Ahmet Tevfik DURMAZ

Ahmet Tevfik DURMAZ

Mail: yazarlar62@teknikelektrik.com

Kur’an’ın Bir Bütün Olarak Elimizde Bulunmasının Anlamı Ve Muhataplarının Konum Ve Statüsü

   Kuran, hedeflerine uygun olarak aşama aşama ve tedrici olarak inmişti. (İsra / 106. Furkan / 32)  Kuran’ın inişini iki önemli etken belirlemektedir.


   Birincisi; Kuran’ın asli unsurları ki bunlar imtihanın bir gereği olarak imtihanın sahibi tarafından verilmesi gereken zorunlu bilgilerdir.


   İkincisi; ilk muhataplarının davranışları sonucu ortaya çıkan sorunlara veya gelişmelere bağlı olarak inen Vahiy ki sosyal gerçekliğe hitap eden ayetlerdir.


   Her iki durum gereği, Kuran, zihinlerde yer edinmesi ve anlaşılması maksadıyla peyderpey inmiştir. İlk muhataplar için Kuran’ın anlaşılması bu açıdan çok rahattı ve Kuran’ın bütünü/metin ile karşılaşma gibi bir sorunları yoktu. Parça parça ve ihtiyaca binaen inen vahyin özümsenmesi ve anlaşılması hiçbir zaman sorun olmamıştır. Vahyin inişi ile toplanmaya ve yazılmaya başlanan Kuran, geride pratik bir mücadele ve bu mücadeleden kaynaklanan bir eser bırakarak, Resulün vefatı ile son bulmuştur. Daha sonra sahabeler tarafından bir metin haline getirilen Kuran, günümüze kadar korunarak gelmiştir. (Hicr,15/9)


   Kuran’ın bir bütün/metin olarak elimize ulaşması, (Maide/3) ona yönelik farklı bakış açıları ve değişik yaklaşımlar doğurmuştur. Kuran’dan nasıl istifade edileceği, nasıl anlaşılacağı ve nasıl yorumlanacağı önemli sorunlar olarak ortaya çıkmıştır. Bu noktada bizlerin Kuran’a karşı pozisyonu ile ilk muhatapların pozisyonu arasında belirgin farklar ortaya çıkmakta ve ilk muhataplara nazaran bizlere daha çok iş düşmektedir.


   Kuran’ın, tamamlanmış bir metin olarak elimizde bulunması, bizim ona karşı olan pozisyonumuzu ve yaklaşımımızı büyük oranda etkilemektedir. Kuran’ın anlaşılması ve yorumlanması söz konusu olduğunda, zikri geçen tespit önemli bir yer tutar.

   Kuran’ın, çağdaşlarından farklı olarak bizim dikkat etmemiz ve gözetmemiz gereken önemli bir husus, ‘metinsel bütünlük’ ilkesidir. Kuran’ın ilk muhatapları açısından Kuran’ın metinsel bütünlüğünden söz edemeyiz. Zira Hz. Peygamber yaşadığı sürece Kuran bir metin olma özelliğiyle değil, daha çok vahiy ve Hz. peygamber’in kişiliği, örnek hayati ile özdeş bir olgu olarak önplana çıkmaktaydı.


   İlk muhataplar tarafından Kuran bir nesne (kitap) değil, tedrici yaşanan bir süreç olarak algılanmıştır. Tarihsel bakımdan da ‘metinsel bütünlük’ onlara değil, onlar metinsel bütünlüğe konu idiler; her ne kadar onların da metinsel bütünlükle ilgili sorunlar yaşamış olduklarını görüyorsak da; bu, metinsel bütünlükten çok düşünsel bütünlük çerçevesiyle sınırlı kalmıştır. Sonraki muhataplar ve bizler için ise metinsel bütünlük bir vakıadır ve muhatap olduğumuz bir gerçekliktir.


   Kuran’ı anlama olayının bu ilkeyi izleyen bir boyutu da Kuran’ın ilk muhataplarına yönelik yaklaşımı ile sonraki muhatapların Kuran’a yaklaşımının belirginleştirilmesi gerekliliğidir. Bu konuyu ilk hitap çevresine nispetle biz sonrakiler için daha önemli kılan, özne-nesne ilişkisi bağlamında Kuran karşısındaki durumumuzun onlardan farklı oluşudur.


   Vahyin kesilmesinden sonraki bütün dönemlerden farksız olarak içinde bulunduğumuz tarihsel anda artık Kuran’ın bizi doğrudan muhatap alması düşünülemez. Bu hitabı dolaylı yollardan gerçekleştirebilecek olanlar bizleriz. İlk nesil ile aramızdaki vaziyet farklılığının pratik bir sonucu şudur: Onlar ‘Kuran’ı nasıl anlayabiliriz/anlamalıyız?’ şeklinde bir yöntem arayışı içinde olmadılar. Zira o zaman içinde kendi meramını anlatma durumunda olan Kuran idi. Bu ise, Kuran ifadelerinin biçimlenişinde ilk muhatapların   durumlarının etkin rol oynamış olduğu anlamına gelir.


   Kuran, zamanın şart ve koşullarındaki hareketli sürecin gerektirdiği, ihtiyaca ve durumlara binaen inmiştir. O zaman ki şart ve koşulları gözetmiş, bu koşullara muhatap olan insanları her yönü ile öncelemişti. Asli mesajın dışında vahiy, kendisine ihtiyaç duyulduğunda söz konusu olmuş, o zamanın şart ve koşullarında karşılaşılan sorunlara ve olaylara binaen şekillenmiştir. Dolayısı ile vahyin öz değerleri dışında kalan bölümlerinin ihtiyaç ve gerekliliğe bağlı olarak şekillendiği söylenebilir. Bu hem mesajın insanlara sunulmasının bir yöntemi, hem de doğanın ve var olan değişimin kaçınılmaz bir gereğidir.


   Kuran’da temas edilen son derece özel durumlar bir yana, anlatılan kıssaların seçiminden tutunuz da Kuran’ın en temel fikirlerinin (Tevhit gibi) ortaya konuş biçimine varıncaya kadar, ilk hitap çevresi gözetilmiştir. Kuran’ı anlaması gereken biz sonrakiler için ise bu durum, Kuran ifadelerini tahlil ederken mutlaka göz önünde bulundurulması gereken bir husustur. Bütün bunların farkında olmak bizi Kuran’ın konuşma tarzı hakkında fikir sahibi kılacak, doğru bir anlama ve yorumlamayı sıhhatli hale getirecektir. 


   Kuran’ı anlama ve yorumlama da, mesaja muhatapların konum ve statülerinin netleşmesi önemli bir husustur. Elimizdeki Kuran metnini temel alarak, muhatapları iki guruba ayırabiliriz;


   1.Kuran’a direkt muhataplar (Hz. Peygamber dönemi, ilk nesil). Bu guruba ‘’Birincil muhataplar’’ diyebiliriz.

   2.Kuran’a endirekt muhataplar (Hz. Peygamberden sonraki dönem). Bu guruba da ‘’ikincil Muhataplar’’ diyebiliriz.


   Kuran’ın birincil ve ikincil muhataplar için nihai amacı ve yüklediği sorumluluk aynıdır. Lakin sunum tarzı ve yaklaşımı farklılık arz etmektedir. Birincil ve ikincil muhataplar arasındaki ayırımın netleştirilmesi, Kuran’dan gereği gibi bir istifadeyi kolaylaştıracak ve sağlıklı hale getirecektir. Ayrıca doğru bir anlamanın önündeki zihni ön kabulleri olumlu yönde etkileyecektir. Muhataplar arasındaki böylesi bir gruplama, mesajın evrensel boyutunun daha net ve rahat anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Bu amaca binaen mesajın birincil ve ikincil muhataplara yaklaşımını ve onlara yönelik hedeflemeleri üzerinde durmaya çalışalım.


1.Birincil Muhataplar: 

   

   Resul’ün yaşadığı dönemi yani vahyin tamamlanma sürecine kadar ki olan muhatapları, yani ilk nesli ifade eder. Birincil muhataplar bu meyanda mesaja direkt muhatap olanlardır.


   Kuran, doğal olarak muhatap olduğu ilk insanları (ilk nesli) öncelemiştir. Onların dünyasına inmiş, her yönü ile onları kuşatmıştır. İlk muhataplarını önceleyen Kuran, muhataplarının fikirlerini, yaşam şeklini ve sahip oldukları değerleri, kendi değerleri ışığında düzenlemeye ve değiştirmeye tabi tutmuştur. İlk Muhataplarına yönelik özel bir amaç içerisinde olan Kuran, örnek bir nesil hedeflemiştir. Bu özel amacın bir gereği olarak, elimizdeki Kuran metninde yer alan belirleme ve oluşumlar, birincil muhataplara has ve onlar için belirleyici olmuştur.

Kuran, birincil muhataplara yaşanılan süreç içerisinde peyderpey inmiştir. Onlara, gelişen ihtiyaçlara ve sorunlara binaen destekleyici ve uyarıcı olarak inmiştir. Kuran, birincil muhatapların dünyasına direkt müdahil olduğunda, birincil muhatapların mesajı yanlış veya farklı anlama gibi bir sorunları yoktu. Kuranı anlama ve yorumlama ihtiyaçları da yoktu. Onlara düşen yalnızca iman etmek ve itaat etmekti. (NÛR:24/51)  Resulün varlığı ve fonksiyonu onlar için kâfi idi, belirleyici idi. Onlar Allahın kontrolünde ve Resulün pratiğinde şekillenmekteydiler.


   Elimizdeki Kuran metni, birincil muhataplara hitaben şekillenmiştir. Birincil muhataplar direkt “Canlı bir vahyin” kontrolünde şekillenirken, ikincil muhataplar, tamamlanmış olan Kuran metnine muhataptırlar. Bu sebeple ikincil muhataplar açısından Kuranın ve Resulün fonksiyonu değişiklik arz etmektedir. İkincil muhataplar için, birincil muhataplar örneklik teşkil etmektedirler. 


   İkincil muhatapların, Kuranı doğru anlama ve yorumlamaya yönelik sorumlulukların yanında, birincil muhatapların böyle öncelikli bir sorumluluğu olmadığı gibi, mesajın kendisini onlara anlatma çabası vardır. Allah Resulün şahsında ve pratiğinde birincil muhatapların ne yapması gerektiğini gösteriyordu.


   Elimizdeki Kuran metninin birincil muhatapları öncelemesinin elbette nedenleri vardır. Doğal olarak Kurana ilk muhataplar olmalarının yanında, Kuranın onların dünyasında gerçekleştirmek istediği, “Örnek bir nesil ve örnek bir toplum modeli” oluşturma hedefi olduğunu müşahede edebiliriz. Kuranın anlamlaşacağı, vücut bulacağı yer ve mihenk, her zaman ilklerdir. Dolayısı ile Kuranın varlığı, Kuranın evrensel olan amacının gerçekleşmesi için çok önemli idi. İlk muhatapların iyi veya kötü örnekliği mesajın evrensel amacı için hayati bir önem taşımaktaydı. Bunu bilen Allah, birincil muhatapları gözetmiş ve onları bu amaç için (güzel bir örneklik için) öncelemiştir.


   Mesajın, birincil muhataplara yönelik amacının bir yansıması olan, “Kurandaki yerellik” boyutunun muhtevasını ve fonksiyonunu bu şekilde daha iyi anlarız. Ayrıca Kuranı anlama ve yorumlamaya yönelik önemli bir faktör olan “tarihsellik /yerellik “ boyutunun gerçeğini, bu bakış açısı ile daha iyi fark ederiz.


2- İkincil Muhataplar:


Elimizdeki Kuran metni temel alındığında, mesaja endirekt muhatap olan kesimi ifade eder. Bu kesim, vahyin tamamlama sürecinden sonra ki bütün insanları ifade eder. Başka bir ifadeyle, Resulün vefatından sonra günümüze kadar gelen ve kıyamete kadar devam edecek olan bütün insanları kapsar.


   Kuran, ikincil muhataplara tamamlanmış bir metin olarak kalmıştır. Bunun anlamı, “yorumsal anlayışların” hâkim olacağı bir sürecin başladığıdır. Bu süreçte önemli olan doğru yorumu ve anlama yöntemini bulabilmektir. Şu an yaşanan sorunların temelinde bu faktör yatar. Birincil muhatapların anlama ve yorumlama gibi bir sorunu olmazken, ikincil muhataplar için doğru bir anlama ve yorumlama önemli bir mesele haline gelmiştir. Dine ait yorumların çeşitlenmesinde ve bunun içinde olmadık yanlış düşüncelerin çıkmasında, Kuranı doğru anlama ve yorumlamaya yönelik sağlıklı bir yöntemin olmaması yatar.


   Kuran, ikincil muhatapların hayatlarına inzal boyutuyla müdahil değildi. İlişki tek taraflıdır. Bu tek taraflı ilişki de, eldeki tamamlanmış metin iledir. Farklılaşan ihtiyaçlar ve değişen koşullar karşısında elimizdeki kuran metninin ikincil muhataplara sunduğu, asli mesaj ve yardımcı mesajdır. Asli mesajla değişmez değerleri, yardımcı mesajla da örneklik teşkil edecek bir değerler manzumesi sunar. Bize düşen, bu değerleri gözeterek hayata şekil vermeye çalışmaktır.


   İkincil muhataplar için; mesajın asli değerleri, ona yardımcı olacak unsurlar ve takip edilecek yol, yöntem bırakılmıştır. Mesaj, ikincil muhataplara, değişmeyen sabitelerden yola çıkarak, doğrulara ulaşma mantığını ve ruhunu verir. Kuranı kerimdeki “hikmet” kavramı da bu meyanda kullanılmıştır. Resule hikmetin verilmesi bu amaca mebnidir. Sözlerde ve eylemlerde, isabetli olmanın (hikmetli olmanın) mantığını veren elimizdeki Kuran metni, ikincil muhataplara yönelik hedefleri ancak bu sayede gerçekleştirebilir. Bu süreçte, her şey insana, doğru yaklaşım ve yöntemlere bağlıdır. Artık mutlak anlamda bizi uyarıp düzeltecek fiili bir müdahil yoktur. Bizler, bize verilenlerle doğruyu, güzel olanı bulmak zorundayız. Akıl fonksiyonun ön plana çıktığı bir dönemdeyiz. Akli selim ile hareket etmenin ve asli mesajı esas alarak doğruları bulmanın kişiye bırakıldığı bir süreçteyiz.


   İkincil muhataplar için, ne yaşayan bir resul ve nede Onun fonksiyonunu tam anlamı ile yerine getirecek bir merci vardır. Dolayısıyla mutlak anlamda da dini bir yaşam modelinden bahsetmek güçtür. Artık dini yaşam modelleri vardır. Ortak değerleri oluşturan sabitelerin dışındaki, belirlemeler ve şekillenmeler farklılık arz edebilir. Bu şartla, değişmeyen sabiteler ölçü alınarak ikincil muhataplar için dini yaşama yönelik yaklaşım ve ölçüsü bu olmalıdır.


   İkincil muhataplar eşyayı tanıma yanında onun kullanım yöntemini de bilmek zorundadırlar. Kuran, birincil muhatapların maddi ve manevi her şeyi ile ilgilenirken ve onlara neyi, nasıl yapılacağının yol ve yöntemini göstermiştir. İkincil muhataplar için önemli olan, asli mesaj ve onun birincil muhataplara uygulanış biçimidir. Değişen koşullar ve farklılaşan ihtiyaçlar karşısında ancak bu şekilde çözüm üretilebilir.


   Neticede, içinde bulunduğumuz ortam ve şartları gözeterek ve elimizdeki Kuran metni ile vahiyi esas alan bir akılcılıkla aklımızı kullanarak doğruları bulmak zorundayız. Bunun dışında başka bir seçeneğimiz yoktur.

  

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar