Kalın: Yeni anayasa ihtiyaç

CumhurbaÅŸkanlığı Sözcüsü Ä°brahim Kalın, Rusya'nın Suriye'deki saldırılarının DAEÅž'ten ziyade ılımlı muhalifleri hedef aldığını belirterek, bunun herkese açık bir meydan okuma olduÄŸunu ifade etti.

Kalın, El Cezire televizyonunda yayınlanan bir programda, Türkiye ve bölge gündemini deÄŸerlendirdi.

1 Kasım genel seçim sonuçlarına deÄŸinen Kalın, ortaya çıkan siyasi tablonun pekçok gözlemciyi ÅŸaşırttığını ancak Türkiye'nin siyasi durumunu ve toplumu derinlemesine tahlil edenler için sonuçların sürpriz olmadığını ifade etti.

Erken seçimler öncesinde koalisyon hükümeti oluÅŸturulması için yapılan tüm görüÅŸmelerin baÅŸarısızlıkla sonuçlandığını anımsatan Kalın, bunun sonucunda ülkenin erken seçime götürülmesi kararı alındığını ifade etti. Kalın, koalisyon hükümetlerin her zaman her ülkede baÅŸarılı olamayacağını belirterek, Türk halkının koalisyonların ülkeye istikrar ve geliÅŸme getiremeyeceÄŸinin bilincinde olduÄŸunu dile getirdi.

- Yeni anayasa çalışmaları

Kalın, Türkiye'deki yeni anayasa tartışmalarına da deÄŸinerek, "Bu, yeni bir tartışma deÄŸil. Mevcut anayasanın deÄŸiÅŸmesine iliÅŸkin bir ihtiyaç olduÄŸu aÅŸikar. Çünkü bu anayasa 1980 darbesi sonrasında oluÅŸturuldu. Türk halkının önceliÄŸi artık deÄŸiÅŸmiÅŸtir" dedi.

Türkiye'nin çok deÄŸiÅŸtiÄŸini, ekonomik gücünün arttığını, dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olduÄŸunu, nüfusunun arttığını ve çok partili demokrasiyle yönetildiÄŸini hatırlatan Kalın, bunun için de yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduÄŸunu kaydetti. Kalın, daha önce siyasilerin yeni anayasada yer alması gereken maddelerden yüzde 60'tan fazlası üzerinde anlaÅŸtığını ve kalan kısım konusunda ihtilaflar bulunduÄŸuna iÅŸaret etti.

CumhurbaÅŸkanlığı Sözcüsü, istenenin, ÅŸimdiki anayasa üzerinde yapılacak bir deÄŸiÅŸiklik deÄŸil, bütünüyle yeni bir anayasa vücuda getirilmesi olduÄŸunun altını çizdi.

Kalın, yeni anayasanın ÅŸimdiki gibi parlamenter sistemi mi yoksa baÅŸkanlık sistemi mi olacağına iliÅŸkin soruya, bunu ülkenin öncelikleri ve ihtiyaçlarının belirleyeceÄŸini söyledi. Türkiye'nin baÅŸka ülkelerin tecrübelerini kopyalamak zorunda olmadığını kaydeden Kalın, hukukun üstünlüÄŸüne dayanan çoÄŸulcu ve demokratik kurallar olması kaydıyla yönetimine iliÅŸkin hususlara kendilerinin karar verebileceÄŸini dile getirdi.

- Suriye krizi

Kalın, Suriye'deki savaşın artık bölgesel bir mesele olmadığını, bölgedeki tüm ülkeleri etkileyen uluslararası bir mesele halini aldığını belirtti.

GeçmiÅŸte Türkye'nin BeÅŸÅŸar Esed ile iliÅŸkileri olduÄŸunu ve Arap Baharı dalgası baÅŸladığında kendisine halkını dinlemesi ve meÅŸru taleplerini yerine getirmesini tavsiye ettiklerini anımsatan Kalın, Rusya'nın Suriye'ye müdahalesinin iÅŸleri deÄŸiÅŸtirdiÄŸini ve meseleyi daha zorlaÅŸtırdığını vurguladı.

Kalın, tüm diplomatik çabaların ve siyasi çözüm çalışmalarının baÅŸarısız olduÄŸuna iÅŸaret ederek, "Çünkü Esed vakit kazanmak için oynuyor. Herhangi bir siyasi çözümle ilgilenmiyor" dedi.

Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığının nedeninin DAEÅž'e karşı mücadele olması halinde bunun Türkiye için sorun arz etmeyeceÄŸini kaydeden Kalın, ancak ÅŸu ana kadar ki Rus saldırılarının büyük ölçüde Suriye'deki ılımlı muhalefete odaklandığını, bunun da herkese meydan okumak anlamına geldiÄŸini belirtti. Kalın, Türkiye'nin krizin tırmanmasından yana deÄŸil, söndürülmesinden yana olduÄŸunu kaydetti.

- Mısır ve İsrail ile ilişkiler

Kalın, Ä°srail'in Mescid-i Aksa'da "ateÅŸle oynadığını" söyleyerek, bu yapının sadece bir cami veya toprak parçası deÄŸil Müslümanlar için en mukaddes yerlerden biri olduÄŸuna iÅŸaret etti.

Türkiye'nin Mısır'da demokratik yollardan seçilmiÅŸ ilk CumhurbaÅŸkanı Muhammed Mursi'ye yönelik eylem için "darbe" kelimesi kullanan birkaç ülkeden biri olduÄŸunu söyleyen Kalın, darbeyle yaÅŸananları asla kabul etmeyeceklerini yinelediklerini ifade etti. Kalın, "Bunun Mursi'nin Ä°hvan'dan olması veya Sisi'nin ordudan gelmesiyle bir ilgisi yok. Konu ilke ve demokrasi meselesi" diye konuÅŸtu.

- Türkiye-Katar iliÅŸkileri

Kalın, Türkiye'nin Katar ile kurduÄŸu askeri iÅŸbirliÄŸinin Suudi Arabistan gibi baÅŸka ülkeleri de içine alarak, bölgede nüfuzunu artırmaya çalışan Ä°ran'a karşı Osmanlı-Safevi mücadelesine benzer bir mücadeleye dönüÅŸüp dönüÅŸmeyeceÄŸine iliÅŸkin soruya ÅŸöyle yanıt verdi:

"Katar'la siyasi, diplomatik ve ekonomik iliÅŸkilerimiz var. Åžimdi de askeri alanda bu iliÅŸkileri geliÅŸtiriyor ve orada bir üs kuruyoruz ancak bununla saldırgan amaçlar gütmüyoruz. Sünni Ä°slam'la Åžia karşı karşıya gelirse tehlikeli olur. GeçmiÅŸte yaÅŸanan hatalar tekrarlanmamalı. Bu geçmiÅŸi nasıl okuduÄŸumuza baÄŸlı bir durumdur. Ä°mparatorluklar devri artık kapandı, bambaÅŸka bir çaÄŸda yaşıyoruz. Safevilerle Osmanlılar arasında yaÅŸananlar geçmiÅŸte kaldı ve orada da bırakılmalı. Dünyada bir Åžii-Sünni gerilimi yaÅŸandığı bir gerçek ancak liderler ve din adamları bu gerilimi hafifletmeye çalışmalı."