Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Sıvı atığın içerisindeki lityumu geri kazanma üzerine bir teknoloji geliştirdik. İlk etapta yıllık 10 ton lityum üretim kapasitesine sahip tesisi devreye alacağız. Projelendirme bitti. Temmuz ayı içerisinde tesisin montajına inşallah başlıyoruz. Yıl sonu itibarıyla da ilk üretime geçeceğiz” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, bor yataklarının belli oranda lityum içerdiğini ve ilk etapta yıllık 10 ton lityum üretim kapasitesine sahip tesisin devreye alınacağını duyurdu. Bakan Dönmez, “Bugüne kadar lityum varlığı geleneksel üretim teknolojileri ile ekonomik olmadığından değerlendirilememişti. Eti Maden 3 yıldır yaptığı Ar-Ge çalışmalarıyla geleneksel yöntemlerin dışına çıkarak yeni üretim metodu geliştirdi ve lityum karbonat ve satılabilir bor ürünlerinin üretimini gerçekleştirdi” ifadelerini kullandı.
Dünyadaki geleneksel üretim yöntemlerinin dışına çıkılması ve Eti Maden’e özgü üretim metodu geliştirilmesinin ardından patent başvuru sürecinin başlatıldığına değinen Dönmez, “Bor madeninden rafine bor üretimi sırasında sıvı ve katı atık ortaya çıkıyor. Bu atıklar uygun koşullarda depolanıyor. Sıvı atığın içerisindeki lityumu geri kazanma üzerine bir teknoloji geliştirdik. İlk etapta yıllık 10 ton lityum üretim kapasitesine sahip tesisi devreye alacağız. Projelendirme bitti. Temmuz ayı içerisinde tesisin montajına inşallah başlıyoruz. Yıl sonu itibarıyla da ilk üretime geçeceğiz. Lityumun batarya teknolojisi, mobil cihazlar, elektrikli otomobiller, elektrikle çalışan aletler gibi pek çok yerde kullanım alanı mevcut. Lityum bu anlamda en yeni teknoloji. Ancak, ham madde olarak dünya genelinde nadir. Biz bu açıdan şanslıyız” dedi.
Sanayiye dönük lityum taleplerinin ülke içi kaynaklardan karşılanacağını söyleyen Dönmez, “Ar-Ge çalışmaları sonucu oluşturulan proseste, üretim tesislerinde açığa çıkan zayıf çözeltinin içerisinde bulunan bor ve lityum alınarak, lityum karbonat ve satılabilir bor ürünleri üretimini yapacağız. Böylece boraks fabrikalarındaki randımanlar arttırılacak. Bunun yanında, lityum kimyasallarının sentezlenmesiyle de sanayiye dönük lityum taleplerini ülke içi kaynaklardan karşılayacağız. Bu prosesle üretilecek lityum bileşikleri lityumun kullanıldığı tüm sektörlerde kullanılabilecek. Lityum üretimi prosesinin devreye girmesiyle yeni atık stoklama sahasına olan ihtiyaç azalacaktır, mevcut stok sahasında bulunan sıvı atıklardan da lityum ve satılabilir bor ürünleri üretimi gerçekleşecek. Yıllardır bu sahalarda oluşan atıklar da geri kazanılarak çevre dostu bir teknolojiyle sahip tesisi ülkemize kazandıracağız” dedi.
“BORON sıvı bulaşık deterjanı için çalışmalar devam ediyor”
BORON sıvı bulaşık deterjanı için Ar-Ge çalışmalarının devam ettiğini belirten Dönmez, zararlı katkı maddesi bulunmayan ve petrol türevlerini içermeyen bulaşık deterjanı içinse tarih verdi. Dönmez, “Bu yılın son çeyreğinde doğal, herhangi bir zararlı katkı maddesi ve petrol türevleri içermeyen BORON bulaşık deterjanını ve sıvı el sabununu halkımıza arz edeceğiz” ifadelerini kullandı.
100 ml’lik BOREL sıvı el dezenfektanının ise 4 milyon 532 bin 380 adet satış yaptığını belirten Dönmez, “Ofis boy diye tabir ettiğimiz 103 bin 324 adet 1 litrelik ve 34 bin 830 tane 5 litrelik satış gerçekleşti. Islak mendile emdirilmiş BOREL’leri ÖSYM için üretmiştik. Bu alanda da ciddi bir potansiyel mevcut. Kurumsal firmalarla görüşmeler devam ediyor. İnşallah onu da pazara arz edeceğiz” dedi.
“Her yıl ortalama 130 ton civarında altın ithal ediyoruz”
Doğal kaynakların sonuna kadar kullanılacağını vurgulayan Dönmez, “Su da aslında bir doğal kaynak. Yerin altındaki kömür de, metal de. Tüm faaliyetlerimizi çevreye saygılı bir şekilde yürütüyoruz. Bir yerde üretimin nasıl yapılacağı, üretim sonrası sahanın nasıl rehabilite edileceği belli. Bu konuda yasal hükümler açık ve net. Altın üretimimiz yıldan yıla artıyor. Geçtiğimiz sene 38 ton ürettik bu, Türkiye Cumhuriyet tarihinin rekoru. Sektörle birlikte bu seneki hedefimizi yılbaşı itibarıyla 45 ton olarak belirlemiştik. Pandemi sürecinde 2-3 ay boyunca üretimde tüm dünyada olduğu gibi yavaşlama oldu, lakin sektörle de görüşmelerimiz devam ediyor. Normalleşme süreci içerisinde meydana gelen kaybı da telafi ederek yıl sonu itibariyle yine 45 tonları yakalayacağız inşallah. Her yıl ortalama 130 ton civarında altın ithal ediyoruz. Üretim de azalınca haliyle fiyatlarda artış oluyor” ifadelerini kullandı.
Yenilebilir elektrik teknoloji yerlileştirilmesi hakkında da açıklamalarda bulunan Dönmez, “Önümüzdeki günlerde toplu RES açılışımız olacak. Ağustos ayında Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla Türkiye’nin ilk entegre güneş panellerini üretecek fabrikanın açılışını yapacağız. Buradaki yatırım tutarı güneş santrali ve fabrikayla birlikte 1.4 milyar dolara mâl olacak. Bin 400 kişiye istihdam sağlayacak. Yıllık 500 megawatt güneş paneli üretim kapasitesine sahip olacak. Milli ve yerli enerji üretimi açısından Avrupa’nın ve Orta Doğu’nun tek entegre güneş paneli tesisi olacak. Bin megawattlık Karapınar Güneş Enerji Santrali’nin panelleri burada üretilecek. Böylelikle Karapınar’da yüzde 70’in üstünde yerlilik oranı sağlanacak. Karapınar Güneş Enerjisi Santrali’nde üretilecek elektrik ile cari açığın kapatılmasına yıllık 400 milyon dolar katkı sağlanacak” dedi.
Karapınar Güneş Enerji Santrali faaliyete geçtiğinde Türkiye’nin elektrik üretimindeki güneş enerjisinin payının da yüzde 20 artacağını kaydeden Bakan Dönmez, “Tesiste önemli bir AR-GE merkezi kurulacak. Böylece Türkiye'de yeni ve verimli teknolojilerin geliştirilmesi sağlanacak. AR-GE merkezinde 100 mühendis çalışacak. Fabrikanın AR-GE merkezine 10 yılda yaklaşık 90 milyon dolar kaynak aktarılacak. Ayrıca mini YEKA konusu da var. Ekimde gerçekleştireceğimiz bin megawatt gücündeki mini YEKA’larla yerli ve yenilenebilir enerjide yeni bir sayfa açacağız. 36 ilimizde güneş enerjisine dayalı 10, 15, 20 megawatt arasında 74 yarışma düzenleyeceğiz. Böylece küçük ve orta ölçekli daha fazla yatırımcının yenilenebilir enerji üretimine dahil olmasını sağlayacağız. Artık rüzgârda türbin, kule, jeneratörü üretiyoruz. YEKA’larla sadece bu alandaki yerlileştirmeyi artırmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkemizi AR-GE faaliyetlerinin merkezi haline de getiriyoruz. Hidrolik enerjide jeneratör, güç elektroniği, türbin çarkı, ayar kanatları gibi bir çok parçayı yerli olarak üretiyor, yerlilik oranlarını her geçen gün artırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Elektrik tarafında yaklaşık 100 milyar dolarlık bir yatırım yapıldığının altını çizen Dönmez, “Son birkaç yıl öncesine kadar yerlileştirdiğimiz alanlarda bu yatırımın neredeyse yarısını ekipman ithalatına yapıyorduk. Fakat yerlilik alanında ilave verdiğimiz teşviklerle birlikte paramız artık dışarı gitmeyecek. Şöyle bir örnek vereyim. EÜAŞ Keban’daki hidroelektrik santralindeki iki jeneratörü kendi imkânlarıyla rehabilite ederek 16 milyon euronun yurt dışına gitmesini engelledi. Bunu kendi imkânlarıyla yaptı. Biz hep şöyle diyoruz, yerli kaynakları, yenilenebilir kaynakları kullanalım ama yerli ekipman ve teknolojiyle bunları elektriğe dönüştürelim. Böylece daha çok yerliliği sadece kaynak anlamında değil, teknoloji anlamında da vurgulayalım” dedi.
Yorum Yazın