Gerçekte olan bitenden bi haber, Televizyonun Kahraman dediğine Kahraman, Hain dediğine hain diyen bir toplum olduğumuzu artık neredeyse herkes kabul eder oldu. Bu sebepledir ki bazı detayları iyi analiz edip ayrıntıları gözler önüne sermek gerekiyor.
Son günlerde yaşadığımız acı olaylar, şehit haberleri, sivil ölümleri ve sönen yüzlerce ocağın olması, İnsanım diyenin yüreğini yakıyor.
Peki neden yaşanıyor bunca olay?
PKK’nın devlet kurma hevesi mi? Yoksa Devletin Kürt Düşmanlığı mı?
Elbette ikisi de değil. Madem sebep bu değil o zaman neden dökülüyor bunca kan?
Niye susmuyor silahlar?
İşte burada konu tıkanıyor ve sorular dolaşıyor havada.
Bu konu da kanaatim şudur ki, bu sorunların temelinde yatan sebepler düşünülenden çok daha basit ve farklıdır.
PKK’nın dünden bugününe bir bakmak gerekir. İlk kurulduğu dönemde Marksist ideolojiye sahip bir örgüt mantığı ile kurulmuş olsa da bölge halkının inanç konusundaki yapısı sebebiyle bu yapıdan tam anlamıyla sıyrılmamış olsa da işi etnik köken isyanı izlenimine taşımıştır. Zaten darbe dönemlerinde halka yapılan aşırı zulüm ve baskı da bu konuda halkın teveccüh göstermesi için yeterli zemini oluşturmuştu.
İlk silahlı eylemini 1984 yılında yapan örgüt aradan geçen 30 yıllık sürede 2 kez silah bırakma noktasına geldiği halde, bir anda olaylar bir provokasyon ile süreç bıçak gibi kesilmiş ve silahlı çatışma ortamı devam etti.
PKK’nın dilinden düşürmediği BARIŞ neden sağlanamıyor, neden hayata geçmiyor?
Çünkü 30 yıldır dağ hayatını yaşayan, 8-10 bin silahlı militanı olan bir örgütün general konumunda bulunan kişilerine bakmak gerek. Sıradan birer yaşama sahip iken Örgüt yer edinmiş ve verdiği emirler ile bombalar patlatan insanlar katleden bir güce sahip olmuşken, olur da Barış yapılır silahlar susar ise, Şehre inip sıradan birer vatandaş olarak yaşamayı elbette göze alamazlar.
Buradan da anlaşılacağı üzere Barış ve çözüm süreci terör örgütünün yönetim kadrosunun işine gelmiyor.
Çözüm sürecinde sona yaklaşmış iken, Öcalan’ın silah bırakma çağrısı yapması planlanırken, bir anda evinde uykusunda polis şehit ederek hangi amaç için süreci bitirdiler iyi anlamak lazım.
Yıllarca Mayını PKK terör örgütüne Mayın Dedektörünü TÜRKİYE’ ye satan kapitalist ülkeler ve güçler bu kadar bereketli bir pazarın bitmesine müsaade elbette etmezler.
Son olarak PKK tarafından kaçırılan bir vatandaşın anlattıklarını da paylaşmak isterim. Kaçırılan kişi “Bende HDP ye oy verdim beni niye kaçırıyorsunuz” diye sitem ediyor ve aldığı cevap oldukça ilginç “Gelsin HDP seni kurtarsın o zaman” diyorlar.
Yani bundan şunu da anlıyoruz ki Kürt sorununun çözümü için silah değil siyaset etkili oldukça Terör baronları güç kaybetmek de ve bu süreç elbette bitirilmek istenmektedir.
Bu barış sürecinin mimarı son gelişmeler neticesinde Sayın Cumhurbaşkanı nasıl bir düşünce içerisindedir bunu bilmiyorum ama umarım son terörist öldürülene kadar mücadele kararlılığından bahseden Sayın ERDOĞAN, aynı kararlılığı tecavüz ordusu olan İŞİD için de gösterir ve terörün ideolojisinden ötürü bir ayrım gözetmez.
Ülkemizin iç huzuru için herkesin endişeli olduğu bu hassas dönemde şehitler için diyerek sırf Kürt olduğu için kadın, çocuk, yaşlı demeden dayak atan otobüs taşlayan küfreden şehir soytarıları ve klavye kahramanlarını da ayrıca insan olmaya davet ediyorum. Vesselam
Facebook Yorum
Yorum Yazın