Ahmet Tevfik DURMAZ

Ahmet Tevfik DURMAZ

Mail: yazarlar62@teknikelektrik.com

Kur’an Metninde Yerelsellik

Kur’an metnini okuduğumuzda tarihin değişik dönemlerinde yaşanmış olaylarla ve kişilerle karşılaşırız. Ancak Kur’an’ın, hiçbir zaman tarihi olay veya kişilikler üzerinde durmak gibi bir amacı yoktur. Kur’an bildiğimiz anlamdaki tarih kavramından farklı bir tarih anlayışını yansıttığından tarihi olayları ve kişilikleri ön plana çıkarmaktan ziyade insana yönelik ahlaki ve eğitsel öğretiler sunmayı hedeflemektedir. Tarihe olan ilgisi de doğal olarak bu amaca yöneliktir.

 

Kur’an, temel mesajını ve muhtevasını destekleyecek tarihi bir anlatışa sahiptir. Bu genel tarihi anlatış içerisinde bizim için öncelikli bir öneme haiz olan, Kur’an’ın muhatap aldığı ilk toplumla geçirdiği süreci ifade eden ’’Yerelsellik boyutudur’’. Yerel bir toplumla (Mekke ve Medine) geçirdiği bu süreçte; Kuran neleri hedefledi, neleri değiştirdi, neleri ıslah etti, neleri gözetledi ve nelere dokunmadı. Bizim için önemli olan, Kur’an metnindeki tarihi sürecin bu parçasıdır. Bu yüzden daha çok bu dönemin üzerinde durup onu açıklamaya çalışacağız. Çünkü Kur’an ifadelerinin doğru anlaşılıp yorumlanabilmesi için, bu bölümün özel olarak ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Dolayısıyla yerelsellik ile Kur’an’ın tarihi olaylara yaklaşımını birbirinden ayrı olarak görmek ve ele almak gerekir.

 

Kur’an’ın tarihi bilgi muhtevası, vahiy silsilesinden ibarettir. Bu yüzden kapsamlı olmaktan ziyade, daha çok belli bir bölgede yaşananlara odaklanmış ve ilk muhatapları ilgilendiren geçmişi dile getirmiştir. İşte biz, Kur’an’ın ilk muhataplarını ilgilendiren bu yönünü Kur’an metninin yerelsellik boyutu olarak adlandırıyoruz. Kanaatimizce Kur’an’ın tarihsellik boyutu ele alınırken yapılan hatalardan biri de bu ayırımın yapılmamasıdır. Sorun Kur’an’ı anlama ve yorumlama yöntemi olduğundan bu ayrımın yapılması kaçınılmaz olmaktadır. Zira bu mesele açısından asıl önemli olan Kur’an’ın ilk muhataplarıyla olan ilişki sürecini oluşturan yerelsellik boyutudur. Bu açıdan tarihsellik ikincil bir öneme haiz olmaktadır. Bu yüzden ele alınarak netleştirilmesi gereken konu Kur’an’ın bu yerelsellik boyutu olmalıdır. Zira tarihi sürecin aktarılmasından ibaret olan vahiy silsilesi herhangi bir sorun oluşturmamaktadır. Dolayısıyla bizi daha çok ilgilendiren ve Kur’an’ın doğru anlaşılma yöntemiyle ilgili olan bu yerelsellik boyutunun gündeme getirilerek izah edilmesidir. Şimdi bu konuyu ele almaya çalışalım.

 

            Kur’an söz konusu olduğunda asla unutulmaması gereken nesnel bir durum bulunmaktadır: Kur’an’ın nüzul ortamında yaşamadığımız, dolayısıyla da Kur’an’ın nüzulü ile çağdaş olmadığımız gerçeği. Bu durum, bize Kur’an’ı anlama çabamızda göz önünde bulundurmamız gereken bir ilke vermektedir. Kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi, Kur’an’ın yerelsellik boyutundan bahsediyoruz.

 

Yerelsellik ilkesinin Kur’an’ı anlama ile ilgisini özetle şöyle kurabiliriz: Kur’an, kendisiyle çağdaş olmayan sorunlarla ilgileniyor, kendisiyle çağdaş olmayan kavramlarla konuşuyor olamaz. Bu yüzden onun kendisinden sonraki dönemlerde yerel durumlarla direkt ilgili olması beklenmemelidir. Bunu kabul edip etmemek tamamen Kur’an’a yaklaşımla ilgili bir yöntem sorunudur ve ideolojiden ayrı olarak ele alınması gerekir. Ama eğer Kur’an’ın çağlar üstü mesajlar taşıdığı iddia ediliyorsa o zaman, Onda bulunan ifadeler ile diğer çağlar arasında ilişki kurmanın bir yolu bulunmalıdır. Biz Kur’an’ın her çağa dolayısıyla da içinde bulunduğumuz çağın sorunlarını çözecek şekilde konuşturulmasını teorik olarak mümkün, ideolojik olarak ise zorunlu görmekteyiz.

 

Bu sürecin nasıl işletileceği sorunu tamamen bağımsız olarak ele alınması gereken bir konu olduğu için, burada sadece bunun ilk basamağının Kur’an’ın yerelselliğini kabul etmek olduğunu söylemekle yetiniyoruz. Kur’an’ın evrenselliğini tahakkuk ettirebilmek, diğer bir ifade ile onu başka çağlarda ve coğrafyalarda yeniden tarihin içine sokabilmek için Kur’an metninin nazil olduğu tarih ve coğrafya ile ilişkisinden yola çıkmak durumundayız.

 

Kur’an’ın muhtevasına baktığımızda asli mesajın (değişmeyen evrensel değerler) dışında kalan bölümlerinin yerel özellikler taşıdığını müşahede ediyoruz. Kur’an’ın ilk muhataplara yönelik özel amaçlarından biri olan; Onları ‘’Örnek bir nesil kılma amacı’’ onlarla çok yönlü bir ilgilenmeyi zorunlu kılmıştır. Bu ilgilenmenin boyutlarını elimizdeki Kur’an metninden müşahede etmek mümkündür. Kur’an’ın en temel fikirlerinin ortaya konuluş biçimine varıncaya kadar hemen her durumda ilk hitap kitlesi ve çevresi göz önünde bulundurulmuştur. Örneğin; Kur’an’ın ifadelerine biçim kazandıran en önemli etkenlerden birisi, Mekke müşriklerinin dünya görüşleridir. Allahsız olmayan ama Allah fikrinin hiçbir fonksiyon icra etmediği müşrik dünya görüşü karşısında Kur’an’ın Allah fikrini çok yoğun bir biçimde vurguladığını görüyoruz. Mekke müşriklerinin yanlış yaratıcı tahayyüllerini düzeltmek için, her yönü ile o anki akli kapasiteyi kuşatarak, güçlü bir yaratıcı inancı ortaya konulmuştur. Öyle ki Kur’an’ı Kerimdeki birçok olayın arkasında bu vurguyu gözlemlemek mümkündür.

 

Kur’an, ilk muhatapların varolan kültüründen istifade etmiştir. İlk muhataplarının Kur’an’ı anlamaları için, onların kullandığı dili ve deyimleri kullanmış, onların bildiği ve müşahede edebildiği örnekler vermiştir. Hiçbir zaman ilk muhatapları için anlamsız ve onları ilgilendirmeyen herhangi bir konudan bahsetmemiştir. Kur’an, ilk muhataplarının karakteristik özelliklerini, örf, adet ve geleneklerini kuşatarak şekillendirmiştir. Bu değerlerden bağımsız bir söylem içinde olmamıştır. Kur’an metnini okuyan birisi, ilk muhataplarının yaşadığı coğrafyayı, onların dünya görüşünü, örf, adet ve geleneklerini, ekonomik ve sosyal-psikolojik durumlarından bahseden birçok pasajla karşılaşacaktır. Kur’an’ın özel amacına –örnek bir nesil oluşturmaya- binaen, Kur’an metninde sıkça karşılaşılan bu yerel ifadelerin, ikincil muhataplar için önemi çok daha fazladır. Bu yüzden Kur’an metninin yerel boyutlarının netleştirilerek ortaya konması, Onun anlaşılması ve güncel kılınmasının yanında evrensel boyutunun ortaya konmasına da katkı sağlayacaktır. Örneğin; Kuran Mekke ve Medine’de nazil olurken neleri hedefledi, neleri değiştirdi, neleri ıslah etti, neleri gözetledi ve nelere dokunmadı. İlk toplumun hayatında mesajı anladıktan ve bildikten sonra kendi koşullarımıza yani yaşadığımız çağa ve topluma indirgememiz gerekir. Beraber yaşadığımız toplumda Kuranın hedefi, amacı ve taşıdığı mesajlar ne anlama gelir ve neleri ifade eder gerçeği böylece ortaya çıkmış olacaktır. Güncel ve yaşanılır bir Kuran gerçeği ortaya çıkmış olacaktır. Kuranı Mekke’ye ve Medine’ye nazil kılmadan, İstanbul’a nazil kılmak doğru değildir.

           

Kur’an metnindeki yerelsellik boyutunun kabul edilmesi, muhatapları; Kur’an’ın ilk indiği dönemi araştırmaya yönlendirecektir. Yerel boyutun doğru anlaşılması, kişiyi Kur’an’ın bütününü doğru anlamaya sevk edecektir. Daha evvel değindiğimiz gibi belli bir yöntemi kabul etme ile ilgili olan bu bakış açısı, Kur’an’ın doğru anlaşılması için ilk basamağı oluşturmaktadır. Kur’an metninin yerelsellik boyutunun anlaşılmaması veya reddedilmesi, bizleri yanlış bir anlama yöntemine sevk edeceği gibi yaşadığımız ortam ile büyük çelişkiler ve çıkmazlar içine de sokacaktır. Ayrıca Sünnetullah’ın bir parçası olan değişim faktörünü de göz ardı edilmiş olur ki, bu da Kur’an’ın güncel hale gelmesini imkânsız hale getirir. Bunun da Kur’an’ın amacına aykırı olduğu izahı gerektirmeyecek kadar açıktır.

 

Hiçbir mesaj, muhatap olduğu toplumun, değerlerini, kültürünü ve dünya görüşünü göz ardı etmez. Muhakkak her mesaj, muhatap aldığı toplumun koşullarını, bilgi ve algılama seviyelerini göz önünde tutarak onlara hitap etmiştir. Muhataplarının pratik yaşamlarını ilgilendirmeyen bir mesajın, muhataplar tarafından dikkate alınması beklenemez. Zaten vahyin temel amacı insan ve insan davranışlarıdır. Dolayısıyla Kur’an’ın insandan ve yaşadığı reel şartlardan uzak durması düşünülemez. Zira bu vahyin insanlara sunulması yöntemine aykırı olduğu gibi, bizzat insan doğasına da aykırıdır.

 

 

Bu açıdan Kur’an metninin ulaştırmak istediği mesajın, bir boyutuyla yerel olması kaçınılmazdır. Önemli olan Kur’an metnindeki yerelsellik boyutunu netleştirilerek, bunun karşısında nasıl bir tavır alacağımıza karar vermektir. Çünkü ancak bu şekilde Kur’an’ı layıkıyla anlayabilir ve günümüz şartlarına uygun ve güncel olarak tatbik edebiliriz.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar