Hortumlanan paralar toplum mühendisliğinde kullanıldı

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Hortumlanan paralar toplum mühendisliğinde kullanıldı
Ahmet Ertürk, Türkiye'nin son altı yılına damgasını vuran isimlerden birisi.

Ahmet Ertürk, Türkiye'nin son altı yılına damgasını vuran isimlerden birisi. 2004 yılının karlı bir Ocak gününde başına geçtiği ve 2010 yılı ocak ayının karlı bir gününde ayrıldığı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), yakın tarihte medya - ticaret - siyaset üçgeninde kurulan kirli ilişkiler ağının ortaya çıkmasında çok önemli rol üstlendi. 28 Şubat döneminde irtica yaygarası ile başlatılan postmodern darbe sürecinde hortumlanan onlarca bankanın ülkeye ve topluma verdiği hasarı azaltma yolunda en önemli adımlar bu altı yıl boyunca atıldı. Bankalardan hortumlanan ve bugün bile kimleri haksız yere zengin ettiği, hangi kirli işleri finanse ettiği tam belli olmayan paraların izi bu dönemde takip edildi.

 

TMSF'nin son altı yıllık performansı, kamu alacaklarının tahsil edilmesi kadar başka bir açıdan daha önem arz ediyordu. Yolsuzluk ve hortumlama yapanların, yanına kâr kaldığı anlayışı önemli ölçüde darbe aldı. Toplum, ülkenin birikimlerini kendi çıkarları uğruna kullananların eninde sonunda hesap vereceğine inanmaya başladı.

Bu dönem elbette kolay geçmedi. Ahmet Ertürk, batıkların tahsilatı için tam bir savaş verdiklerini söylüyor. Bunun ona bedeli ise hakkında hâlen devam eden 28 dava. Görev süresinin sonunda kendisine yönelik saldırıların artarak süreceğini tahmin ediyor. Buna rağmen Türkiye'de kamu görevlilerini korkutarak, sindirerek rant devşirilen dönemin geride kaldığının altını çiziyor ve "Görev süremin bitmesini bekleyenler hiç heveslenmesinler." diyor. Ortaya çıkan darbe senaryolarında, Türkiye için uygun görülen ekonomik 'tedbirleri' okudukça 'dehşete kapıldığını' söyleyen Ertürk, bu senaryolara iş dünyasından ve özellikle de büyük sermayeden güçlü itirazlar gelmemesi konusunda ise şaşkın. Bu gibi planlardan menfaat uman çevreleri eleştiren Ertürk, "Bu paranoyadan herkesin korkması lazım. O hastalıklı ruh hâlinin yarın kimi vuracağı hiç belli olmaz. Ben hâlâ iş dünyasından güçlü tepkiler bekliyorum." uyarısı yapıyor.

Ahmet Ertürk'ün niyeti bundan sonra özel sektörde çalışmak. Ancak ismi önemli kamu kurumları için de geçiyor. Görünen o ki, başkanlık dönemi, Türkiye'nin kamu alacaklarının peşine düştüğü bir dönem olarak kayıtlara geçen ünlü bürokrat, kariyerinin bundan sonraki bölümünde de çok konuşulmaya devam edecek. Ahmet Ertürk, altı yıllık TMSF başkanlığı döneminin çok fazla gündeme gelmeyen ilginç ayrıntılarını ve yaşadıkları süreçle ilgili çarpıcı tespitlerini Aksiyon'a anlattı.

-Sizin göreve gelmenizden önce TMSF'nin yapısında bir değişim yaşandı. Bu süreci biraz anlatabilir misiniz?

TMSF ilk olarak 1983 yılında Merkez Bankası bünyesinde bir birim olarak kuruldu. Daha sonra Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun kurulmasıyla onun bünyesine geçti. 2003 yılı Aralık ayında Meclis'ten geçen 5020 sayılı yasa ile bağımsız bir kuruluş hâline geldi. Bağımsız bir kurum hâline geldikten sonraki ilk başkanı ben oldum. Biz 29 Ocak 2004'te göreve geldik ve hemen devamında 13 Şubat'ta Uzan operasyonunu başlattık. Bu olay çok ses getirdi ve TMSF'nin bir anda kamuoyunda çok tanınan bir kurum hâline gelmesine sebep oldu. Bizi de bir anda vitrine çıkardı. Uzan ailesine yönelik zorlu bir operasyonun ekonomik boyutu kadar siyasi ve magazin boyutu da vardı. Ekonomi sayfaları kadar magazin sayfalarına da konu olduk ve bu olayla medya sektörüne girdik. Uzan'ın yayınlarına el konulmasıyla, TMSF ülkenin önemli bir medya grubu hâline geldi.

-Görev sürenizde sizi en fazla uğraştıran Uzan operasyonu muydu?

Elbette, en fazla ses getiren de oydu. Çok sayıda sektöre yayılmış bir gruptu. Medyayı da çok etkili ve tartışmalı şekilde kullanmaktan çekinmedikleri için çok büyük zorluklar yaşadık. Biz daha göreve resmen başlamadan önce Uzan grubuna yapılacak yasal işlemlerle yatıp kalktık diyebilirim. Günler ve geceler boyunca devam eden bir hazırlık süreci yaşadık. Çok iyi bir model oluşturduk. O bakımdan operasyon sonrası Uzan şirketlerinin değeri düşmek bir yana arttı ve bu sebeple şirketleri çok iyi rakamlara satabildik. O kadar ince detaylarla çalıştık ki; iki televizyon kanalı var, Telsim var, günlük gazete var ve bunların saniye bile aksamaya tahammülü yok. Müdahalenin çok sancısız yürümesi gerekiyordu. Telefon operatöründeki kesinti, televizyondaki sıkıntı şirketin değerini düşürecekti. Bunları hep hesap ettik. Kimi yönetici atayacağımızdan bilgisayar altyapısına kadar her şeyi planladık ve hiçbir aksama olmadı. Mesela Kral TV'nin yayınını biz aksatmadık ama biz devralınca RTÜK kanalı kapattı; çünkü Uzanlar RTÜK payını ödememişti. Biz bu operasyon sırasında Uzan döneminin parasal sorunlarını da çözmek zorunda kaldık. Uzan'ın hiçbir yere para ödememek gibi kötü bir alışkanlığı vardı ve kimsenin bir şey söyleme cesareti bulamadığı yıllar yaşanıyordu. Cep telefonu şirketindeki yükümlülüklerini yerine getirmemişti. Yurt dışı tedarikçilere para ödemiyordu. Yurt içinde alacaklıları vardı. Onun için bu operasyon bizim açımızdan da büyük bir cesaret ve hazırlık gerektiriyordu.

zaman


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Özkök: Söyleyeceklerim savcıları çok etkileyecekÖnceki Haber

Özkök: Söyleyeceklerim savcıları çok etk...

Hukukçular, cuntalara karşı ayaktaSonraki Haber

Hukukçular, cuntalara karşı ayakta

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

casibom-deneme bonusu-

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar