Malumunuz dergimiz Teknik Elektrik Postası muhtevası ve reklamlarından da anlaşılacağı üzere mesleki (sektörel) bir dergidir. Aralık 2003 den beri yayınına aralıksız devam eden dergimizin asli maksadı tabii ki elektrik sektörüne, meslektaÅŸlarına ve ülke ekonomisine katkı saÄŸlamaktır. Zaten umum itibarı ile tüm Basın Yayın KuruluÅŸ ve teÅŸekküllerinin de maksadı budur.
Bununla beraber yaÅŸadığımız coÄŸrafyanın, kavimlerin, ticaretin, sosyal kültürel ve siyasal faaliyetlerin geçiÅŸ güzergâhı olması maksadı ne olursa olsun bir Basın unsurunun buna biçare, duyarsız(hissiyatsız) kalmasına mani olmaktadır.
Yani siz bir amme hizmeti olarak yayın hayatına baÅŸlattığınız Derginiz velev ki mesleki(sektörel) bir dergi de olsa yukarıda saydığım sebeplerden dolayı ülkenizin içinde bulunduÄŸu fiili hale (de facto) alakasız kalamıyorsunuz.
Bu ÅŸartlar dahilinde ülkemiz Türkiye 2013 yılı mayıs ayı sonlarından itibaren tedrici olarak artan bir Dış Saldırı ile karşı karşıyadır. Gezi olayları adı altında ÅŸekillenen ve 3-5 tane aÄŸaç bahane edilerek yüzbinlerce vatan hainini en aÅŸağılık sloganlarla en adi hakaretlerle seçilmiÅŸ meÅŸru iktidar ve onun liderine karşı harekete geçiren Dış güçler ilk denemesini bu ÅŸekilde gerçekleÅŸtirmiÅŸti.
Gücünü kendisini seçen ve başına idareci tayin eden milletinden alan milli irade ve önderi de bu çapulcu kalkışmasını birkaç hafta süren bir karşı koyuÅŸ ile püskürtmüÅŸtü.
Ama su uyuyor düÅŸman uyumuyordu. Mayıs 2013 de savulan bu taarruz bu kez 17-25 Aralık 2013 sonlarında ‘’yolsuzluk kılıfı altında’’ yine meÅŸru seçilmiÅŸ iktidarı devirmeye yönelik bir hareketle geldi. Bu kez baÅŸrolde 40 yıldır gizlenerek Devlette örgütlenmiÅŸ bir çete (FETÖ) ile geldiler.
Dini bir kılıf altında 40 yıldır Türk milletinin dince kutsal kabul edilen tüm deÄŸerlerini istismar ederek planlanan ve Devletin en kılcal damarlarına kadar giren bu çete Yargı ve Emniyetteki çete mensupları ile teÅŸebbüs ettiÄŸi bu darbeyi de milli irade ve onun saÄŸlam önderinin kararlı duruÅŸu ile püskürttük.
Tabi ki bu püskürtmeler sadece müdafaa bazında kaldı. Zira bu darbe teÅŸebbüsü ve taarruzları yapan alçaklar Devletin içerisine yerleÅŸmiÅŸ çete tarafından korunuyordu.
Zaten Gezi Vandalizm’indeki sokaklarda kamu araçlarını, ambulanslara kadar; esnafın dükkanınıda camına, çerçevesine kadar yakıp yıkan bu çapulcuları koruyan girdikleri adliyenin arka kapısından aynı gün çıkartan da bu çete (FETÖ) idi.
Bu esnada çözüm süreci devam ediyordu.2013’ün başından itibaren tatbik edilen ve maksadı ‘’Devletin Terör Örgütü PKK’nın elinden silahı almak‘’ olan bu süreç gayet de iyi gidiyordu. Zaten Mayıs-Haziran 2013’deki FETÖ-HaÅŸhaÅŸi Darbe TeÅŸebbüsünün de maksadının hedefinde bu Çözüm Süreci vardı. Çözüm Süreci milli iradenin 30 yıldır kronik hal almış teröre dur deme süreci idi. Bu sürecin baltalanması için evvela Gezi sonra 17-25 Aralık darbe teÅŸebbüsleri yapılmış ama netice alınamamıştı. Sırada ne vardı? Bizde merak ediyorduk.
2014’ün 6-8 Ekimine(Kurban Bayramına denk geliyordu) vardığımızda bu kez Küresel Sermayenin yani Emperyalizmin Kürt versiyonu ile karşımıza çıktılar.
Yani Gezi Vandalizm’inde ellerinde Atatürk resimleri ve Türk bayrakları ile orta-lığı ateÅŸe veren Çapulcular Emperyalizmin Türk versiyonu,17-25 Aralık 2013 deki sözde Yolsuzluk Operasyonu kılıflı Darbe TeÅŸebbüsü DÄ°NÄ° Motifli FETÖ versiyonu idi.6-8 Ekim 2014’de ÅŸu anda hapiste yaptıklarının bedelini ödeyen HDP liderinin kışkırtması ile yapılan taarruz ise Emperyalizmin Kobani-Kürt versiyonu idi. Bunun amacı da belli ki çözüm sürecini sona erdirip ülkeyi bir iç savaÅŸ ortamına sürüklemekti. Çok ÅŸükür ki Devlet Millet el ele bilhassa GüneydoÄŸudaki Kürt vatandaÅŸlarımızın hassas tutumları ile(her zamanki gibi) atlatılmıştı…
Ve 2015’in 7 Haziran’ına geldik. Yapılan Genel seçimlerde Ak Parti %41 rey alınca tek başına hükumet kuramayacağı belli olmuÅŸtu. Bunu Türkiye için bir ZAAF gören Dış güçler ve onun içerdeki iÅŸ birlikçisi Terör örgütü çözüm sürecini sona erdirdiÄŸini 15 Temmuz’da KCK yürütme konseyi üyeleri Bese Hozat, 22 Temmuzda da Murat Karayılan vasıtası ile açıkladı.
Ceylanpınar ve Adıyaman saldırıları ile de 2015 yazında Çözüm Süreci bozuldu.
Tabi ki Türkiye Cumhuriyetinin elleri armut toplamıyordu. Hükumet kurulamamıştı ama milli iradenin önderi ve seçilmiÅŸ CumhurbaÅŸkanı Devletin tepesinde idi.
Devlet tüm gücü ile Terörle mücadele etmeye baÅŸlamıştı. Ama aksi giden bir ÅŸeyler vardı. Devletin içindeki Habis Ur(FETÖ) duruyordu daha. Yüzeysel operasyonlar belki Yargı ve Emniyeti rahatlatmıştı ama Askeriye ve Bürokrasideki FETÖ mensupları olduÄŸu gibi yerindeydi.
Bu Habis Ur(FETÖ) bilhassa Askeriyede Terörle mücadeleye ciddi bir direnç idi. Gizlice verilen bilgiler Hendek(çukur) terörüne karşı yürütülen mücadele de çok sayıda ÅŸehit vermemize sebep oluyordu. Askeriye ’de çok sayıda FETÖ’cü olması Milli GüvenliÄŸimiz için ciddi bir zaaf idi. Derken 2016 Temmuz’una geldiÄŸimizde malum FETÖCÜ Askeri Darbeyi yaÅŸadık.250 Åžehit ve 2193 Gazimiz ile neticelenen ama püskürtülen bir darbe.
Åžehitlerimizin ve Gazilerimizin kanları üzerinde yükselen milli bir ÅŸahlanış ve milli iradenin önderi tarafından 3 yıldır defaatle söylenen 2.bir istiklal mücadelesi…
Ä°ÅŸte böyle bir coÄŸrafyada yaşıyoruz. Ve bu kadar Darbe teÅŸebbüsünün, hadisenin, iç ve dış taarruz(saldırı) olduÄŸu bir coÄŸrafyada biz siyasete dokunmadan nasıl dergi çıkartalım.
Gönlümüz isterdi ki Ä°skandinavya ülkeleri gibi bir vatanda yaÅŸayalım. Ve sadece çiçek böcek ya da mesleki problemleri yazalım. Ne yazık ki insan kavmini, ailesini seçemediÄŸi gibi ülkesi için coÄŸrafyasını da seçemiyor, tercih edemiyor.
Bu yüzden demiÅŸlerdir “CoÄŸrafya Kaderdir’’ diye belki de…
Yorum Yazın