Ey Tüccar kardeÅŸim Allahın sözlerine kulak ver ve üzerinde düÅŸün. “ Eksik ölçüp tartanların vay haline! Onlar insanlardan kendilerine bir ÅŸey aldıkları zaman tam ölçerler. Kendileri baÅŸkalarına bir ÅŸey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar. Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?” (Mutaffif:1-4)
Kuran’da her bir peygamberin kıssası sosyal alanda ümmete yol gösterici niteliktedir. Bu kıssalardan bir tanesi de Hz. Åžuayb peygamberin kıssasıdır. Hz. Åžuayb peygamberin kavmi olan Medyan halkı ticaret kervanlarının gelip geçtiÄŸi yollar üzerinde bulunduÄŸundan halkı ticaretle meÅŸgul idi. Buranın tüccarları her türlü hileyi mubah görürler ve yanlarında iki deÄŸiÅŸik tartı aleti bulundururlar; satın alırken fazla, satarken de eksik ve hafif tartarlardı. Ayrıca paralarının geçer deÄŸerlerini düÅŸürmüÅŸlerdi. Halk ürettiklerini satamaz, ihtiyaçlarını alamaz, alsalar bile varlarını, yoklarını harcar duruma düÅŸmüÅŸlerdi. Medyen halkı para kazanmakta sınır ölçülerini aÅŸarak çağımızda kan emici kapitalistler gibi her yolu bir kazanç ve meÅŸru kabul ederlerdi.
Allah Medyan halkını, doÄŸru yola davet etmek için Åžuayb aleyhisselamı peygamber olarak gönderdi. Åžuayb peygamber onlara tebliÄŸde bulunup, ÅŸirk koÅŸmamalarını ve yalnızca bir tek ilaha inanmalarını, ticarette, ölçü ve tartıda hile yapmamalarını, yeryüzünde fesat çıkarmamalarını, aksi takdirde azaba uÄŸrayacaklarını söyledi. Fakat azgınlaÅŸmış Medyan kavmi, Åžuayb peygamberin sözlerini dinlemeyip, isyan ettiler. Bununla yetinmeyip Onu ve inananları tehdit ettiler.
Bu kıssa Kuranda ÅŸöyle geçer:
- Medyan’e de kardeÅŸleri Åžu’ayb’i gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan baÅŸka ilâhınız yoktur. ÖlçeÄŸi de, teraziyi de eksik tutmayın. Ben sizi hayır (bolluk) içinde görüyorum. Bununla beraber yine de sizi kuÅŸatacak bir günün azabından korkuyorum.” Hud: 84
- “Ey kavmim! Ölçerken ve tartarken adaleti yerine getirin. Halkın malına densizlik etmeyin ve yeryüzünde fesatçılık yaparak fenalık etmeyin.” Hud: 85
- EÄŸer mümin iseniz, Allah’ın helâlinden size ihsan ettiÄŸi kâr sizin için daha hayırlıdır. Bununla beraber ben sizin üzerinize gözcü deÄŸilim.” Hud: 86
- Dediler ki; “Ey Åžu’ayb, atalarımızın taptıklarını terk etmemizi veya mallarımızda dilediÄŸimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysaki sen yumuÅŸak huylusun ve aklı başında bir adamsın.”Hud: 87
- Åžu’ayb dedi ki: “Ey kavmim! Åžayet ben Rabbimden ispat edici bir delil üzerinde bulunuyorsam ve ÅŸayet bana, O kendi katından güzel bir rızık ihsan etmiÅŸse, söyleyin bakalım ben ne yapmalıyım? Ben size karşı çıkmakla sizi menettiÄŸim ÅŸeylere kendim düÅŸmek istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiÄŸi kadar ıslah etmeye çalışıyorum. Muvaffakiyetim de ancak Allah’ın yardımı ile olacaktır. Ben yalnızca O’na dayandım ve ancak O’na döneceÄŸim.” Hud: 88
- “Ey kavmim! Bana karşı gelmeniz sakın sizi, Nuh kavminin veya Hud kavminin veya Salih kavminin baÅŸlarına gelen musibetler gibi bir musibete uÄŸratmasın. Lut kavmi de sizden uzak deÄŸildir. “Hud: 89
- Rabbinizden maÄŸfiret dileyin, sonra O’na tövbe ile yönelin. Åžüphesiz ki, benim Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir.”Hud: 90
- Dediler ki: “Ey Åžu’ayb! Biz senin söylediklerinin çoÄŸundan bir ÅŸey anlamıyoruz. Ayrıca seni içimizde çok zayıf biri olarak görüyoruz. EÄŸer akrabaların olmasaydı mutlaka seni recmederdik (taÅŸa tutardık). Senin bize hiçbir üstünlüÄŸün yoktur.” Hud: 91
- Åžu’ayb dedi: “Ey kavmim! Benim akrabalarım size Allah’dan daha mı deÄŸerli ki, Allah’a sırt çevirip, onu unuttunuz? Muhakkak ki, Rabbim bütün yaptıklarınızı çepeçevre kuÅŸatmıştır.”Hud: 92
- “Ey kavmim! Var gücünüzle yapacağınız ne varsa yapın! Ben de görevimi yapmaya devam edeceÄŸim. PeriÅŸan edecek azabın kime geleceÄŸini ve yalancının kim olduÄŸunu ilerde anlayacaksınız. Bekleyiniz, ben de sizinle beraber bekleyeceÄŸim.” Hud: 93
- Ne zaman ki, emrimiz geldi, Åžu’ayb ve beraberindeki müminler, tarafımızdan bir rahmet sayesinde kurtuldular. Ve o zalimleri korkunç bir gürültü yakaladı da oldukları yerde çöküp kaldılar. Hud: 94
Åžu’ayb peygamberin kıssasında olduÄŸu gibi Kuran”ın birçok yerinde, alışveriÅŸte-ticarette hile yapmak ve çalmak ÅŸiddetli bir ÅŸekilde kınanmıştır.
“Ölçü ve tartıyı tam adaletle yapın. Biz kiÅŸiye gücünün yettiÄŸinden fazlasını teklif etmeyiz.” (En’am-152)
“ÖlçtüÄŸünüz zaman ölçüyü tam yapın, doÄŸru terazi ile tartın. Bu daha iyidir ve sonu da daha güzeldir.” (Ä°srâ-35)
“Tartıda taÅŸkınlık edip dengeyi bozmayın. Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.”
(Rahman-8-9).
“ Eksik ölçüp tartanların vay haline! Onlar insanlardan kendilerine bir ÅŸey aldıkları zaman tam ölçerler. Kendileri baÅŸkalarına bir ÅŸey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar. Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?” (Mutaffif:1-4) (1)
“ Hayır, bilâkis kazanmış oldukları ÅŸeyler, onların kalplerinin üzerini kapladı (kalplerini kararttı). “ (Mutaffif:14)
Allah Åžu’ayb toplumu üzerinden sunduÄŸu bu mesajlar evrenseldir ve bütün ümmeti baÄŸlayıcıdır. Kuran ticaretin temelini doÄŸruluk, dürüstlük ve güven esası üzerine bina ederek sosyal adaleti hedeflediÄŸi zikri geçen ayetlerden görebiliriz. BaÅŸkasına ait olan bir malı çalmak, hile yapmak nasıl haram ise, ticarette, alış veriÅŸte eksik ölçmek, tartıda hile yapmak da aynı ÅŸekilde haram ve günahtır. Fakat Allah’ın emir ve yasaklarını, ayetlerini titizlikle koruyarak elde edilen ticari kazanç ise, her zaman meÅŸru bir nimet ve rahmettir. Çünkü Kuranın gösterdiÄŸi yol, en doÄŸru ve en erdemli olan yoldur. Bu nedenle Kuran ahlakına uygun örnek bir yaÅŸam ortaya koyarak ticari kazançlarını dürüst elde edenler, hem dünyada ve hem de ahirette bunun karşılığını fazlasıyla göreceklerdir.
Ä°slam’ın ilk ve sonraki dönemleri incelendiÄŸinde, Müslüman tüccarların gayretleri ile Ä°slam’ın yayıldığı görülür. Erdemli ve dürüst Müslüman Tüccarların ticari hasletleri sayesinde, dünya halklarının bir bölümü savaÅŸ olmadan Müslüman olmaları saÄŸlanmıştır. Mesela MaÄŸrip ülkeleri (Tunus, Fas, cezayir…), uzak doÄŸuda Endonezya, Malezya, Çin”in ve Tayland”ın bir kısmı… Bu ülkeler hiçbir savaÅŸ olmadan tamamen bu erdemli Müslüman tüccarların emekleri sayesinde Ä°slami kabul etmiÅŸlerdir.
Bugün adına Ticaret dediÄŸimiz tamamen referansını kapitalizmden alan pazarlama numaraları ile tüketime sunulan ürünlerden ‘çalmak’ ve “hile” yapmak ne yazık ki, normal ticari bir davranış halini almıştır. Åžöyle ki;
- Ä°nÅŸaat sektöründe müttehitlerimiz satış sözleÅŸmelerine “Mubadili” (yani ürünün misli, dengi) ÅŸeklinde sözleÅŸmeye konulan bu ibare; ilerde inÅŸaatın yapımında daha fazla nasıl para kazanırım, daha fazla nasıl çalarım ve hukuki anlamda da müÅŸteriye karşı nasıl üstünlük elde ederim, diye “hile” amaçlı konuluyor. Buna adil kazanç ve meÅŸru ticaret diyebilir miyiz? Dürüst müttehitleri tenzih ederim, lakin inÅŸaat sektöründe buna benzer ticaret ve kazanç adına daha nice ticari hileleri sayabiliriz.
- Elektronik sektöründe “Power Supplier” güç kaynağı diye satılan ürünün genelde gerçek güç kaynağı deÄŸerinde olmadığı bir gerçektir. ÖrneÄŸin gerçek anlamda deÄŸeri 220 W olan bir cihazın ambalajında 450W diye satılıyor. Bu ürünün ticaretini camiamızın birçok esnafı maalesef yapıyor. Bunun “haksız bir kazanç” ve “müÅŸteriden çalmak” olmadığını bilmeyen var mı?
- Yine elektronik sektöründe USB bellek diye satılan bir ününün asıl deÄŸeri 8 GB iken software programı ile USB belleÄŸin deÄŸerini hile ile 16 GB yükseltip ve gerçek deÄŸerinin üzerinden baÅŸka bir fiyata satıldığı ise, bilinen bir gerçektir. Bunun adına helal kazanç diyebilir miyiz? Buna benzer birçok örnekleri elektronik sektörde sayabilirim.
- Gıda sektöründe ise hile almış başını gidiyor. DoÄŸal bal yerine glikozlu ve ÅŸeker içerikli ballar satılmaktadır. Kışın ÅŸeker ile beslenen arıların yaptığı balı doÄŸal bal diye ambalajlanarak yüksek fiyatlara satıldığı ve hileli pazarlama numaraları ile son tüketiciye sunulduÄŸu bilinen bir gerçektir. Yine Gerçek tereyağının içine margarin yağını ekleyerek yapılan hile yöntemlerini, ürünlerin içeriÄŸi ile ambalaj üzerindeki ürün bilgilerinin aynı olmadığını çoÄŸu zaman duymuÅŸuz. DoÄŸal olmayan ürünleri doÄŸal ürün fiyatına satan bir esnafın elde ettiÄŸi kazanç helal ve meÅŸru olabilir mi?
Bunu yapan insanların tartıda hile yapan Medyan halkından bir farkı olabiliri mi? Medyan halkına yönelik gelen bu uyarı ve azap durumu bu hileli ticareti yapan günümüz tüccarlarına da ÅŸamil deÄŸil mi? Bu uyarı onları da kapsamıyor mu? Zira hile hiledir, çalmak hırsızlıktır deÄŸiÅŸen sadece zaman ve mekândır. Zaman ve mekân deÄŸiÅŸikliÄŸi ise hileyi ve çalmayı meÅŸru kılamaz.
Bunun adına dürüst ticaret demek doÄŸru deÄŸildir, bunun adı “açgözlülük” tür. AçgözlülüÄŸün ise bir sınırı yoktur. Bu açgözlülüÄŸü dolayısıyla insanoÄŸlunun ticarette yaptığı hile ve düzenbazlıkların haddi hesabı yoktur. Bu hususu Önderimiz Hz. Muhammed (A.S) ÅŸöyle ifade etmiÅŸtir:
“ÂdemoÄŸlunun iki dere dolusu malı olsa bir üçüncüsünü ister. ÂdemoÄŸlunun içini / karnını topraktan baÅŸka bir ÅŸey dolduramaz.” (Buhârî, Rikâk, 10; Müslim, Zekât, 116)
Kuran, insanları erdemli ve dürüst olmaya çağırır. Erdemli ve dürüst olmamız gerekirken ne olur da dünyalık bir mal için “kul hakkına” tecavüze yelteniyoruz. Malcolm X der ki; “Bize kalmayacak dünya için bize kalacak günahlar biriktiriyoruz.” Bu itibarla bizler, ticareti meÅŸru yollardan kazanmakla mükellefiz. Amaç, dünyanın en güçlü zenginleri arasına girmek deÄŸil, örnek bir adalet toplumu olabilmektir. Elbette dürüst ve meÅŸru yolda zengin olmayı hedeflemeliyiz.
Ne mutlu Kuranı kendilerine örnek edinenlere…
“(Öyle hakiki er kiÅŸiler vardır ki) onlar, ne ticaret ne de alışveriÅŸin, kendilerini zikrullahdan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı kimselerdir. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduÄŸu bir günden korkarlar.” (Nûr, 24/37)
(1).Mutaffifin süresinde geçen MUTAFFÄ°FÄ°N kelimesinin anlamı; “alırken dolgun, verirken eksik ölçenler” demektir
Facebook Yorum
Yorum Yazın