“Gözler onu idrak edemez. Fakat O, bütün gözleri idrak eder. O, eÅŸyayı pekiyi bilen, her ÅŸeyden haberdar olandır” (6/103).
Ä°nsan için, Allah’ın zatını hakkıyla idrak etmenin, mahiyet ve niteliklerini gerçek haliyle bilmenin imkânsız olduÄŸunu, bu ayet ile anlayabiliyoruz. Bizler bu dünyada iken Yüce Allah’ın zatını kavrayamayız. Zira her yönden sınırlı yetenek ve özeliklerde yaratılan insan, sonsuz ve sınırsız olan Yüce Allah’ı ihata edemez ve kavrayamaz. Ancak kendisine verilen cüzi özelliklerle yine cüz’i olarak, Allahın zatinin sıfat ve özelliklerini anlayabilir ve kavrayabilir. Allah doÄŸru bir ÅŸekilde iman etmek, O’nun zatını noksan sıfatlardan yüce ve uzak tutmaktır. Allah sıfatlarının hepsi ezelî ve ebedî sıfatlardır. Allah’ın sıfatları, yaratıkların sıfatlarına benze¬mez. Her ne kadar isimlendirmede bir benzerlik olsa da Allah’ın ilmi, hayatı, kelâmı, iradesi; bizim, ilim, hayat, irade ve kelâmımıza benzemez.
Ä°slam Âlimleri Allahın sıfatlarını 2 gruba ayırıyorlar.
A) Allah’ın zati sıfatları; Sadece Allahın zatına mahsus olan, yaratıklarından herhangi birine verilmesi uygun olmayan sıfâtlardır.
Vücut: Var olmak. Allah vardır, yokluÄŸu düÅŸünülemez. Varlığı kendindendir. Var olmak için baÅŸka bir varlığa ihtiyacı yoktur.
Kıdem: Allahın varlığının baÅŸlangıcı yoktur. Allah sonradan meywdana gelmiÅŸ bir varlık deÄŸildir, hiçbir ÅŸey yok iken o yine vardı.
Beka: Allah’ın varlığının sonu yoktur. O Bakidir. Her ÅŸey yok olduktan sonra Allah’ın varlığı yine devam edecektir.
Vahdaniyet: Allah’ın bir olmasıdır. Allah birdir, eÅŸi, benzeri ve ortağı yoktur.
Muhalefetün Lilhavadis: Sonradan olan ÅŸeylere, yaratıklara benzemez.
Kıyam Binefsihi: Allahın varlığı kendindedir.
B) Allah’ın subuti sıfatları: DiÄŸer varlıklarda sınırlı ve benzeri bulunan, ancak Yüce Allah’ ta mükemmel ve sonsuz olarak bulunan özelliklerdir.
Hayat: Allahın diri ve hayat sahibi olmasıdır. Allah’ın bütün sıfatları ezelde vardır. Fakat bizim hayatımız gibi deÄŸildir. Hayat sıfatının zıddı olan ölmek, Allah hakkında mümkün deÄŸildir.
Ä°lim: OlmuÅŸ ve olacak her ÅŸeyi bilmesidir. Allahın ilminde artma ve eksilme olmaz. O geçmiÅŸte ve gelecekte ne olmuÅŸ ve olacaksa hepsini ilmiyle bilir. Allah hakkında bilgi sınırlılığı, gaflet ve unutkanlık mümkün deÄŸildir.
Ä°rade: Vuku bulacak her ÅŸeyi kendi dilediÄŸi ÅŸekilde ve zamanda yaratmasıdır. O’nun iradesi olmadan hiçbir ÅŸey meydana gelemez. Allah dilediÄŸini yapar ve yapmaya gücü yetendir.
Kudret: Allahın açık ve gizli bütün âleme tesir ve tasarrufa hâkim ve kadir olmasıdır. Kudret sıfatı ile her ÅŸeye gücü yeter. O’nun kudreti hiçbir ÅŸeyle ölçülmez. Allah bir ÅŸeyi yapmayı dilediÄŸi zaman “ol der, oda hemen oluverir”.
Semi’: Allahın her ÅŸeyi iÅŸitmesidir. Fakat Allahın iÅŸitmesi bizim gibi deÄŸildir. O hiçbir araca ihtiyaç duymadan iÅŸitir. Allahın iÅŸitmesinde uzaklık, yakınlık, gizlilik ve açıklık yoktur.
Basar: Allahın her ÅŸeyi görmesidir. Fakat Allah vasıtasız açık ve gizli her bir ÅŸeyi görür. Her bir ÅŸey Allahtan gizli deÄŸildir.
Kelam: Allah sese ve harfe muhtaç olmaksızın konuÅŸmasıdır. Ancak bizim konuÅŸmamız gibi deÄŸildir.
Tekvin: Allahın istediÄŸini, dilediÄŸi ÅŸekilde yaratmasıdır. Yaratma, var etme, ÅŸekil verme, düzene sokma gibi sıfatları tekvin sıfatının manası içine girmektedir.
Allah(c.c) zatını insanlara en güzel ÅŸekilde tanıtmak ister. Bu vesileyle elçiler vasıtasıyla kitaplar gönderdi. Kitaplarda insanların yaÅŸadığı âleme bir anlam vermelerine, bu âlemin yegâne sahibinin kendisi olduÄŸuna, kudret ve ihtiÅŸamının zihinlerde yerleÅŸmesine dair beyanlarda bulunur. Bu mesajın iyi anlaşılması için Allah insanların kendisini anlayıp algılayabileceÄŸi bir yöntemle zihinlere hitap eder. Bütün hitap ve örneklerini insanın kavrayabileceÄŸi, beÅŸeri bir algı boyutuna indirgeyerek sunar. Bunu yaparken küçük bir sineÄŸi dahi örnek vermekten kaçınmaz.
-“Allah, bir sivrisineÄŸi, hatta ondan daha küçük bir ÅŸeyi örnek vermekten çekinmez. Ä°nananlar, bu örneÄŸin Rablerinden bir gerçek olduÄŸunu bilirler. Kâfirler ise, “Allah bu örnekle ne demek istedi?” derler. “Allah bu örnekle birçoÄŸunu saptırır, birçoÄŸunu da doÄŸruya yöneltir; bu örnekle, fâsıklardan baÅŸkasını saptırmaz.” 2/26
Allah zatını insanların tahayyül edebileceÄŸi ÅŸekilde izah eder. ÖrneÄŸin:
-Allahın dilemesi (74/54-56)
-Allahın her şeyi bilmesi (ilim) 2/29-33, 77, 8/5-6 167, 5/97,99 6/3.
-Allahın her ÅŸeyi görmesi (basar) 2/96, 110,233.
-Allahın her şeyi işitmesi (semi) 2/127, 3/35,38.
-Allahın her ÅŸeye güç yetirmesi (kudret) 2/20, 106, 190… 3/26, 29, 4/149, 8/41 16/70.
Tüm bu sıfatlara baktığımızda insana ait özellikler olduÄŸunu anlayabiliriz. Bu konu ile ilgili ayetlere baktığımızda aklımıza ÅŸöyle bir soru gelebilir. Madem Allah her ÅŸeyi biliyor ve her ÅŸeye gücü yetiyor, o zaman Allah’ın iÅŸitmesi veya görmesi nedendir? Buna raÄŸmen neden Allah bizlere bu vasıflarla da hitap ediyor. Bu sorulara cevaben ÅŸöyle bir izahat yapabiliriz:
1- Allah insanların algılayabileceÄŸi her türlü eksiklikten ve kusurdan münezzehtir. 59/23, 112/4. Allah insanların yanlış ve kusurlu bir yaratıcı algısı olmasını istemez.
2- Allah insanların düÅŸünebileceÄŸi her ÅŸeyde var olmak ister. Her zaman zihinlerde varlılığını ve duyarlılığını hissettirmek ister. Bu sayede insanların düÅŸünebileceÄŸi en ufak ÅŸeyde dahi, insanları
kuşatır.
3- Allah insanların tüm duyu ve algılama özelliklerine hitap ederek her zaman ve her yerde insani kendisine olan sorumluluÄŸunu hatırlatmaya ve bu ÅŸekilde insanı kendisine karşı duyarlı kılmaya çalışır.
4- Allah tüm bu kudret ve ihtiÅŸamı ile insanlara gözdağı verir ki, insanların müstaÄŸnileÅŸip sapmalarına, kendilerinin yeryüzünün hâkimi zannedip isyan etmelerine engel olmak ister.
5- Allah, insanların her yönüyle kuÅŸatıldıklarını bilmelerini ister. Allah insana ÅŸah damarından daha yakındır.
Tüm bunların amacı Allah’ın mutlak hâkimiyetini tesis etmeye çalışmasıdır. Allah (c.c) her ÅŸeyi yapmaya güç yetirmesi, iÅŸitmesi, görmesi ve dilemesidir. Allah’ın kendisini bu ÅŸekilde Kur’an’da tanıtması tamamı ile insani yarattığı amaca binaendir. Allah(c.c) zatının vasıflarını, insanın yaratılış misyonunu ifa edebileceÄŸi ÅŸekilde yerine getirebilecek bir tarzda sunar.
Allah Kur’an’da açıkladığı zatının vasıflarını, yine kendisinin yarattığı ve insana vaat ettiÄŸi ölçü ve nizam dâhilindedir. Yani Allah daha evvel koyduÄŸu ölçü ve nizama aykırı davranmaz. Dolayısıyla Allah’ın vasıflarını bu ÅŸekilde algılayıp anlamamız gerekir. ÖrneÄŸin; Allah’ın dilemesi (irade) Allah istediÄŸi her ÅŸeyi yapma gücüne sahip olduÄŸu halde yapmaz, çünkü Allah daha evvel koyduÄŸu ölçü ve nizama bu insanların imtihan edilmesidir. Aykırı davranmaz. Allah vaadinden asla caymaz. Onun için Allah’ın vasıflarından biri olan iradeyi (Allahın dilemesini ÅŸu ÅŸekilde anlamamız gerekir. Allah’ın dilemesi herhangi bir ÅŸeyin olması için gerekli olan usul, yöntem ve müdahalenin yapılması, düzenin ve varlıkların Onun koyduÄŸu, istediÄŸi sınırlar dâhilinde hareket etmeleridir. Allah’ın dilediÄŸi ise, insanların ona uymasıdır. (7/176)
Allah’ın dilemesi, yarattığı insanın ve kâinatın hedefi ve amacı doÄŸrultusundadır. Yani insana vaat ettiÄŸi ölçü ve nizam dâhilindedir. Ä°nsanların yaratılış amacı, sadece Allah’a kulluk etmeleridir. Ama isteyen bunu yapar, istemeyen de yapmaz. Bu yine Allah’ın koymuÅŸ olduÄŸu ölçü ve nizam dâhilindedir. De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Dileyen inansın, dileyen inkâr etsin. Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuÅŸatmıştır. Susuzluktan imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiÅŸ maden gibi yüzleri haÅŸlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!” (18/29) Dolayısıyla bu vasıf gibi diÄŸer vasıfları da bu ölçü ve nizam dâhilinde anlamalıyız, aksi takdirde Allah”ı ve ona ait olan sıfatları saÄŸlıklı bir ÅŸekilde anlamamız mümkün olmayacaktır.
Allah Kur’an’da ÅŸek ve ÅŸüpheye yer bırakmayacak bir tarzda varlığını insanlara misallerle, korkutma ve müjdelemeyle, kıyas ve örneklerle tanıtmaya çalışır. (6/95-103) Tüm bu yaklaşımlar Allah’ın insana anlayabileceÄŸi bir dille hitap etmesinin tezahürüdür. Ä°nsana yönelik ve onu kuÅŸatan bir yaklaşımın göstergesidir. Tüm bu misaller ve yaklaşımlar, ilahi olanı beÅŸeri olandan ayırt etmek içindir.
Allah(c.c) zatına ait olan yanlış inançları düzelttir. Gerek geçmiÅŸten gelen ve gerekse yeni türeyen yanlış anlayışları, Kur’an’da açıkladığı vasıflarıyla ortadan kaldırır. Zatına ait en doÄŸru bilgileri, insanın rahatça anlayabileceÄŸi, kavrayabileceÄŸi bir tarzda açıklar.
Allah’ın kendisini tanıtırken; ilahi olanın beÅŸeri olana benzetme/teÅŸabih yaparak anlatma yöntemene baÅŸvurur. Bunun için de insanların algı ve anlama kapasitesini esas alır. Çünkü muhatabı yaratılan insandır, yani beÅŸerdir. BeÅŸerin anlayabileceÄŸi, idrak edebileceÄŸi, zihninde tasavvur edebileceÄŸi bir düÅŸünce ve fikir mesaj niteliÄŸi olur ve ancak bu ÅŸekilde anlam kazanır. Bunu yaparken insanların içinde bulunduÄŸu ÅŸartların gerçekliklerinden istifade eder. Ä°nsanların aÅŸina olduÄŸu olaylardan misaller verir. Ä°nsanların her gün görüp iÅŸittiÄŸi ÅŸeylere dikkat çekerek mesajlar verir.
-“Allah (iÅŸte size iki insan) örneÄŸi veriyor: (biri) hiçbir ÅŸeye gücü yetmeyen, baÅŸkasına bağımlı bir köle; (diÄŸeri de) kendisine katımızdan (bir armaÄŸan olarak) güzel bir rızık bahÅŸettiÄŸimiz (özgür) bir insan ki, o rızıktan gizli açık (gönlünce, doÄŸru yolda) harcamalar yapıyor. Ä°mdi, (düÅŸünün), bu iki insan hiç bir tutulabilir mi? Bütün övgüler Allah’a yakışır: ama onların çoÄŸu bunu bilmezler.” (16/75), 88/17-20).
GörüldüÄŸü gibi Allah tüm mesajlarını insanların rahatça anlayabileceÄŸi bir ÅŸekilde sunar. Kur’an’da Allah(c.c)nın zatı ile ilgili açıklamaları iki ÅŸekilde ele alabiliriz:
1- Zatına ait Ä°thamlara cevap: gerek ehli kitabın (6/101, 23/91, 9/31) ve gerekse müÅŸriklerin Allah hakkındaki yanlış (17/40, 16/57, 43/18,19 ) bilgi ve ithamlarına cevap niteliÄŸinde olanlar
2- Zatına ait doÄŸru bilgileri sunma amaçlı olanlar 6/ 95-103, 112…)
Allah (c.c) önce kendisi hakkındaki yanlış inançları düzeltir, sonra da geniÅŸ olarak, zatına ait en doÄŸru bilgileri verir.
Allah zatını beÅŸer idrakinin ötesinde, kavrayamadığı ve algılamadığı bir ÅŸekilde anlatsaydı, insanın bunu anlaması mümkün olabilir miydi? Ä°drak ve anlayışının dışında ve ötesinde tasvir edilen bir Allah kavramının insan için, herhangi bir etkisi ve anlamı olabilir miydi? Allah yüce zatını tanıtımını, beÅŸerin kavrama düzeyine indirgeyerek yapmıştır ki, beÅŸer bunu idrak edebilsin ve anlayabilsin. Hz. Musa’nın kıssası buna güzel bir örnektir.
-“Musa belirlediÄŸimiz vakitte gelipde Rabbi O’nunla konuÅŸunca “Ey Rabbim, kendini göster de seni gözlerimle göreyim “ dedi. Allah O’na “Sen beni göremezsin, ama ÅŸu daÄŸa bak, eÄŸer o yerinde kalırsa beni görebileceksin “ dedi. Rabbi daÄŸa tecelli edince onu yerle bir etti, Musa da bayılarak yere düÅŸtü. Ayılınca “Sen her türlü noksanlıktan uzaksın, tevbe edip sana yöneldim, ben müminlerin ilkiyim “ dedi. (Araf: 143)
KURANDA ALLAH’IN VASIFLARI
Kur’anda Allah’ın vasıflarına iliÅŸkin onlarca ayet mevcuttur. Fakat burada baÅŸlıklara uygun sadece bir ayetle konuyu iÅŸlemeye çalışacağız.
O’NDAN BAÅžKA Ä°LAH YOKTUR
-“Sizin ilahınız tek bir ilahtır; O’ndan baÅŸka ilah yoktur; O, Rahman’dır, Rahim’dir (bağışlayan ve esirgeyendir).” (Bakara Suresi, 163)
KALPLER O’NUN KONTROLÜNDEDÄ°R
-“Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiÅŸtir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onlaradır.” (Bakara Suresi, 7), bkz: (Nisa Suresi, 155),
HERÅžEYÄ° EVÄ°RÄ°P ÇEVÄ°RENDÄ°R
-“Gökten yere her iÅŸi O evirip düzene koyar. Sonra (iÅŸler,) sizin saymakta olduÄŸunuz bin yıl süreli bir günde yine O’na yükselir.” (Secde Suresi, 5), bkz: (Ra’d Suresi, 2)
HERÅžEYÄ° YARATANDIR
-“Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O’nun nasıl bir çocuÄŸu olabilir? O’nun bir eÅŸi (zevcesi) yoktur. O, her ÅŸeyi yaratmıştır. O, her ÅŸeyi bilendir.” (En-am Suresi, 101)
O’NDAN BAÅžKA KUVVET YOKTUR
-“Çünkü gerçekten onlar, Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar inkar ederlerdi. Bu yüzden Allah, onları (azabla) yakalayıverdi. Åžüphesiz O, kuvvetli olandır, cezalandırması ÅŸiddetlidir.” (Mümin Suresi, 22)
TÜM VARLIKLAR O’NA BOYUN EÄžMÄ°ÅžTÄ°R
-“Peki onlar, Allah’ın dininden baÅŸka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O’na teslim olmuÅŸtur ve O’na döndürülmektedirler.” (Al-i Ä°mran Suresi, 83)
HERÅžEYÄ° SARIP KUÅžATANDIR
-“DoÄŸu da Allah’ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah’ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Åžüphesiz ki Allah, kuÅŸatandır, bilendir.” (Bakara Suresi, 115)
KADERÄ° BELÄ°RLEYENDÄ°R
-“Hiç ÅŸüphesiz, Biz her ÅŸeyi kader ile yarattık.” (Kamer Suresi, 49)
BÜTÜN Ä°ÅžLER SONUNDA O’NA VARIR
-“Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah’ın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) emrinin gerçekleÅŸmesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün iÅŸler Allah’a döner.” (Bakara Suresi, 210)
DİLEDİĞİNİ YAPANDIR
-“Onlar, Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. Çünkü Rabbin, gerçekten dilediÄŸini yapandır.”
(Hud Suresi, 107)
HERÅžEYE GÜCÜ YETENDÄ°R
-“Ä°ki misline uÄŸrattığınız bir musibet size isabet edince mi: “Bu nereden” dediniz? De ki: “O, sizin kendinizdendir.” Åžüphesiz Allah, herÅŸeye güç yetirendir.” (Al-i Ä°mran Suresi, 165)
Ä°MTÄ°HAN Ä°ÇÄ°N DÜNYA HAYATINI YARATANDIR
-“Åžüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu iÅŸiten ve gören yaptık. Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya ÅŸükredici olur ya da nankör.” (Ä°nsan Suresi, 2-3)
HAYRI DA, ÅžERRÄ° DE YARATANDIR
-“Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O’ndan baÅŸka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eÄŸer sana bir hayır isterse, O’nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediÄŸine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Yunus Suresi, 107)
HERÅžEYE ÅžAHÄ°T OLANDIR
-“De ki: “Benimle aranızda ÅŸahid olarak Allah yeter; kuÅŸkusuz O, kullarından gerçeÄŸiyle haberdardır, görendir.” (Ä°sra Suresi, 96)
HERÅžEYÄ° İŞİTEN VE GÖRENDÄ°R
-“Dedi ki: “Benim Rabbim, gökte ve yerde söylenen-sözü bilir; O, iÅŸitendir, bilendir.” (Enbiya Suresi, 4)
HERÅžEYÄ°N ÜZERÄ°NDE GÖZETÄ°CÄ° VE KORUYUCUDUR
-“Kim, güzel bir aracılıkla aracılıkta (ÅŸefaatte) bulunursa, ondan kendisine bir hisse vardır; kim kötü bir aracılıkla aracılıkta bulunursa, ondan da kendisine bir pay vardır. Allah her ÅŸeyin üzerinde koruyucudur.” (Nisa Suresi, 85)
HERÅžEYDEN HABERÄ° OLANDIR
-“Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve: “Ä°ÅŸittik ve itaat ettik” dediÄŸinizde sizi, kendisiyle baÄŸladığı sözünü (misakını) anın. Allah’tan korkup-sakının. Åžüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir.” (Maide Suresi, 7)
HERÅžEYÄ° ÖRNEKSÄ°Z YARATANDIR
-“Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O’nun nasıl bir çocuÄŸu olabilir? O’nun bir eÅŸi (zevcesi) yoktur. O, her ÅŸeyi yaratmıştır. O, her ÅŸeyi bilendir.” (En’am Suresi, 101)
GAYBI BÄ°LENDÄ°R
-“Gaybın anahtarları O’nun Katındadır, O’ndan baÅŸka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düÅŸmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaÅŸ ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her ÅŸey) apaçık bir kitaptadır.” (En’am Suresi, 59)
YOKTAN VAREDENDÄ°R
-“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir iÅŸin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)
HÄ°ÇBÄ°R ÅžEYE Ä°HTÄ°YACI OLMAYANDIR
-“Kim cehd ederse (çaba gösterirse), yalnızca kendi nefsi için cehdi etmiÅŸ olur. Åžüphesiz Allah, alemlerden müstaÄŸnidir.” (Ankebut Suresi, 6)
HER VARLIÄžIN MUHTAÇ OLDUÄžUDUR
-“Allah, Samed’dir (her ÅŸey O’na muhtaçtır, daimdir, hiç bir ÅŸeye ihtiyacı olmayandır).” (Ä°hlas Suresi, 2)
BÜTÜN EKSÄ°KLÄ°KLERDEN UZAKTIR
-“Yeryüzünde gezip dolaÅŸmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uÄŸradıklarını görsünler; üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah’ı aciz bırakacak hiçbir ÅŸey yoktur. Åžüphesiz O, bilendir, güç yetirendir.” (Fatır Suresi, 44)
Facebook Yorum
Yorum Yazın