Böbreklerde oluşan taşlar dayanılmaz ağrılardan böbrek yetmezliğine kadar bir dizi rahatsızlığa sebep olabiliyor.
Nefroloji Uzmanı Dr. Hüseyin Çelik, böbrekleri korumanın yollarını anlattı. Çelik, “Ä°drar, yaklaşık 50 maddenin çözülerek vücuttan atılmasını saÄŸlıyor. Yeterince su içildiÄŸinde çözelti miktarı artıyor ve burada daha fazla madde çözülebiliyor. Böylece böbreklerde kristalleÅŸme azalıyor, var olan küçük kristaller de atılıyor. Az su tüketildiÄŸinde ise çözelti miktarı azalıyor ve taÅŸ oluÅŸumuna sebep olan kalsiyum, oksalat ve benzeri maddeler kristalleÅŸmeye baÅŸlıyor. Bunlar zaman içinde taÅŸa dönüÅŸüyor. Günlük su tüketiminin yaklaşık 2 litre olması gerekiyor. Ancak herkes kendi tüketimini çıkan idrarı takip ederek ayarlayabiliyor. Ä°drarın mümkün olduÄŸunca renksiz ve kokusuz olması, yeterince su tüketildiÄŸini gösteriyor" dedi.
Özellikle hayvani proteinlerin, kalsiyum ve oksalatın böbreklerden daha fazla atılmasına sebep olduÄŸunun düÅŸünüldüÄŸünü ifade eden Çelik, “Bu sebeple özellikle böbrek taşı hastası olanların taşın ÅŸiddetine göre protein alımlarına dikkat etmeleri gerekiyor. Bir öÄŸün hayvani protein tüketen kiÅŸinin diÄŸer öÄŸünde lifli gıdalar yemesi yada sabah fazla peynir tüketen kiÅŸinin öÄŸlen et yememesi tavsiye ediliyor. Tuz, en sık görülen böbrek taşı bileÅŸiminin elemanları olan kalsiyum ve oksalatın böbrekten daha fazla atılmasına sebep oluyor. Herkesin metabolizması, böbrek dinamiÄŸi, böbreÄŸin içindeki idrar akımı farklılık gösterdiÄŸi için tuz tüketimi ile ilgili bir miktar vermek doÄŸru olmuyor. Hastaların tuz kullanımını mümkün olduÄŸunca azaltması gerekiyor" diye konuÅŸtu.
LÄ°MONU ÇOK SEVÄ°N
“Böbrekte taÅŸ oluÅŸumunu önlediÄŸi bilinen 'sitrat' maddesi limonda bol miktarda bulunuyor" diyen Çelik, “Her gün taze sıkılmış yarım limon suyu içebilir. Oksalat maddesi her gıdada var, ancak bazılarında daha fazla bulunuyor. Domates gibi oksalat içeren sebzeler beslenmenin vazgeçilmezlerinden olsa da bazıları sadece keyif için tüketiliyor. Çay, kahve, ıspanak, kakao, çilek ve kabuklu kuruyemiÅŸ gibi gıdaların tüketiminden kaçınarak oksalat alımını azaltmak mümkün. Öte yandan içeriÄŸinde oksalat bulunan çavdar ve kepek ekmeklerinin tüketimini de sınırlamak gerekiyor" diye tavsiyede bulundu.
KALSÄ°YUMDAN KORKMAYIN
Güçlü kemiklere sahip olmak için ihtiyacımız olan kalsiyumun inanılanın aksine böbrek taşına sebep olmadığına dikkat çeken Çelik, “Çünkü yapılan son çalışmalar kalsiyum tüketiminin bu konuda önemli bir rol oynamadığını ortaya koyuyor. Hekim tavsiyesi bulunmadığı sürece kalsiyum tüketiminin sınırlanmasına gerek yok.
YetiÅŸkinlerin ise günlük 1000 mg kalsiyum alması gerekiyor. Limonda bulunan sitrat böbrek taşı teÅŸekkülünü engellerken, gazlı ve kolalı içeceklerin ise vücuttaki sitrat miktarını azalttığı tahmin ediliyor. Bu sebeple gazlı içeceklerin mümkün olduÄŸu kadar az tüketilmesi lazım.
Hareket etmek vücuttaki tüm mekanizmaları dengeli hale getirirken, hareketsizlik ise tam tersi bir etki yapıyor. Bu tür hayat, böbrek taşına sebep olanlar dahil olmak üzere vücuttaki birtakım maddelerin daha fazla salgılanmasına yol açıyor. Gün içinde her fırsatta yürüyen, haftada en az beÅŸ gün yarım saat düzenli yürüyüÅŸ yapan, markete yürüyerek gitmeyi tercih eden insanlar hem kilolarını dengede tutuyor, hem de böbreklerinin daha iyi çalışmasını saÄŸlamış oluyor" ÅŸeklinde konuÅŸtu.
BÖBREKLERE STRES YAÅžATMAYIN
Stresten kaçınılmasını tavsiye eden Çelik, ÅŸunları söyledi:
“Yapılan çalışmalar stresin de böbrek taşı oluÅŸumunda rol üstlendiÄŸini ortaya koyuyor. Åžehir hayatının yoÄŸun temposunda stresten uzak durmak zor görünse de herkesin içinde bulunduÄŸu stresin farkında olup bunu iyileÅŸtirmek için çalışması, sakinleÅŸtirici yöntemlerden faydalanması tavsiye ediliyor. Böbrek taÅŸlarının oluÅŸumunda genetik faktörlerin rol oynadığı düÅŸünülüyor. Bu nedenle ailesinde böbrek taşı hastalığı olan kiÅŸilerin benzer sıkıntılar yaÅŸama riskinin daha yüksek olduÄŸunu bilmeleri ve böbrek saÄŸlığı kontrollerini yılda bir kez düzenli olarak yaptırmaları gerekiyor. Böbrek taÅŸları bir kum taneciÄŸinden 7 santime, hatta bazen daha büyük ebatlara ulaÅŸabiliyor. TaÅŸların varlığı genellikle bel bölgesinde ya da böbrek ile idrar torbası arasında bulunan böbrek yolundaki konumuna göre karın ve kasık bölgesinde aÄŸrı ile anlaşılıyor. AÄŸrı erkeklerde yumurtalıklara, kadınlarda ise vajinal dudaklara kadar ilerleyebiliyor. Bazen bulantı, bazen kusma, hatta ateÅŸ görülebiliyor. AÄŸrının ÅŸiddeti ise hastadan hastaya deÄŸiÅŸebiliyor. Böbrek taÅŸları bazen böbrek fonksiyonunu bozuncaya veya kalıcı hasarlar oluÅŸturuncaya dek belirtisiz büyüyebiliyor. Hatta böbreÄŸinde taÅŸ olduÄŸunu bildiÄŸi halde bir uzmana baÅŸvurmakta geç kalarak organ kaybı yaÅŸayan hastalar görülüyor.
Taşın, böbrekte üretilen idrarı mesaneye taşıyan 'üreter'in aÄŸzına yerleÅŸmesi idrar çıkışının azalmasına ya da durmasına sebep oluyor. Bu durumun uzun sürmesi halinde idrar böbreÄŸe baskı yapıyor. Tek taraflı tıkanıklık idrarda belirgin bir azalmaya sebep olmadığı için fark edilmeyebiliyor. Böbrekte taÅŸ varlığının sebep olduÄŸu bir baÅŸka hastalık ise böbreÄŸin bakteriyel enfeksiyonu ile ortaya çıkan pyelonefrit. Taşın bulunduÄŸu bölgede oluÅŸan enfeksiyon doÄŸru ve zamanında tedavi edilmediÄŸi takdirde hastayı böbrek yetmezliÄŸine götürebiliyor. Her iki durumda da taÅŸa müdahale edilerek böbreÄŸin geri döndürülmesi mümkün oluyor. Ancak taÅŸların geri dönülemeyecek kadar zarar verdiÄŸi ve böbreÄŸin alınmasının söz konusu olduÄŸu hastalar da oluyor".
Kaynak : Ä°HA
Yorum Yazın