Ahmet Tevfik DURMAZ

Ahmet Tevfik DURMAZ

Mail: yazarlar62@teknikelektrik.com

Kur’an ve İnsan

Yeryüzünde adalet ve düzenin insana endekslenmesinden dolayı, insan ön plana çıkmış, onun eğitim ve terbiyesi  öcelik  kazanmıştır. Her şeyin insanla başlayıp neticelendiği düşünüldüğünde, insanın, ilahi mesajın ana merkezine alınması doğaldır. Bu sayede insan maddi ve manevi alanda, diğer varlıklarla ve yaratıcısıyla olması gereken doğru davranış tarzı içerisine girer. Aynı zamanda doğasına uygun en iyi yolu da seçmiş olur.


Kur'an, insan eğitimine yönelik temel değerleri beş temel öncül olarak ortaya koyar ve bu değerlerin anlaşılmasını, pekişmesini ve özümsenmesini hedefler. Bunlar aynı zamanda olmazsa olmaz temel ilkelerdir. Bu değerlerin ele alındığı aşamaları sırayla inceleyelim:


1- Allah mesajının hedeflediği ilk aşama; mükemmel ve kusursuz bir yaratıcı inancı oluşturmaktır. Bu açıdan mesajın ilk çağrısı, bütün insanların tek ve ortaksız Allah'a kulluk etmeleri, O'nun dışında evrendeki açık veya gizli herhangi bir güce boyun eğmemeleri, O'nu her türlü noksanlıktan ve şirk şaibesinden tenzih ve takdis etmeleridir.


“ Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur....” (7/59, 65, 73,85)

“ Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın....(4/36).


Yaratıcının her şeyin üstünde, her şeye hakim ve mutlak anlamda her şeye güç yetiren olduğuna inanmak mesajın önemli bir parçasıdır (2/20,  3/26). Allah, insanların kafasındaki yanlış yaratıcı tahayyüllerini silip, kainatta her şeyin sahibinin kendisi olduğunun, insan dahil yeryüzü ve gökyüzündeki her şeyin yaratıcısı olduğunun insanlar tarafından bilinmesini ister (65/2,  6/95-103). mesajın ana merkezini oluşturan bu hedeflemeyi, mesaja konu olan her olgunun arka planında müşahede edebiliriz. Allah merkezli bu sistem örgüsü, mükemmel ve kusursuz bir Allah inancı oluşturmaya yöneliktir.


2- Allah mesajının hedeflediği ikinci aşama: insanların yeryüzünde sergiledikleri davranışların hesabının sorulacağı yeni bir hayat, hiçbir şeyin mutlak anlamda son bulmadığı yeni bir başlangıç, yani -Ahiret inancı- oluşturmaktır.

“ ...Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (99/7,8)

 

Yani hiçbir şeyin mutlak anlamda son bulmadığı, her yok oluştan sonra tekrar yeni bir dirilişin olduğu inancını aşılamaktır.

“Ve diyorlar ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz? Önceki atalarımız da mı? Deki: Hem öncekiler hem de sonrakiler, belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.”  (56/47-50,  57/ 17,  17/49,98) 


Mesajın bu hedeflemesi, insanın müstağnileşmesine mani olup, hayatın sadece bu dünya ile kaim olmadığının ve bu dünyanın, Ahiret hayatı için bir imtihan mekanı olduğunun zihinlerde yerleşmesidir.

“ O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.”(67/2)

 

Böylece Mesaj; insanlarda hesap verme şuuru oluşturarak  yapacaklarından temkinli olmaya zorlar ve müstağnileşmesinin önüne geçer .


3-Allah mesajının hedeflediği üçüncü aşama: İnsanların yaratıcıya karşı olan sorumluluklarını yerine getirmesidir. İnsanların Allah'ı hakkıyla takdir etmesi ve yaratıcısına karşı gereken saygı ve duyarlılığı göstermesidir.

“ Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler....” (39/67,  6/91).

“ Ey iman edenler! Allah'tan O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.” (2/152).


Mesajın bu hedeflemesi, Yaratıcı insan ilişkisinde insanın yaratıcısına karşı nasıl davranması gerektiği üzerinde  durur. kulluk vazifesini hatırlatarak en güzel şekilde icra etmesinin yollarını gösterir .


4- Allah mesajının hedeflediği dördüncü aşama: Yeryüzünün halifesi olma misyonunun gerektirdiği, yeryüzünü Allah merkezli / İlahi bir bilinçle- ıslah ve imar etme sorumluluğudur. Bunun için Allah, tedrici bir yöntem izlemiştir. Önce itikadi ve ahlaki ilkelerle insanı şekillendirmiş, bu değerler üzerine de insanı, yeryüzünü ıslah ve imar etme sorumluluğuyla mükellef kılmıştır. Mesajın hedeflediği bu aşama; itikadi ve ahlaki ilkeler üzerine şekillenmiş bir hayat tarzıdır.

