlere düÅŸüyordu canlar bir bir.
Ama boş kalmıyordu mevzileri.
Asımın Nesli dolduruyordu düÅŸen canların yerini.
Mermiye kafa atmak deyiminin canlı kanıtıydı bu Millet.
Destan yazıyordu birkez daha kan ile.
Pes etmediler.
Kefenler çeliktendi belki ama, yürekler de öyleydi.
Cesurca direndiler.
Darbe kalkışması başarısız olmuştu.
DüÅŸmanı püskürttüler.
Haalâ vatan bekçiliÄŸine devam ediyor insanlar sokaklarda.
Devlet hainleri temizlemekle meÅŸkulken en güvendiÄŸine, halkına teslim etti sokakları.
Eskiden milletten korkanlar en ağır silahlarla tutarken köÅŸebaÅŸlarını, ÅŸimdi millet yüreÄŸiyle tutuyordu hainlere karşı nöbeti.
Ä°blisler haalâ içimizde.
Kıyamete kadar sürecek savaşın bu raundunu kaybettiler ama asla vazgeçmeyecekler.
Hemen başladı algı operasyonları.
Bu olay ErdoÄŸan’ın tezgâhı diyorlar heryerde.
Bu olaylar hep ErdoÄŸan’ın tezgâhı ise; FETÖ’sü, PKK’sı, DAEÅž’i, darbecisi ve ErdoÄŸan nefretinden gözü dönmüÅŸ destekçileri hepiniz kendinizi kullandırıyorsunuz öyle ya.
ErdoÄŸan’ dan nefret eden hepiniz,
ErdoÄŸan’ın emrine amadesiniz bu dediÄŸiniz doÄŸru ise (???!!!)
Alçaksınız !
Onursuz yaşadınız,,,
Onursuz öleceksiniz.
Eeeyyy vicdansızlar !
Sizin o dantel kefenli dedikleriniz tarihe altın harflerle not düÅŸülecek.
Ne demiÅŸti Mehmet Akif;
“Âsım’ın nesli...diyordum ya...nesilmiÅŸ gerçek: Ä°ÅŸte çiÄŸnetmedi nâmûsunu, çiÄŸnetmeyecek. “
Facebook Yorum
Yorum Yazın