7- Allah, mesajını sunarken akla hitap eder.
Allah ilahi mesajın anlaşılması için, sorumlu kıldığı melekelerden biriside “Akıl”dır. Anlama ve kavrama melekelerinin en önemli vasıtası akıldır. Bu açıdan Kur’an-ın hitabı akladır. Kur’an, akleden herkesi ilahi mesajdan sorumlu tutmuÅŸ ve sorumluluk yüklemiÅŸtir. Aklı olmayanın ilahi mesaja yönelik herhangi bir sorumluluÄŸu da yoktur. Kur’an, ilk muhatapların yaÅŸam biçimlerine, hayat görüÅŸlerine ve akıl melekelerinin alabileceÄŸi ÅŸekilde akıl dünyalarına uygun hitaplar da bulunmuÅŸtur.
Akıl kelimesi, Kur’an’da 49 yerde ve tümü fiil halinde geçer. Ä°sim olarak hiç geçmez.
“Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç iÅŸlemekten sakınırsınız.” (2/179)
“…Evlere girdiÄŸiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaÅŸama dileÄŸi olarak birbirinize selam verin. Ä°ÅŸte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız.” (24/61)
“Ä°ÅŸte akıllarınız ersin diye, Allah size ayetlerini böylece açıklıyor. “(2/242)
“DilediÄŸine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiÅŸ demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar. (2/269)”
“...Allah düÅŸünesiniz diye size delillerini apaçık bildiriyor.” (2/221)
Allah mesajı muhatap olduÄŸu toplumun akletme kapasitesini göz önünde bulundurarak sunmuÅŸtur. Toplumun düÅŸünüÅŸ ÅŸeklini ve niteliÄŸini göz önünde tutarak mesajı ÅŸekillendirmiÅŸ ve her vesileyle insana sunduÄŸu mesaj üzerinde düÅŸünmeye ve tefekkür etmeye çağırmıştır. Bu sayede toplumun her kesimi rahatça mesajı anlamıştır.
“Sizler kitabı okuduÄŸunuz halde, insanlara iyiliÄŸi emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyorsunuz?” (2/44, bkz:16/44, 30/28)
Allah, ilahi mesajı insanlara ulaÅŸtırmada, mesajı net ve anlaşılır kılmasını esas almış ve bunun için de mesajın anlaşılmasını saÄŸlayacak maddi-manevi her türlü vasıtadan istifade etmiÅŸtir. Mesaj, muhatap toplumun akli melekesini harekete geçirerek ve etkileyerek bir yaklaşım içerisinde olmuÅŸtur. Bunun için de toplumun kültürünü, dilini, örnek ve kıyaslamalarını en güzel ÅŸekilde mesajın amacına uygun bir yöntemle kullanmıştır. Bu ÅŸekilde Allah, muhatapların mesajı, akledip anlamaları için; Toplumun sahip olduÄŸu kültür ve ananelere mesajın rengini ve boyasını vererek, onların zihin dünyasında yeni bir dünya görüÅŸü oluÅŸturmuÅŸtur. Bunun için:
a- Mesaj, toplumun dilini kullanmıştır.
Allah mesajın anlaşılması için muhatabın kullandığı dilin tüm Ä°nceliklerini kullanmış, bu sayede mesajı muhatabın diliyle kolaylaÅŸtırmıştır. Mesaj, toplumdaki her insanın rahatça anlayabileceÄŸi bir dille sunulmuÅŸtur. Allah toplumun sahip olduÄŸu dilin özelliklerini, kavram ve deyimlerini kullanmaktan çekinmemiÅŸtir. ÖrneÄŸin: yaratıcı ve insan iliÅŸkisini açıklamak için, toplumun kullandığı “Abd ve Rabb” kavramlarını kullanmıştır. Kur’an daki birçok kavram yine aynı mahiyete sahiptir. Aynı ÅŸekilde O toplumun kullandığı deyimleri kullanmıştır.
“Böyle iken onlara ne oluyor ki, adeta aslandan ürküp kaçan yaban eÅŸekleri gibi öÄŸütten yüz çeviriyorlar.” (74/49-51)
Kur’an-ı okuyan birisi, bir anda kendini mesajın indiÄŸi toplumun atmosferi içinde hisseder. Çünkü mesaj, toplumun sahip olduÄŸu dilin karakteristik özelliklerinin rengini (günlük konuÅŸma dilini, kavramlarını, deyimlerini ve mecazını) alarak ÅŸekillenmiÅŸtir. Mesajın apaçık ve anlaşılır olmasının en önemli nedenlerinden biriside, muhatap toplumun dilini en iyi ÅŸekilde kullanabilmesidir. Mesajın insanlarca anlaşılmasının ilk basamağı dildir. Dil olmadan basit bir ÅŸeyi dahi doÄŸru dürüst anlatmak mümkün deÄŸildir. Bu açıdan mesaj, tarih boyunca hangi topluma inmiÅŸse, inmiÅŸ olduÄŸu toplumun diliyle ÅŸekillenmiÅŸtir.
b-Mesaj, toplumun kültürünü kullanmıştır.
Mesaj, muhatap aldığı toplumun örf, adet ve geleneklerine kendi rengini vererek düzenlemeye tabi tutmuÅŸtur. Toplumun sahip olduÄŸu kültürün olumlu yönlerini onaylamış, olumsuz yönlerini de mesajın boyasıyla yeniden düzenlemiÅŸtir. ÖrneÄŸin: Mekke toplumun adetlerinden olan “Zıhar”ı ortadan kaldırmıştır.
“Allah bir adamın içinde iki kalb yaratmadığı gibi, “Zıhar” yaptığınız eÅŸlerinizi de analarınız yerine tutmadı ve evlatlıklarınızı da öz oÄŸullarınız olarak tanımadı. Bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeÄŸi söyler ve doÄŸru yola eriÅŸtirir.” (33/4)
Kur’an-ı baÅŸtan sona kadar okuyan birisi, “Zıhar” gibi mesajın muhatap aldığı toplumun kültürel özelliklerini nasıl yansıttığını rahatça müÅŸahede edebilecektir. Bu açıdan mesajın anlaşılması için, mesajın ilk muhatabı olan toplumun kültürünü iyi bilmek gerekir. Elimizdeki Kur’an metni, ilk muhatap toplumun kültürel özellikleriyle, mesajı anlamlandırır. Bu, toplumun mesaja ilk muhataplar olmasının doÄŸal bir sonucudur. Ayrıca daha evvel ki konular da belirttiÄŸim gibi mesajın örnek bir nesil ve toplum oluÅŸturma hedefinin de bir parçasıdır.
c- Mesaj, örnekleme ve kıyaslamalara baÅŸvurmuÅŸtur.
Allah insanların mesajı akledip anlamaları için, aÅŸina oldukları eÅŸya ve olaylardan örnekler verir. Kıyaslamalara baÅŸvurur.
“ Allah, (kendisine ortak koÅŸtuÄŸunuz ilahlar konusunda) hiçbir ÅŸeye gücü yetmeyen ve baÅŸkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiÄŸimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eÅŸit olur mu? Hamd Allahındır; fakat onların çoÄŸu bilmezler.” (16/75)
“ Allah ÅŸu örneÄŸi verdi: iki kiÅŸi; bunlardan birisi dilsiz, hiç bir ÅŸeye güce yetmez ve her ÅŸeyiyle efendisinin üstünde (bir yük), O, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; ÅŸimdi bu, adaletle emrden ve dosdoÄŸru yol üzerinde bulunanla eÅŸit olabilir mi?” (16/76)
Verilen örnek ve kıyaslamaların anlaşılması için, kullanılan malzemenin temelini toplumun kültürü oluÅŸturur. Bu sayede ilk toplum, verilen örnek ve kıyaslamaları çok rahat bir ÅŸekilde anlamaktaydı. Toplumun aÅŸina olduÄŸu olgulardan örnekler verilmesi ve kıyaslamalara baÅŸvurulması, mesajı anlaşılır kılmış, desteklemiÅŸ ve pekiÅŸtirmesine yardımcı olmuÅŸtur. Bu yöntem sayesinde mesaj, zihinler de ve insani algılama boyutunda anlaşılır hale gelmiÅŸtir.
d-Kıssalar (tarih) anlatılmıştır.
Her mesajın kendini isnat ettiÄŸi bir geçmiÅŸi vardır. Mesajın anlaşılması ve kabul edilebilirliÄŸi içinde bu elzemdir. Allah, sunduÄŸu mesajı geçmiÅŸle desteklemiÅŸtir. Ä°ÅŸte mesajın bu geçmiÅŸi arka planını “Kıssalar” oluÅŸturur. Mesaj, muhatap aldığı toplumun tarihini anlatarak ondan ders alınmasını istemiÅŸtir.
“Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduÄŸunu görmezler mi? Allah onları yere batırmıştır. Kâfirlere de onların benzeri vardır.” (47/10)
Kur’an da ele alınan pek çok konu içinde kıssalara bu denli yer verilmiÅŸ olmasının can alıcı sebebi, insan varlığının idamesinde, bir tarih eksenine ihtiyaç duyulmuÅŸ olmasındandır. Mesaj geçmiÅŸ tarihi kıssaları ve yorumu taşımasına raÄŸmen, ÅŸimdiyi ve geleceÄŸi hedeflemiÅŸtir. Kur’an, inanç ve toplum esaslarını, kaide ve yasalarını oluÅŸtururken, bunları bir boÅŸlukta bulunmaktan kurtaracak tarih felsefisini oluÅŸturmaktan geri durmamıştır. Her bireyin yapması gibi, toplumun da bir varlık muhasebesi yapması kaçınılmazdır; toplum olarak nereden geliyorum? Nerdeyim? Bu gidiÅŸ nereye? Sorusunu yöneltmesi elzemdir. Kıssalar, insanı bu soruların eÅŸiÄŸine getirirken, bir bakıma tarihsel sorumluluk yerine getirilmiÅŸ, insanların, sübjektif ve yanlış bakış açılarını benimsemelerinin önüne geçilerek gerçek olgular üzerinde yükselen yargılarla yüz yüze gelmeleri temin edilmiÅŸtir.
Mesajın desteklenmesine ve yerleÅŸmesine yönelik olan bu kıssalar ( tarih), mesaja muhatap olan ilk toplum tarafından az veya çok, yanlış veya doÄŸru bilgiye sahip oldukları kıssalardı. Allah bu kıssaları çarpıcı ve ilgi çekici bir tarzda sunmuÅŸ, bu sayede de gerek muhatap toplumun geçmiÅŸini kuÅŸatan ve gerekse ibret alıp akletmeleri için mesajı desteklemiÅŸ ve anlaşılır hale getirmiÅŸtir.
Gelecek sayıda devam edecek.
Facebook Yorum
Yorum Yazın