“Kuran pratik bir sürece indi ve ancak pratik bir süreçte anlaşılır.”
Kur’an-ı anlamaya çalışmak, ayetleri üzerinde düÅŸünmek her ÅŸeyden önce Allah’ın bir emridir ve akıl sahibi olan herkes bununla mükelleftir. Mükellefiyet bilinci taşınan sorumluluÄŸun gereÄŸine uygun bir ÅŸekilde, yerine getirilmesini gerekli kılar. Kur’an’ın doÄŸru usullerle ve doÄŸru bir ÅŸekilde anlaşılması, sorumluluÄŸu yüklenilen bir mesajın yerine getirilmesi olarak düÅŸünülmelidir. Kur’an, Allah tarafından insanoÄŸluna yüklenmiÅŸ olan mesajın yerine getirilmesinde önemli ve asli bir kaynaktır. Bu kaynağın anlaşılması, sorumluluÄŸun yerine getirilmesinde önemli bir yer tutacaktır. Sorumluluk ise; mükellefiyetin bütün açıklığı ile anlaşılması ile ancak yerine getirilebilir.
Kur’an-ın muhatabı olmak, onu doÄŸru anlamayı ve bir bütünsellik içinde yaklaşımı zorunlu kılar. Kur’an-ın bir bütün olarak doÄŸru anlaşılabildiÄŸi sürece üzerimize yüklenilen ilahi sorumluluk, tam anlamıyla yerine getirilmiÅŸ olacaktır.
Kur’an-ın ilk indiÄŸi zaman diliminden bugüne deÄŸin geçirmiÅŸ olduÄŸu uzun süreç, onun gereÄŸi gibi anlaşılmasına yönelik bazı engelleri ortaya çıkarmıştır. Kur’an metin olarak Allah’ın koruması altında olmasına karşın, aradan geçen uzun süreç deÄŸiÅŸik nedenlerden ötürü zihinlerde anlam kaymalarına sebep olmuÅŸtur. Bu faktörlerin tahlil edilmesi ve anlaşılması önemli bir basamak oluÅŸturacaktır.
Kur’an-ın indiÄŸi ilk dönemde pratik bir yaÅŸam içinde yaÅŸanan olaylara direk olarak hitap ederken, bazen da yaÅŸama bizzat müdahale ederek peygamberin denetiminde uygulanıyordu. Bu noktada herhangi bir sorun yaÅŸanmıyordu. Sorunlar baÅŸ gösterdiÄŸinde ise Allah peygamberine vahiy ederek, sorunlara karışık usulü çalışmalara ihtiyaç duyulmadan bazen ilahi vahiy bazen de peygamberin belirlemeleri ile çözüme kavuÅŸturuluyordu. Bu yöntem ile yetiÅŸen ilk nesil Kuranın asli mesajını kavradıklarından dolayı ciddi bir zorlukla karşılaÅŸmamışlardır. Fakat ilk neslin bitimi ile beraber sorunlar ümmet arasında baÅŸ göstermiÅŸ ve gün yüzüne çıkmaya baÅŸlamıştır. Aradan geçen 1400 yıllık süre ile beraber toplumlarda yeni ihtiyaçları ve yeni deÄŸiÅŸimleri meydana getirmiÅŸtir. Vahyin indiÄŸi ilk toplumla bugünün toplum yapısı arasında sosyal, siyasal ve ekonomik deÄŸiÅŸimlerin gerçekleÅŸmiÅŸ olması, beraberinde yeni sorunlar ve ihtiyaçlar oluÅŸturmuÅŸtur. Bu da Kur’an-a yöneliÅŸ tarzında bir takım yeni usulleri ve ihtiyaca baÄŸlı yeni yorumları gerekli kılmıştır.
Günümüzde Kur’an-ı anlama çabasından çok manasını bilmeden ezberleme gayretinin yaygınlaÅŸtığı bir gerçektir. Müslümanların pek çoÄŸu ezberlediÄŸi ve hayır amacıyla okuduÄŸu Kur’an’ın Türkçe bir tefsirini, hatta mealini okuma ihtiyacını dahi duymamaktadır. Yapılan istatistik araÅŸtırmalar gösteriyor ki, Kur’an toplumumuzun en çok okuduÄŸu, fakat en az anladığı bir kitap durumundadır. Kuran’ın gönderiliÅŸ amacı ve insanlara ulaÅŸtırmak istediÄŸi mesaj ile toplumumuzun ÅŸu an içerisinde bulunduÄŸu durum arasında bir mukayese yapıldığında, Kuran’ın daha ziyade anlaşılmadan okunduÄŸunu ve onun bize sunduÄŸu bireysel ve sosyal yaÅŸantımızla ilgili mesajlardan yeterince faydalanılmadığını rahatlıkla anlayabiliriz.
Ayriyeten Kur’an-ı yüce ve ulvi bir kitap, insanın ulaşılamayacağı iddiasıyla Müslümanlarla Kur’an arasında engel-perde koymaya çalışan ve daha da ileri giderek Kur’an-ı anlamaya çalışanları neredeyse dini tahrip edenler günahkâr ilan edecek kadar aşırı giden Müslüman guruplar olduÄŸunu görebiliriz. Çok üzücü bir durum deÄŸil mi? Müslümanların eliyle Kur’an-ın pratik hayattan koparılması ve sadece raflarda hayır amacıyla okunan ilahi ulvi bir kitap haline getirilmesidir. Hâlbuki Kur’an-ın amacı bu deÄŸildir. Kuran amacı; insanların hem bu dünyada ve hem de ahirette Rablerinin rızasına uygun mutlu bir yaÅŸam için bilgilendirme ve yol göstermedir.
“Üzerinde hiçbir ÅŸüpheye yer olmayan bu ilahi kelam Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlara bir rehber (olarak indirilmiÅŸ)tir,” (Bakara:2)
“Bu kitabı da sana, her ÅŸey için açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için de bir müjdeleyici olarak indirdik.” (Nahl; 89)
“Andolsun biz Kuran’ı öÄŸüt almak için kolaylaÅŸtırdık. DüÅŸünüp öÄŸüt alan yok mudur? “ (Kamer; 17)
Merhametli olan Allah insanoÄŸluna zorluk çekmek istemez, bilmediÄŸi, anlamadığı ve sorun teÅŸkil edeceÄŸi ÅŸekilde vahiy indirmez. Biliyoruz ki, anlaşılmayan bir mesaj mesaj niteliÄŸi taşımaz ve eksiktir. Bu sebepten dolayı mesajın öÄŸüt verici ve yol gösterici olabilmesi için açık-anlaşılır olması gerekir, aksi takdirde bilmedikleri bir mesajdan nasıl etkilenip imanlarını artırabilirler?
“Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığında kalpleri titrer, yanlarında Allah’ın ayetleri okunduÄŸunda (bu) imanlarını pekiÅŸtirir ve yalnız Rablerine dayanıp güvenirler.” (ENFAL,2.)
Kur’an-ı anlamanın elbette birçok yöntemi ve ÅŸartları olabilir. Kur’an-ı anlamanın en önemli ÅŸartlarından biri de onu ilk Kur’an nesli gibi anlamak ve yaÅŸamaktır. YaÅŸanmayan kitap tam olarak anlaşılmaz ve anlam itibariyle de eksiktir. ÖrneÄŸin pratik bir hayatın içinde eziyet ve sıkıntı yaÅŸamayan birine Kur’an-ın sabırla ilgili ayetlerini okumak doÄŸru bir yaklaşım olmayacak ve bu ayetlerin kiÅŸiler üzerinde bir anlamı ve etkisi de olmayacaktır.
Kur’an üzerine nice kitaplar yazıldı, tefsir ve tefsir usulü ilgili nice çalışmalar yapıldı, teorik bazda kaliteli çalışmalar ortaya konuldu. Fakat yapılan bu çalışmaların bir eksiÄŸi oldu ki, buda çalışmaların pratik yaÅŸamımızın gerçekliÄŸinden neÅŸet etmemesidir. Evet, bunca yapılan kitapların hatası ve eksiÄŸi budur. Bugün yaÅŸadığımız hayatın ve verdiÄŸimiz Ä°slami mücadele ile ilintili bir usulle Kur’an-a yaklaşırsak, onu daha iyi anlar ve Kur’an-ın teskin ediciliÄŸini, hayatı desteklediÄŸini, pekiÅŸtirdiÄŸini, müjdelemesini, korkutmasını bilfiil daha iyi idrak edebiliriz. Kur’anla ilgili birçok kitabın belki de en önemli eksiÄŸi pratik bir yaÅŸam ruhundan yoksun-kopuk- olmasıdır. Buda günümüz koÅŸullarında insanların ihtiyacına hitap etme, sorunlarını çözme ve onlara yol gösterme konusunda yetersiz kılmaktadır.
Kur’an ilk indiÄŸi neslin pratik durumlarına çözümleyici ve kuÅŸatıcı yaklaşımlar sergilemiÅŸtir. Bu çözümleyici yaklaşımlar tamamıyla mücadele sürecinde karşılaÅŸan sorunlara binaen yapılmıştır. Böylelikle Kur’an pratik bir süreç içinde anlam kazandığını görebiliyoruz. Ä°lk muhataplar Onu sadece okunan bir metin kitabi olarak deÄŸil, Ä°slami mücadelenin ve hayatımızın bir rehberi olarak okudular ve anladılar. Kur’an-ı anlamak ve ondan en doÄŸru çıkarımları elde etmek için, pratik bir mücadele ÅŸarttır. Günümüz koÅŸullarına en uygun rehber, kılavuz elbette ki Kur’andır. Fakat bu sadece teorik bazda deÄŸil, bizatihi yaÅŸayarak olacaktır. Kur’an yaÅŸandıkça eksiklerimizin farkına, hayat içindeki ihtiyaçlarımızı ve bunlara iliÅŸkin kuranın getirdiÄŸi çözümleri görebiliriz. Kuranın kimi ayetlerinin bu ortamlarda nasıl anlaşıldığına daha rahat tanık oluruz. Bu sebepten diyoruz ki, Kuran ancak yaÅŸanarak anlam bulur.
Bu baÄŸlamda Kur’an pratik durumun gerektirdiÄŸi ölçülerin dışında teorik tartışmalara girmez. Bu ideal ifade tarzıyla Kur’an, bize kendisini, ruhunu, mesajının boyutlarını, indiÄŸi ortamın objektif koÅŸullarını ifade tarzının çeÅŸitliliÄŸini ve üslubunu anlamamızın en ideal yolunu gösteriyor.
Hulasa elimizdeki Kur’an Allah’ın bir kelamıdır. Kur’an düne hitap ettiÄŸi gibi bugüne de hitap eder geleceÄŸe de hitap eder. Aynı ayet dün anlaşılan bir ÅŸekli-biçimi olduÄŸu gibi bugün ve yarına da hitap eden bir ÅŸekli-bicimi ve bir boyutu olabilir. Çağın beraberinde getirdiÄŸi bilgi, bilim ve teknolojilerin verdiÄŸi verilere göre ayetler yeni anlamları ve hayatımıza iliÅŸkin yeni çözümleri getirir. Kur’an metin olarak Allah’ın koruması altında Peygamberin yaÅŸadığı dönem ile tamamlanmış, fakat anlam ve mana akışı itibariyle kıyamete dek devam edecek ve feyzi bitmeyecektir.
“Ve (o gün) Rasul: “Ey Rabbim!” diyecek, “Kavmimden (bazıları) bu Kuran’ı gözden çıkarılacak bir ÅŸey olarak gördü!” (Furkan: 30)
Selam ve dua ile…
Facebook Yorum
Yorum Yazın