Cevdet NASIRANLI

Cevdet NASIRANLI

Mail: yazarlar48@teknikelektrik.com

Ortadoğu Üzerindeki Oyunlar ve Türkiye

Cumhuriyet kurulduktan sonra maalesef belirli bir süreden sonra  tezgahlar, oyunlar devreye girmeye başlandı, derin ve karanlık ama aslında ülkeyi yönetenler üzerinden ülkem hiç boş bırakılmadı. Sürekli sıcak, diri tutuldu. Fitneler... Yeri geldi, alevi sünni durumu başlatıldı, yeri geldi Kürt - Türk  olayı  üzerinde oyunlar oynandı. Tabi bu sadece benim ülkemde değil işte darbe yaptırdıkları karıştırdıkları Mısır, Libya, Fas, Tunus, Irak  gibi ülkelerin durumu ortada  özellikle Arap Baharı denilen  safsatanın çıktığı döneme baktığımızda  birçok analiz yapabiliriz, birçok  Avrupa ülkesi krizle pençeleşirken yönetimleri yıkılırken silah baronlarının silah stokları ağzına kadar doluyken bu Arap baharını çıkarıp hem silah stoklarını boşaltıp hem de  yeni kaynaklar oluşturup Ortadoğu’nun öz sermayesini daha önce  sömürdükleri gibi sömürmeye başladılar. Türkiye de bu planın bir parçasıyken Türkiye de 11 yıldır aşamadıkları bir irade oluştu. Bu onların beklemediği bir durumdu. Bu iradeyi yıkmak için yine bu  irade eliyle  kısa sürede çok güçlenen bir yapıyla vurma planını devreye koydular. Bu yapıyı neden bu kadar rahat yönettiler. Çünkü bu yapı seksen darbesinden sonra ülkeyi satanlarla saf tutular bunların bu yapıyla ilişki kurmaları ta ozamanlardan başlar zaten bu yapı onların eliyle o dönem tohumları atıldı. 

 

Seksen  darbesinde bu örgütün duruşuna baktığımız da  Türkiye’deki  bütün dini cemaatler, dernekler ve bütün STK’lar karşı çıkarken karşı çıkmayan bir cemaat görüyoruz. Fetullah Gülen hareketi,  Fetullah gülen cemaati darbeden sonra çok aktif çalışmaya başladı ve devletin birçok kademesinde kadrolaşmak için adam yetiştirip şahısların kendileriyle bağlantılarını kamufle etmeye çalışıyorlardı, öyle ki dini cemaat adıyla hareket etmelerine rağmen dini inanışla ilgisiz davranışlar içinde bulunup bunun kamufle olarak görüp caiz olduğu fetvasını bile veriyorlardı

 

Uzun yıllar önce Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi için düğmeye basıldı ve planlar bir bir devreye konulmaya başlandı. Ortadoğu halkı herşeyden habersiz yüzyıl önce  dünya savaşından sonra bugünün planlandığını herkesin artık kafasının bir köşesini sokması lazım. 

 

Nasıl mı ? 

2. Dünya savaşından sonra Ortadoğu haritası yeniden şekillendirilirken bilinçli bir şekilde Kürtlerin üzerinde yaşadığı topraklar dört farklı ülkenin sınırları içinde bırakıldı. Neden mi? İngiltere Kürtlerin önde gelenlerine isterlerse kendi yaşadıkları topraklar üzerinde onlarında bir Kürt devleti kurnalarını sağlayacaklarını teklif etti. Ama Kürtler her zaman olduğu gibi yol yürüdüğü, birlikte Çanakkale ve Malazgirt’te  omuz omuza savaştığı kardeşleri ayrılmayı kabul etmeyip Türklerle aynı ülke çatısı altında kalmak istediklerini söyleyerek İngiltere’yi adete  şoke etmişlerdir. İşte o tarihten beri bu iki kardeş arasına nifaklar sokulması için  planlar ve projeler çizilmektedir. Çünkü biliyorlar ki Ortadoğu da bu iki kardeş birlikte hareket etiği sürece buralarda istedikleri ameliyatları gerçekleştiremezler. Bunun bir yolu var Kürt ve Türk kardeşliğini bitirmek. Bizim de bunun farkında olup inadına kardeşlik deyip çözüm sürecini yürütülmesi için daha çok sesimizi çıkarıp daha çok milli birlik ve kardeşlik projesine destek vermemiz gerekir.

 

Geçen  zaman boyunca  Türkiye’yi bu şekilde dizayn edemeyecekle

rini anladıklarında farklı metotları denemeye başladılar ve hükümet içinde güçlenen karanlık eller vasıtasıyla sayısız girişim de bulundular, MİT olayı, Gezi olayı, seçilmişlere operasyon  bunlardan yalnızca birkaçıdır. Buradaki gaye algı operasyonları ile toplumda infial hissi uyandırmak kargaşa ortamı yaratmaktı ancak hızlı bir şekilde Türkiye’de oluşmuş sağlam irade duvarına tosladılar ama çabaları devam etti önce Cumhurbaşkanlığı seçimi ve son olarak da HSYK seçimlerinde arzuladıkları olmadı. Ama bitti mi? Asla bunlar 30 yıllık bir bir oluşum benim bölgemde çok ciddi çabalar içerisindeler. Kürtler içerisinde zihin bulandırma, algı operasyonu ve benzeri birçok çalışma içerisinde olduklarını biliyor, görüyor, duyuyoruz. Bunların yaptıklarını anlatmaya sayfalar yetmez özellikle çözüm süreci ile bu karanlık eller hareketlenmeye başladı. Ancak görüyorum ki bunların bu algı operasyona hem bölgemden hem ülkemin batısında anlık duygularla hareket edip yaşanmışlara bakmadan oyuna gelenler var. Bunlara olayları ve yaşatılmak istenen algıyı iyi okumalarını ve biraz agresiflikten uzak anlık milli duygularla hareket etmekten uzak  kalmalarını tavsiye ediyorum. 

 

Gel gelelim KOBANİ ye;  Kobani  üzerinden son dönem Türkiyede yapılan operasyonların geziden yapılmak istenenden  mantık ve altında yatan sebepler bakımından  hiçbir fark yoktur. Bu kadar hızlı ve yakıcı olmasının tek nedeni yıllardır bu bölge üzerinde zaten bir algı operasyonu yapılıyor olması, yıllar ca karanlık eller bu bölge de devlet adına sayısız karanlık cinayetler, işkenceler gözaltılar, insanlar evlerinden barklarında edinip köyleri yakılmış olmanın duygusuyla ve o dönemin çocukları bunları görmüş çocukları bu gün genç ve kanı kaynar durum da olmaları, bunun yanın da  hemen karşımızda barbar bir terör örgütü  tarafından canice kardeşlerimiz üzerinde katliam yapılıyor çoluk çocuk ve kadınlar öldürülüyor ve sanki Türkiye Cumhuriyeti  devleti bilinçli bir şekilde onları IŞİD terör örgütü  denilen barbarların önüne atmış, yardım etmiyor algısı yaratıldı. Bu yapılan algı operasyonunu görüp sakin bir şekilde durumu açıklık getirmesi gereken yöneticilerimiz bu algı operasyonunu görmeyip maalesef  çıkıp sert açıklamalarla toplumu geren ve toplum da bir etki tepki yaratan açıklamalar da bulundular. Bu da hazırda bekleyen karanlık ellerin işine gelip sokakların hareketlenmesini sağladılar. Ancak şunu belirtmeden geçemeyeceğim, daha önce Diyarbakır da Vali olarak görev yapmış olan İç İşleri Bakanımızın sükûnetle olayları tahlil etmesi ve olayları iyi yönetmesi sayesinde polis halkla çatıştırılmadı ama buna rağmen 31 canımız katledildi. Sayın Bakanın bu önemli duruşu olmasaydı daha kötü sonuçlar doğabilirdi. İnsanlar ve polis sokaklarda çatıştırılabilir ve çok kötü önü alınamaz karanlık bir yola girilebilirdi. Kaldı ki yapılmak istenende buydu. 

 

Özellikle  Kürtler ve Türklerin dikkat etmesi  gereken bir husus da, Ortadoğu da oluşturulan taşeron örgütler konusu. Ortadoğuyu yeniden şekillendirmek  isteyen  güçler tarafından oluşturulan taşeron örgütlerden biri IŞİD ancak bu örgüt özellikle Kürt bölgelerine saldırıyor ve katliamlar yaşatıyor. Diğer taraftan da Türkiye’nin içinide karıştırmak isteyen güçler  Türkiye’nin bu vahşi  örgüte destek verdiği algısı oluşturmaya başlandı. Bununla Türkiye içerisinde kalan Kürtleri ayaklandırma çalışmasına giriliyor. Şunu belirtmek isterim ki Kürt ve Türk kardeşliğinin hiç olmadığı kadar sağlam durması ve herkesin kullanacağı dile dikkat etmesi gerektiği bir dönemden geçiyor.

 

Hadis-i şerifte denildiği gibi kim bir zalime yardım ederse Allah da o zalimi onun üzerine musallat eder. Herkesin bu hadis-i şeriften ders çıkarıp, kalplerinin atış yönüne bile dikkat etmesi gerekir.

 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar