Markalar, sadece tescil edildikleri ülkelerde korunmaktadır. Türkiye’de tescil edilmiş markalar ancak ülkemizde yasal koruma altına alınmaktadır. Firmaların ticari ve yasal olarak işlemlerini sürdürebilmeleri ve olası rakiplerine kötü niyetli taklitler için fırsat vermemeleri açısından markalarını yurt içinde tescil ettirmeleri olmazsa olmaz ilk koşuldur. Günümüzde hemen hemen her türlü yasal işlemde karşımıza markamızın tescilli olması gerektiğine dair yaptırımlar da çıkmaktadır.
Marka olmayı sadece ulusal sınırlarda bırakmak ise gelişen pazarları kaybetmek anlamı taşımaktadır. Oluşturduğumuz veya oluşturacağımız markayı daha geniş anlamda düşünmeliyiz ki global pazarlarda bulunma fırsatını yakalayalım. Bu sürecin elbette ki altın kuralları var ve bunların başında evrensel markanın oluşumunu sağlayacak kelimenin, işaretin bulunması gelmektedir. Bulunan isimlerin kullanılacak ürünler için uygun olup olmadığı ve tescil edilebilirlik kriterlerine uygunluğuna bakılmalıdır.
Marka oluşturmada aday kelimelerin üzerinde uzun çalışmalar yapmak firmaların bir binayı yapmadan proje üzerinde günlerce etüt etmesi gibidir. Bu süreçte bütün olasılıkları ve detayları düşünmek gelecekte oluşacak risklerden firmayı uzaklaştıracaktır. Tescil edilmesinin mümkün olup olmadığını da aynı titizlikle araştırıp karar vermek çok isabetli olacaktır. Araştırma öncelikle benzer markaların daha önce var olup olmadığı yönünden yapılmalıdır. Ön çalışmayı yapmadan gerçekleştirilen müracaatların firmalarda oluşturduğu sıkıntılar inanılmaz boyutlara ulaşmaktadır.
Yurt dışında da herhangi bir yatırıma başlamadan önce yatırımın ilk ayağı olarak marka ilgili ülkede tescil edilmelidir. Böylece daha sonra yapılan yatırımlar güvence altına alınmaktadır. Marka sadece bir kelimeden ibaret zannedilmemeli, tüm dünya ülkelerini saracak bir değer olarak düşünülmelidir. Markaların oluşturduğu bu değer sadece marka sahibini değil aynı zamanda o markanın tüm paydaşı dediğimiz katkıda bulunanlarını da bağlamaktadır. Geniş açıdan bakarak marka oluşturmayı daha iyi projelendirmek mümkün olacak ve sağlıklı yapılar kurulabilecektir. Zira tescil edilebilirlik kriterleri sadece benzerlikten ibaret olmayıp bazen tescili istenen markanın müracaat edilen ülkede anlamı halkı yanıltıcı olarak değerlendirilebilmektedir.
Gelişen dünya ekonomisine ayak uydurabilmek, daha sağlam ekonomik ve yasal temeller üzerinde yükselebilmek için marka tescilinin taşıdığı önem büyüktür. Fakat süreç bu aşamada bırakılmamalı, markanın tescil aşamasından sonra da düzenli takibi yapılmalıdır. Olası rakiplerin diğer ülkelerde ve yurt içinde yayılmaları, kötü niyetli taklit olayları gibi olumsuz etkenler marka takibini şart koşmaktadır.
Sürekli ve dengeli gelişimin sağlam temeller üzerine oturtulması için marka tescili ne kadar şart ise takip işleminin sürekliliği ve profesyonel bir ekip ile çalışmanın gerekliliği de göz ardı edilmemesi gereken bir faktördür. Çünkü bir dünya markası ya da dünya firması olmak önemli değil, önemli olan o unvanı ve yeri .
Facebook Yorum
Yorum Yazın