Ülkelerin teknolojik gelişmişlik seviyeleri ve ekonomik durumu ile patent müracaat sayıları birbiriyle aynı doğrultuda ilerlemektedir. Patent müracaatları sayısal olarak değerlendirildiğinde ABD, Japonya, Almanya gibi ülkelerin ön planda olduğu açıktır. Aynı şekilde uluslar arası patent başvuru sayılarında da ABD’nin liderliğini koruduğu, ardından sırasıyla Almanya ve Japonya’nın geldiği görülmektedir. Türkiye’nin ise ülkelerin dünya çapındaki gelişmişlik göstergelerinden biri olan patent konusunda kendini toplaması gerekmektedir.
Dünyada bir sistematiğe oturtulan patent olgusu, ülke ekonomilerinin GSYİH içindeki oranlarında büyük önem teşkil etmektedir. Ülkemizin de patent konusunda gittikçe bilinçlendiğinin altını çizmemiz gerekmektedir. Devlet desteği ve özel teşebbüslerin arttırılması yönündeki çalışmalar bunun en açık göstergeleri-ni oluşturmaktadır. Bir kültür meselesi olarak değerlendirebileceğimiz patent konusunda diğer ülkelerle kendimizi karşılaştırarak yapacağımız analizler, izlememiz gereken yol açısından oldukça faydalı olacaktır. Bu karşılaştırma eksiklerimizi bulma ve elimizde bulunanlara katkı sağlama konularında büyük önem arz etmektedir.
Ülkemizdeki kuruluş ve kişilerde patent bilincinin gittikçe artmasına ve TPE’nin verilerine göre patent konusunda olumlu yönde değişikliklerin yaşanmasına rağmen istenilen düzeye gelebilmek için daha çok çalışıp üretmemizin gerekliliğini de göz ardı etmememiz gerekmektedir. Bu noktada Ar-Ge ve inovasyona fazlasıyla önem vererek, kurulan Ar-Ge merkezlerinde üretime dayalı motive eden bir sistem oluşturmamız bizlere büyük fayda sağlayacaktır.
Global ekonomilerin olmazsa olmaz koşulu, firmaların farklı sektörlerde patenlerinin olması, marka bilinirliğinin ve patentle gelen marka prestijinin katlanarak artmasını sağlamaktır. Bu nedenle henüz tam olarak farkına varamadığımız Ar-Ge’nin öneminin eğitim kurumlarından başlamak üzere daha iyi bir şekilde anlatılması gerekmektedir. Nitekim Ar-Ge merkezlerinin yoğun olduğu yerlerde patent başvurularının da arttığı görülmektedir. Günümüzde Manisa’nın İstanbul, Bursa ve Ankara’dan sonra dördüncü sırayı aldığını görmemiz mümkün olmaktadır. Bu başarıda Vestel firmasının yapmış olduğu Ar-Ge ağırlıklı çalışmaların rolü büyüktür.
Yapmamız gereken şey, yerli üretimi katma değerli hale getirmek için Ar-Ge merkezleri oluşturmak ve sonuç olarak patente dayalı üretimi odaklayan çalışmalar yapmaktır. Ancak üretimi teşvik etmek ve Ar-Ge merkezleri oluşturmanın tek başına yeterli olmadığını biliyoruz. Bu nedenle Maliye Bakanlığı patentli üretimi teşvik etmek ve tescilli patentleri eknomiye kazandırmak adına 2015 itibariyle %50 vergi istisnasını uygulamaya başlayacaktır. Girişimcilerimizin kurulan merkezlerde sonuç odaklı Ar-Ge çalışmaları yapılmaya özen gösterilmelidir. Ar-Ge’nin önemli bir rekabet silahı olduğunun ve sonuçların patentle korunması gerektiği bilincinde olmak firmalarımızın bu yolda daha sağlıklı ilerleyebilmelerini sağlayacaktır.
Güzel günler dileklerimle,
Facebook Yorum
Yorum Yazın