Dünya Kadınlar gününü kutluyorum. Erkek hegemonyasının gündemimize getirdiÄŸi, bizi fazlasıyla üzen vahÅŸice iÅŸlenen bu cinayeti ÅŸiddetle kınıyor, ülkemizde ve dünya da ÅŸiddet unsuru taşıyan üzücü olayların bir daha yaÅŸanmamasını umut ediyorum...
Kadına yönelik ayrımcılığın ve ÅŸiddetin artarak devam ettiÄŸi günümüzde de Kadın nedir? Kadın tarih boyunca nasıl algılanmıştır? Kadın kendisini nasıl algılamaktadır? Kadın erkek gibi insani bir varlık olduÄŸu halde neden farklı algılanmış, istismar sömürü ve tartışma konusu olmuÅŸtur; soruları karşımıza çıkmakta ve görünen o ki çıkmaya da devam edecektir.
Günlük yaÅŸamımızda “kadın olduÄŸunuz için böyle düÅŸünüyorsunuz” sözünü sık sık duyarız.
Tarih boyunca bir çok toplum ve kültürde Erkek bir özne, kadın ise ona bağımlı bir varlık olarak görülmüÅŸtür. Erkek etken, kadın edilgendir. Bu bizim toplumumuzda da böyledir. Kendini erkeÄŸe bağımlı hisseden kadın, genelde çevreden aldığı direktifler yönün de hareket etmektedir. Tarih boyunca kadınların toplumdaki önemi ne yazık ki gözardı edilmiÅŸtir.
Oysa toplumun geliÅŸmesi ve deÄŸiÅŸmesinde kadın önemli bir paya sahiptir. Kadın ve erkek toplumu oluÅŸturan iki temel sütundur. Yönetimi elinde bulunduranlar, saÄŸlıklı bir toplumun altyapısını oluÅŸturmalı, kadın ve erkeÄŸin saÄŸlıklı geliÅŸimini saÄŸlamalıdır. Her iki cins de kendine özgü özellikleri ile toplumsal iÅŸleyiÅŸe katkı saÄŸlar.
Kadının yaratılış özelliÄŸi olan annelik, toplumda cinsiyete göre biçilen roller ve iÅŸ bölümü zaman zaman kadının toplumsal hayata katılımını engellemiÅŸ, bir takım eÅŸitsizliklerin çıkmasına neden olmuÅŸtur. Toplumun temelini oluÅŸturan kadın bir çok sorunla karşı karşıya kalmıştır.
Batıda olduÄŸu gibi Türkiye’de kadın hareketleri 18. yüzyılda baÅŸlamıştır. Ülkemizde kadın hareketleri meÅŸrutiyetin ilan edilmesi ile hız kazanmış; MeÅŸrutiyetin ilanından cumhuriyetin ilanına kadar devam eden süre içinde ivme kazanmıştır.
Abdülhamid döneminin en önemli reformu kadın konusunda göze çarpmaktaydı. Abdülhamid tarafından açılan Muallime mekteplerinde yetiÅŸen kadınlar, Osmanlı kadınını eÄŸitmek üzere taÅŸraya gönderiliyorlardı. Bu süreçte Ä°stanbul, Ä°zmir, Bursa, Selanik gibi geliÅŸmiÅŸ kentlerde eÄŸitimli bir kadın ordusu ortaya çıkmış, edebi yazılar yazan, resim yapan, ÅŸiir yazan, batı dillerinden çeviriler yapan çok sayıda kadın yetiÅŸmiÅŸti.
Kadın dergileri ilk bu dönemde çıkarıldı.. Fatma Aliye, Emine Semiye, Halide Edip, Nezihe Muhittin ve Nigar hanım gibi çok sayıda kadın eser verecek duruma gelmiÅŸti. Halide Edip Adıvar’ın yürüttüÄŸü Talii- Nisvan derneÄŸi bir çok alanda çalışmalar yürüttü.
Ä°ÅŸgal yıllarında da aktif bir kadın tipi karşımıza çıktı!. Halide Edip, Münevver Sami yurdun çeÅŸitli yerlerinde mitingler düzenleyerek Kuvay-ı Milliyeye destek verdiler.
Toplumun her katmanında Anadolu kadını milli mücadelenin her safhasında görevini fazlası ile yerine getirdi. Milli mücadele, battaniyeyi evladının yerine cephanenin üzerine örtmeyi tercih eden Kara Fatma ile sembolleÅŸti. Böylesine yüreÄŸi büyük, imanlı, yiÄŸit bir Anadolu kadınıydı Kara Fatma; ardında sadece ÅŸerefli bir isim deÄŸil; biz kadınlarında gurur duyacağı bir hatıra bırakmıştır.
Kara Fatma’nın KurtuluÅŸ Savaşında sergilediÄŸi cesaret bu ülkenin kadınlarını da yüreklendirdi. Tıpkı Nezahat onbaşı, Nene Hatun, Åžerife bacı, Halime ÇavuÅŸ ve Emir AyÅŸe gibi.
Bu yürekli kahramanlarımız, kadının baÅŸaramayacağı, üstesinden gelemeyeceÄŸi hiç bir mücadelenin olmadığını bizlere göstererek örnekler olmuÅŸlardır.
Özellikle Åžerife bacının hikayesi beni derinden etkilemiÅŸtir. Ä°zninizle kısaca deÄŸinmek istiyorum...
1921 yılı Kasım ayında Ä°nebolu sahillerine ulaÅŸan cephaneyi yaÅŸlı-çocuk, kadın-erkek demeden tüm bir millet cefakarca, yılmadan cephaneliklere taşıyordu.
Åžerife bacıda üstün bir gayret göstererek kaÄŸnıyla cephane taşıyan o kahramanlardan biriydi. Kar ve soÄŸuk havaya raÄŸmen var gücüyle taşıdığı cephaneyi menziline ulaÅŸtırdı.
Askerler Åžerife bacının taşıdığı kaÄŸnıyı bulduklarında, cephanenin üzerinin Åžerife hanımın kazağıyla örtülü olduÄŸunu gördüler. Åžerife hanımın cansız bedeni ise kaÄŸnının arkasında yüzüstü yatıyordu. Åžerife hanımı incitmeden kaldırdıklarında altında soÄŸuktan korumaya çalıştığı minik bebeÄŸini buldular.. Åžerife annemiz vatan için canı pahasına cephaneyi teslim ederken, canından çok sevdiÄŸi bebeÄŸini de korumayı ihmal etmemiÅŸti.
Halide Edipten Şerife Bacıya kadar bu yiğit Anadolu kadınlarını bir kez daha rahmetle anıyorum..
Sevgili okuyucularım; Kadın istikrardır; kadın huzurdur; kadın toplumun direÄŸidir. Kadın bir çiçek kadar naif ama bir aÄŸaç gövdesi kadar saÄŸlam ve güçlüdür. Ä°çinde bulunduÄŸumuz içimizi acıtan bu ÅŸiddet sarmalından kurtulmanın çaresi sevgidir. Sevgi yaÅŸatan bir iksirdir. Ä°nsan sevgiyle yaÅŸar, sevgiyle mutlu olur ve çevresini sevgiyle mutlu eder. Ä°nsanlık sözlüÄŸünde Sevgi bizim canımızdır. Allah insanları birbirine baÄŸlama konusunda Sevgi’den daha güçlü bir zincir yaratmamıştır.
Åžiddetin, tecavüzün, bin bir fenalığın kol gezdiÄŸi dünyada temiz kalabilmiÅŸ tek ÅŸey sevgidir. Sevginin başı, yaradanı sevmektir, Sonra yaradılanı. Yaradanını seven yaratıcısının yarattıklarına zarar verebilir mi? Kine, nefrete düÅŸmanlığa kilitlenmiÅŸ canavar ruhlar, sevginin yeÅŸermediÄŸi ortamlarda filizlenip zehirli sarmaşık gibi her yere uzanmışlar, iklimleri kan, toz, duman ve gözyaşına boÄŸmuÅŸlardır.
Dünyayı bu ÅŸiddet sarmalından uzaklaÅŸtırmak öncelikle bizlere, kadınlara yani annelere düÅŸüyor. Önce Yaradanı sevdirmeliyiz çocuklarımıza sonra yaradılanı. Sevgi tomurcukları yeÅŸertmeliyiz minik yüreklerinde. Sevgi öÄŸretmeli, empati kurma becerilerini geliÅŸtirebilmeliyiz.
Empati kurdurtma becerisini saÄŸlamak çocuklarda merhamet duygusunu geliÅŸtirecektir.
Bunları alamayan çoçuk asla saÄŸlıklı bir iletiÅŸim kurmayı beceremez. Öfkeli, ÅŸiddete meyilli ve merhametsiz bir birey olur .
Åžiddeti sadece kanunlarla önlememiz mümkün deÄŸildir..
Åžiddetin önüne idamla geçmek imkansızdır! Nasıl zeka süreci tamamlanmamış bir bebeÄŸe araba kullanmayı öÄŸretemiyorsak, maneviyattan yoksun büyüyen insanlara merhamet duy gusunu aşılamamız mümkün deÄŸildir. Çünkü empatik zeka becerisi geliÅŸememiÅŸtir.
Åžiddeti önlemek için bize verilen kutsal vasıf olan annelik ve babalık vazifelerimizi hakkıyla yerine getirebilmeliyiz. Çocuklarımıza sevgi, saygı, empatiyi öÄŸretirsek ÅŸiddetin önüne geçebilmemiz mümkün olur. SaÄŸlıklı bir toplum oluÅŸturmak istiyorsak ÅŸayet kesinlikle cinsiyet ayırımı yapılmamalıdır. Maalesef toplumumuzda en büyük hatalardan biriside, cinsiyet ayırımcılığıdır.
KADINLAR SAVAÅž ÜZERÄ°NDEN KULLANILDI
Kadınlar geçmiÅŸten bugüne her ÅŸartta ezildi. Tarihte kadın üzerinden nice savaÅŸlar yürütüldü. Sıcak savaÅŸta önce kadın çoçuklar ve yaÅŸlıların dokunulmazlığı olması gerekirken, acımasızca tecavüze uÄŸrayıp katledildiler.
ÅžehirleÅŸmeninde getirdiÄŸi yalnızlık a-sosyalleÅŸme kiÅŸisel bozuklukların neticesinde oluÅŸan ruhsal bunalımlarla kaçınılmaz olan depresyonun baÅŸlıca sebepleridir maneviyatsızlık .
Maneviyatı yaşayabilen, dini-ahlaki değerlerle beslenip sevgi ile yoğrulan birey asla şiddete bulaşmayacaktır.
Maneviyatsızlığın ne denli tehlikeli olduÄŸu bilincine varan NORVEÇ; bugün kilisilere baÄŸlı maneviyat dernekleri kurmakta ve eÄŸitim vermekte olduÄŸunu biliyoruz.
REKLAMLARDA KADIN REZALETÄ°
Kapitalizmin dayattığı moda, reklam sektörü kadına yönelik ayrımcılığın en belirgin örnekleridir. Kadının cinsel bir obje olarak sunulması, kaç kadın derneÄŸimizi rahatsız ediyor?!
Bir ünlü giyim markası reklamlarında makyaj yapılarak küçük bir kadına dönüÅŸtürülen, para uÄŸruna ekranlarda biboartlar da sergilenen minik bedenler için bu firmaya kaç kadın derneÄŸimiz tepki gösterdi? Anneler ve babalar olarak kaçımız tepki verdik?
Çoçuk bezleri reklamlarında kullanılan çoçukların mahrem bölgelerinin pervasızca teÅŸhir edilmesi pedofili sapıklar, subyancı ruh hastaları açısından sakıncalı deÄŸil mi? Özellikle ve özellikle çocuklarımızın bu yönde kullanılmasına asla müsade edilmemeli. Hatta yasalarla yaptırım uygulanmalı.
Hepimiz duyarlı davranarak gereken tepkiyi gerekli mercilere iletirsek, reklam ÅŸirketleri tüketim sektöründe kadını aÅŸağılayıcı reklam yapmaktan ve çoçuklarımızı mevcut tehlikeye karşı duyarlı olacak ve kullanmaktan çekineceklerdir.
Kadın haklarında ise evlilik yapılmadan önce sözleÅŸme yapılmalı ve sözleÅŸmeye aykırılık halinde boÅŸanma ve boÅŸanmadan doÄŸan hakların verilmesi zorunlu olmalıdır. Gerek hukukta, gerek politika, gerek siyasette, gerek iÅŸ sektöründe kadınlara dair kanun tasarıları hazırlamaları ve bu hususta kadınlar her alanda zorunlu sözleÅŸme ile hakları korunmalıdır. Aksi taktirde biz kadınlar konusu hala tartışılmaya devam edecek ve daha çooook pedofili ruh hastalarına ÅŸahit olacağız.
Facebook Yorum
Yorum Yazın