Ahmet Tevfik DURMAZ

Ahmet Tevfik DURMAZ

Mail: yazarlar62@teknikelektrik.com

Kur’an’ın Güncel Yaşam Haline Getirilmesi

Kur’an-ın güncel yaşam haline getirilmesi fikri alanda en fazla dile getirilen ve her kesim tarafından kabul gören görüşlerden biridir.  Kur’an-a yönelik birçok çalışmalarda, okunup anlaşılan ayetlerin günün şartlarına göre yorumlanarak güncelleştirilmesi gerektiği görülmektedir. Konu fikri sahada bu kadar ilgiyle karşılanmasına ve kayda değer ilerleme olmasına rağmen, lakin güncel yaşama ilişkin gözle görülen bir ilerleme olmaması hayli düşündürücü ve üzücüdür.

 

Müslümanların kendi kaynaklarına yönelik ortaya koydukları birçok sathi ve yüzeysel yaklaşımda olduğu gibi buna da gereken çabayı ve gayreti göstermekte başarılı olduklarını söylemek mümkün görülmemektedir. Ortaya atılan fikirler Kur’an-a yöneliş cihetinde meydana gelen köklü geleneksel tabulardan ötürü bir türlü aşılamamakta, bu nedenle sorunlar hep Müslümanların aleyhine işlemektedir. Sorunların hayatın birçok alanında çoğalması ve kendini dayatması ile bundan kurtuluş umuduyla yapılan yorumlar ve teviller, bu dinin ruhuna uymadığı gibi ciddiyeti ile de çelişmektedir, sadece günü kurtarıcı tavır ve çözümlerle süreç geçiştirmeye çalışılmaktadır. 

 

Kur’an-ı anlamak onu güncel hayata aktarmanın ilk adımı ve yorumudur. Kur’an net olarak anlaşılmadan yorumlanıp güncelleştirilmesi mümkün olmayacaktır. Kur’an-ın anlaşılması önünde insanların kendi zihinleri önlerine çektikleri köklü geleneksel tapular dışında somut engellerin ortada olduğu söylenemez. Zihinsel doğumun onunda geleneksel fikri tabular bir baraj gibi durmaktadır.   Kur’an ibarelerinin daha anlaşılır bir yapıda olması bizlerin Kur’an-a yönelişimizde ciddi devrimleri gerçekleştirmemizi zorunlu kılmaktadır. Eğer Kur’an gereği gibi anlaşılıp yorumlanmazsa insanların Kur’an-a yönelik haksız ithamları artacağı gibi bu dine yakışmayan hareketlerin, yaşam biçimlerinin önüne geçilmesi de mümkün olmayacaktır. Kur’an-ı doğru anlamak bizi dini sahada daha güçlü ve anlaşılır kılacaktır. Problemlerin çözümünün ilk adımı bu yaklaşım ile çözülecektir.

 

Her düşünce pratiğe aktarılırken pratik ortamın yapısından ve siyasi dayatmalarından etkilenerek farklı bir şekle bürünür. Esas yapısı ile ortada kalmasına rağmen sosyo-kültürel yapısı yönünde değişime uğrar. Bugün dünya üzerinde İslam’ın yaşanmaya çalışıldığı toplumlara bakıldığında bu değişiklik fark edilecektir. Ortadaki yorum farklılıkları ve dinin bu minval üzerinde pratik yaşama aktarılmasında kaynaklanan toplumsal yapıda değişiklikler ve farklılıklar olduğu görülmektedir. 

 

Kur’an-ın indiği ilk dönemlerde toplumun canlı ve dinamik yapısıyla, ilk uygulayıcıları tarafından mükemmel bir şekilde uygulanarak Kur’an-ı mesajın ruhunu uygun bir yaşam ve örnek bir toplum modelini sergilemişlerdir. Bu süre zarfında inen ayetler ve süreler topluma indirgenerek toplum yapısının düzenini ve yaşam şeklini sağlamaktaydı. Bu süreç ilk halifelerin dönemine kadar sürüp devam etmiştir. Halifelerden Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer yine İlahi mesajdaki inceliği yakalayarak ayetleri güncelleştirip topluma yansıtmışlardır. Ama daha sonra gelen halefleri siyasi çekişmelerin ve kavgaların etkisiyle bunu korumayarak canlı ve dinamik olan güncel dini donuklaştırarak sosyal yaşamın ihtiyaçlarına cevap veremez hale sokmuşlardır. Yapılması gereken tüm tabuları yıkarak Kur’an-ın güncelleştirilmesi gerekmektedir. Hayatımızda güncellemeyen bir Kur’an-ın bize nazil olduğunu iddia etmek mümkün müdür? Zira insan hayatına inzal olan Kur’an-ın bilinmesi ve bundan hareketle pratik yaşama aktarılması, güncellenmesi ile orantılıdır.


Bundan hareketle dine ait sabiteler ve değişkenler tespit edilmelidir. Değişkenlerin çağın şartlarına uygun güncelleştirilmelidir. Buda Kur’an üzerinde ciddi metodolojik çalışmaların yapılması anlamına gelir. Dine ait sabiteler (mutlak doğrular ve değişmez hükümler) ve değişken (değişken doğrular-dönemsel hükümler, zamana göre değişebilen hükümler) tespit edilmesi güncelleştirmenin önünü açacak ve bu imkân toplumlarda etkin bir güce dönüşecektir. 

 

Bugün gelinen hal itibari ile sosyal yaşama yönelik İslam’ın özgün çözümleri istenmektedir. Bu noktada Müslümanlar ya bunun için köklü çalışmalara girişip bu sorunlara karşı cevap arayışına girmeleri ya da alternatif sistem iddialarından vazgeçmeleri gerekmektedir.

 

Toplumsal hayatımıza bir şekil kazandırmak için inen vahyin olgusu gereği gibi anlaşılıp yorumlanmadan üzerimize yüklenen ilahi görevi yerine getirmemiz mümkün olmayacaktır. Bundan ötürü bizlere gücümüzün yettiği kadar yüklenmiş bir sorumluluğu, eksiltip çoğaltmadan yerine getirmek için, bu dinin kitabını iyi anlamamız ve yaşam pratiğine yansıtmamız bugün için öncelikli sorumluluğumuzdur.   


“Bu Kur’ân, insanlar için basiret/aydınlık nurları; kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir” (Casiye : 45/20)


“Şüphesiz bu Kur’ân, dosdoğru olanı gösterir ve iyi işler yapan müminlere büyük ödül olduğunu ve âhirete inanmayanlara da acı bir azap hazırladığımızı bildirir.” (İsra: 17/9-10)


Hayırlı ve bereketli bir yaşam dileğiyle…


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar