Ahmet Tevfik DURMAZ

Ahmet Tevfik DURMAZ

Mail: yazarlar62@teknikelektrik.com

İnsan Ömrü

“Hayat torbanı doldurabildiğin kadar doldur. Fakat Allah için…

 

Çılgınca yaşa, fakat Allah için….”

 

İnsan yaşam sürecinde yol almadan, zorluklarla karşılaşmadan, kendi ömrünün farkına da varmıyor. İnsan düşününce ömrünün ne kadar kısa olduğunu hemen anlayabiliyor. Geçmişine baktığında, sanki 2-3 günlük yaşanmış bir şeymiş gibi görüyor. Onu değiştirmeye ve geriye gitmeye de imkân bulmuyor. Onun için önümüzdeki ömrü çok dikkatli kullanmalı, doldurabileceğimiz kadar doldurmalıyız. O gün (yaşlılık) geldiğinde geçmişe baktığımızda keşke şöyle yapsaydım, diyeceğimiz pişmanlıkları aza indirerek, bu fani dünyaya gülümseyerek huzur içinde veda edebilmeliyiz. 


“Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir. ”   Ali İmran-185


“Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah’ın vaadi haktır; öyleyse dünya hayatı sizi  aldatmasın…”Fatır-5  

Neresinden baksanız ortalama insan ömrü 60-72 yıl arasıdır. Bunun 10-12 senesi çocukluk yılları, gerisinde ise insanın doğal ihtiyaçlarıyla beraber çok kısa bir zaman kalıyor. Bu kadar kısa bir zamanı, ebedi bir hayata tercih etmek akıllı bir yol değildir. Ayrıca bu kadar uzun yaşamanın da garantisi yoktur. Ne zaman, nerede ölüm geleceği belli değildir. Bu kadar gözle görünen gerçekler var iken, kişinin ahireti için hazırlık yapmaması büyük bir gaflet değil mi?


“Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah’tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.” Hadid-20


Zaman (yaşadığımız yaşam) neden bu kadar önemli? İnsan için en kıymetli şey, zamandır. Bu yüzden Allah “ASR” süresinde zamana yemin ediyor. Biliyoruz ki, Allah anlamsız ve değersiz şeylere yemin içmez. Demek ki zaman(yaşam süresi) insanlar için çok önemli ve değerlidir.  


Sıcak bir günde pazarda buz satan bir adam şöyle bağırır; “sermayesi buz olan bu zavallı adama acıyın“  Zaman buz misali gibidir, eriyip yokluğa doğru akıyor. Kuran bu önemli hususa çok defa yer vermiştir.


“Ey kavmim! Bu dünya hayatı ancak geçici bir menfaatten ibarettir. Ahiret ise durulacak karar yurdudur.“  Mümin-39


Yaşamı ne ile doldurmalıyız, nasıl geçirmeliyiz? Bu konuda Asr süresi önümüze bir hayat programı sunuyor. Başıboş yaşamın iflas ve hayatı ifsada götürdüğü gerçeğini ortaya koyuyor. Allah hiçbir şeyi plansız ve programsız yaratmamıştır.  Yarattığı her bir varlığa bir plan ve program tayin etmiştir. 


Ala süresinin ilk 3 ayetlerinde yaratılan her bir nesnenin bir plan ve program dâhilinde intizam edildiğini görebiliriz.

1. Yüce Rabbinin adını tespih et.

2. O, yaratıp (QALAKA)   şekillendiren, (FE SEVVA) âhenk veren ve düzene koyandır.

3. O, (her şeyi) ölçüyle yapıp  (hidayete, doğru yola) yönlendirendir. (Kaddera fe Hedâ)


Kâinatta her nesne bir program dâhilinde ikame ve idamesini sürdürüyor. Bu yüzden kâinatta bir düzen ve bir intizam mevcuttur. Şayet Allah her bir nesneyi bir plan ve program dâhilinde intizam etmeseydi, kâinat fesada uğrar ve yeryüzünde yaşam söz konusu olmazdı. Her şey paramparça olur, düzen ve intizam kalmazdı.  Arap lügatinde şöyle bir kaide vardır: “Tertili bozmak şer cümlesindendir“ yani cümle öğelerine, kaidelerine göre dizilmez ise, cümlede anlam bozukluğu meydana gelir. Burda düzenin ve intizamın her bir şey için ne kadar önemli ve gerekli olduğunu anlıyoruz.  


Her şeyi düzene sokan ve programlayan Allah nesnelerin en kâmili olan insanı başıboş bırakacağını düşünmek mümkün mü? Yeryüzünün halifesi ve imarını sağlayacak olan insan başıboş olabilir mi? Aksine Allah insanı yaşamın merkezine oturtmuş ve sorumlu tutmuştur. Yaşam süresinde başıboş olan ve bir programa tabi olmayan insanların ise, hüsranda (iflasta) olduğunu Yüce Rabbimiz “Asr” süresinde ifade etmiştir:


1- Andolsun zamana 

(yaşam süresine) ki, 

2- İnsan gerçekten ziyan 

(iflas) içindedir

3- Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).


Yüce Allah bu sürede insanların iflasta, hüsranda ve ziyanda olduklarını, ancak sürede zikri geçen dört haslet ile programlananların hüsranda ve ziyanda olmadıklarını, kurtulacaklarını ifade etmektedir. Bu dört esas insanın kurtuluş reçetesi ve takip edeceği hidayet yoludur.


HAYAT PROGRAMI: (Kurtuluş Reçetesi)

a- İMAN ETMEK. 

b- İMANIN HAYATA SALİH AMEL 

OLARAK AKTARILMASI.

c- İMAN EDİLEN VE YAŞANILAN BU 

DEĞERLERİN TEBLIĞ EDİLMESİ.

d- BU YOLDA SABR ETMEK VE 

KARARLI OLMAK. 


Allah insan hayatını bu dört esas üzerine bina etmeyi, dünyada ve ahirette huzurlu ve mutlu bir yaşamı talep etmiştir. Aksi takdirde hüsrana (iflasa) uğrayanlardan olmuş olacağız. Bu kısacık ömrümüzde hayırlı ve bereketli bir yaşamı arzulayıp amel ederek,  arkamızda hayır ile yâd edilen bir eser bırakmalıyız. Bize ait olmayan bu fani dünyada daha fazla günah işlememeliyiz. 


Hayırlı işler yapan insan, yaptığı amellerden dolayı bir gün Allah’a hesap vereceği bilinci içinde yapar. Bütün amellerini yüce bir gaye için yapar ki, o da Allah rızasıdır. Allah rızası olmadan yapılan amellerin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Bilakis ihlâssız yapılan ameller, sahibine ağır bir vebal ve sorumluluk getirir. 


“İnsanlar, (sadece) “İman ettik” diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir.”  Ankebut Suresi2-3


Yapılan hayırlı ve kötü amellerin faili bizatihi insandır. İnsanın ellerinin bir ürünüdür.


“Sana gelen iyilik, Allah’tandır. Başına gelen kötülük de nefsindendir (Ellerinizin yaptıklarıdır). Seni insanlara peygamber gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.” Nisa: 79


“Başınıza gelecek her felaket, kendi yapıp ettiklerinizin bir ürünüdür. Bununla beraber Allah pek çoğunu bağışlıyor.” Şûrâ:30


Ve yaşam boyunca duamız şu olmalıdır:

“Onlar, “Biz zaten Rabbimize döneceğiz. Sen sadece, Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, Müslüman olarak canımızı al!” dediler.   A’RAF : 126


“Onlar Câlût ve kuvvetleriyle karşı karşıya geldiklerinde, “Ey Rabbimiz! Bize zorluklara tahammül gücü bağışla, adımlarımızı (ayaklarımızı) sağlam kıl ve hakikati inkâr eden bu topluma karşı bize yardım et!” diye dua ettiler.” Bakara :250


Ne mutlu o kimselere ki, bu kısacık yaşamı Salih amellerle süsleyip Rabbi’nin rızasına erenlere! Selam ve dua ile…


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar