Son günlerin ve muhtemelen önümüzdeki dört ayın flaş konusu “Cumhurbaşkanlığı seçimi” olacak. Konu bu olunca haliyle adayların kim olacağı da merak ve tartışma konusu olacaktır. Ama bana göre konu kim “Cumhurbaşkanı olur” dan ziyade, Kimden Cumhur başkanı olmaz konusu daha önemli.
Anayasaya göre 40 yaşını doldurmuş, en az lisans mezunu ve TC vatandaşı olması yeterli. Ama aslında bu konu daha farklı ele alınmalı.
Anayasaya göre kahvede pişti oynamaktan başka meslek edinememiş ve sırf askerlikten yırtmak için açıktan bir fakülteyi 10 yılda bitirmiş ve kimliğinde TC vatandaşı yazan, haa birde 40’ından gün almış, Filanca partinin ilçe başkanının uzaktan bacanağı olan Muhittin Yoğurtçu da aday olabilir. Kendini bilime ve bilimsel siyasete adamış, erkleri yasaları bilen adil ve dürüst kariyeri olan, halklın benimsediği biride olabilir. Tabi ki gönlümüz ikinci tarife uygun adaylardan yana ama kimin olmaması gerektiği konusunu konuşmak gerekli.
Şimdi muhtemel adaylara bakalım.
Son günlerde ortalığa atılan muhtemel aday isimlerinden biri, kapitalist şirketler gurubu patron kulübü eski başkanı ve hakkında kimsenin hiçbir şey bilmediği bir bayan.
Ötekisi ise gelenekselleşmiş gibi, Anayasa Mahkemesi Başkanı badem bıyık bir iktisatçı. (Sanki bu ülkede hukukçu kıtlığı varmış gibi en yüksek mahkemenin başına bir iktisatçıyı getirmiş olmakta ayrı bir ayıp)
Bir diğer muhtemel aday mevcut Cumhurbaşkanı
Ve yine gelenekselleşmiş köşk adaylarından mevcut Başbakan.
Yukarıda zikrettiğim isimlerin hepsi de aday olma yolunda kuvvetli isimlerdir. Ama hangisi olursa olsun, ülkenin bu günden daha ileri yada gerilemesi çok zayıf bir ihtimal olacaktır.
Aslında halkın Cumhurbaşkanı olacak kişiden beklentileri nelerdir, birde ona bakmalıyız. Kendisi gibi giyinmeli, kendi gibi yaşamalı, ayrım yapmamalı, ayrıştırmamalı. Dengeleri ve sınırları iyi bilmeli. Bir baba gibi şefkatli olmalı. Halkın yemesine, içmesine göre değil. Kimliğine, kökenine göre değil. Saçına, bıyığına, başına, kaşına göre değil. Memleketine, Diline, mezhebine göre değil. Cüzdanına, çantasına, arabasının markasına, sırtındaki hırkasına göre de değil. Hele hele yakasındaki rozetine hiç değil: sadece ve sadece haklılığına haksızlığına göre ayırt etmeli.
Ne Cumhurbaşkanları gördü bu milet. “Ben sizin babanızım” diyen çobanlardan tutunda “Bu memlekette kürt kelimesini söyleyenin yüzüne tükürürüm diyenine varıncaya kadar. Kitap okumayı beceremeyince çizgi roman çizenden tutunda, kitap okumak yerine fırlatmayı tercih edenlere kadar. Bulduğu ilk fırsatta paraların üzerine vesikalık resmini yerleştirenden tutunda, Darbeyle gelip darbeyle gidenlere kadar, hatta sabah kahvaltısı için yirmi çeşit peyniri aynı sofraya koydurtana kadar, iştahlı ve doyumsuz olanları da gördük. Hiç unutulmadı unutulmaz da. Ama asıl unutulmaması gereken bir şey var ki oda ilk defa Cumhurbaşkanı olacak kişiyi halkın seçecek olması.
Son olarak bir hatırlatma yapmak da yarar var. Bu ülke de
Bülent Ersoy’dan :Kadın İdris Naim Şahin’den:İçişleri Bakanı
Devlet Bahçeli’den : Matematik Filozofu
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan : Ülkücü
Mansur Yavaş’dan : Sosyal Demokrat
Fetullah Gülen’den : Kainat İmamı oluyorsa, senden benden de Cumhurbaşkanı olur.
NOT: Adayım ama yaşım tutmuyor, Kısmet Bir dahakine İnşallah
Facebook Yorum
Yorum Yazın