 

“Andolsun ki, nezdimizdeki saklı belgelerden sonra peygamberlere indirdiğimiz kutsal kitaplara da "Ancak salih, yapıcı kullar yeryüzünün varisleri olabilirler" diye yazdık.Enbiya/105

“Sonra, nasıl yapıp-davranacaksınız diye gözlemek için, onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık.”(Yunus 10/14; Ayrıca bkz. Neml 27/62, Fatır 35/39) 

 

Yeryüzünde bulunan canlı-cansız varlıkları ıslah ve imar etme sorumluluğu - “Yeryüzü Halifeliği” görevi insana yüklenmiştir. 


5- Allah mesajının hedeflediği beşinci aşama: Dinin anlaşılır hale getirilerek insanlara apaçık ve net bir şekilde ulaştırılmasıdır. Mesajın  hedeflediği bu aşama; 


a-Dinin netleştirilerek anlaşılır hale getirilmesi. 

“...Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır....” (2/256)

“ Alemlere uyarıcı olsun diye kuluna hakkı batıldan ayıran (FURKANI) indiren (Allah) ne yücedir. “ (25/1)


b- Dinin sağlıklı bir şekilde  insanlara ulaştırılmasının önündeki engellerin ortadan kaldırılması. 

"(Ey Muhammed) Sen (insanları) Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütlerle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücâdele et" (en-Nahl, 16/125).

“ Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.”(2/193)


c- İnsanların dini, özgür iradeleriyle düşünebilecekleri bir ortamın sağlanması. 

“ Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin....”(18/29)

“Eğer Rabb’in dileseydi yeryüzündeki insanların hepsi hakkı benimseyip iman ederdi. Yoksa sen inanmaları için zor mu kullanacaksın?” (Yunus 10/99)

“ Dinde zorlama yoktur....” (2/256)


Kur’an’ın hedeflediği insan tipi veya 

Kur’an nasıl bir insan tipini hedefler


Kur'an, insanı ve insan davranışlarını hedef alır. Kendisini insanlara yol gösterici olarak tanıtır (2/185). Bu sayede insana ve insan davranışlarına şekil vererek, istediği yöne kanalize etmeye çalışır. Kur'an'ın hedeflediği insan; hangi zaman ve şart içerisinde olursa olsun, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olan, dinamik, çözümleyici ve ıslah edici bir insan tiplemesidir.


Kur'an temelde üretken ve aktif insanı hedefler. Ona belirleyici olma vasfını kazandırtmaya çalışır, hayatın hareketliliği, değişen zaman ve şartlar karşısında doğal olarak, bu şart ve zamana hitap edecek, hükmedecek, örnek olacak ve ıslah edecek bir insanı hedefler. Allah'ın insanı yeryüzüne halife kılması da (2/30) buna mebnidir. 


Kur'an, içinde barındırdıklarıyla hareketliliğin kaynağını oluşturur. Bu kaynağa muhatap olan insanı da aynı hareketlilik içine sokar. Örneğin; Kur''da kişinin niyetle beraber temelde amellerinden sorumlu kılınması da (3/25, 161  8/51), kişiyi aktif, üretken ve hareketli kılmaya yönelik bir yönlendirmedir. Çünkü iyi ve güzel ameli kazanmak çaba ve uğraş ister, enerji ve hareketlilik ister. Dolayısıyla Kur'an'ın insana nimetleri ve güzellikleri vaat etmesi veya korkutması, onu istekleri doğrultusunda harekete geçirmeye yönelik yaklaşımlardır.


Kur’an’ın birçok ayeti insanın harekete geçmesi ve kendisine yaraşır bir tarzda, misyonunu yerine getirip, tamamlaması için sürekli bir şekilde örneklerle, uyarılarla, insanın aklına, davranışlarına yön vermeye çalışır. İnsanların düşünmesini, tefekkür etmesini, akletmesini ister. (2/17,44,164,179  3/190) Tüm bu telkin ve uyarıların amacı, İnsanların doğruyu anlamaları ve bu uğurda en güzel şekilde mücadeleye girişmeleri dir. Aksine kuru kuru bir düşünme ve boş bir bilgilenme değildir. Zaten amelsiz bir bilginin hiçbir faydası olmadığını, kitap yüklü eşekler (62/5) misaliyle Kur'an güzel bir şekilde anlatmaktadır. 


İnsanı ana hedefinin merkezine alan Kur'an; donuk hareketsiz ve verimsiz kişiyi, pratik bir ortam ve hareketlilik içerisinde olgunlaştırmayı hedefler ve ilerde yeryüzünü ıslah etme amacını gerçekleştirebilecek kabiliyet ve donanıma sahip olmaya teşvik eder. Bu donanım gerek ahlaki (4/6,24  6/15,20,109  2/181, 182, 282, 283..)  ve gerekse askeri güç (8/60) alanında olabileceği gibi, siyaset ve ekonomi gibi her alan için de geçerlidir Ki, ancak bu şekilde yeryüzü ıslah edilebilir ve yeryüzünün halifesi veya varisleri olunabilir.


Kur'an, toplum hayatında yürürlükte olmayı ister. Bu da ancak onu pratize edecek insanla mümkündür. Aktif , üretken ve mücadeleci bir insanla.. Bu sayede Kur'an, temel dinamizmini hareketlilikten alır. Hareketliliği ve üretkenliği -ki bir amaca binaendir- maddi  manevi her alanda ön planda tutar.

 

Tarihte geçen tüm peygamberler, yeni bir hareketin ve hareketliliğin kaynağı olmuşlardır. İçinde bulundukları zaman ve şartların dinamiklerini kendi yararlarına kullanmışlardır. Ve daima aktif ve üretken posizyonda olmuşlardır. İçinde bulundukları zamanın gerisinde kalmamışlardır. Zamanın ruhuna uygun önemli etaplarda çaba sarf edip gelişmişlerdir. Peygamberler toplumun uyduları değil, öncüleri olmuşlardır.


Kur'an'daki tüm peygamberler, kendi zaman ve koşullarında, üretken ve en aktif konumdadırlar. Hz. Yusuf kendi çabası ve Allah'ın yardımı ile Kral'ın sarayında etkin bir yönetici (12/55, 56) olmuş. Hz. Musa verdiği mücadele ile İsrailoğullarını Firavun'un zulmünden kurtarmış (7/141). Hz. Davut, demiri işleyerek kendi hizmetinde kullanmayı başarabilmiş (34/10,11). Hz. Nuh uzun yıllar bıkmadan, usanmadan mücadele vermiştir (29/14). Ve daha Kur'an'da adı geçen geçmeyen nice peygamber hep, hareketliliğin, üretkenliğin ve mücadelenin örnekliğini yapmıştır.


Hz. Adem'den bu yana insanlara inen vahyin temelde, Allah'a karşı sorumluluğun bilincinde olan, üretken, dinamik ve aktif bir insan modelini hedeflediğini, bu misallerden rahatça anlayabiliriz. Vahy silsilesinin bir halkası olan Kur’an’ında bu hedeflemeyi merkezine alması, vahy geleneğinin bir gereğidir.


Kur'an, doğanın bir gereği olarak başarının, ancak üretken, aktif ve hareketli bir mücadeleyle olabileceğini vurgulamış bunun için de insanları harekete geçirmeye çalışmıştır. Başarının yukarıdan zembille inmeyeceğini, başarının ve zaferin ancak kendi ellerimizin bir ürünü olabileceğini vurgulamıştır. (42/30)


Kur'an, önümüze koyduğu amaçları gerçekleştirmenin vazgeçilmez kanununu açıklamaya  çalışmıştır. Bu konunun bize taaluk eden yönünü irdelemiş, gerekli yasa ve ölçüleri koyarak, hareketliliğimizi ve davranışları dengelemiş, fıtrata ve doğaya uygun bir başarı yolu öngörmüştür. Bunun da ancak kendi çabalarımızla, aktifliğimizle, üretkenliğimizle ve hareketliliğimizle olabileceğini vurgulamıştır. Kur'an'ın içerdiği emirlerin, uyarıların, korkutma ve müjdelemelerin bir amacı da buna mebnidir.


Sonuç Olarak:

1- Kur'an aktif, üretken ve dinamik insanlar hedefler, içinde barındırdığı mesajın, bu unsurları gerektirdiğini ve ancak bu unsurlarla başarıya ulaşılabileceğini vurgular.

2- Kur'an, insana dinamik bir dünya görüşü kazandırır, onu monotonluktan kurtarıp, gelişme ve ilerlemenin ruhu olan özgünlük alemine sokar. Bu sayede de her çağda ve şartta, insanların en iyisini ve çağın, en örnek, adil ve güçlü insanını ve toplumunu hedefler. insana gereken yönetici olma vasfını ve belirleyici olma konumunu kazandırır.


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar