Hürriyet gazetesindeki köÅŸesinden Abdülhamit’in 5. kuÅŸaktan torunu Nilhan OsmanoÄŸlu ‘na Cumhuriyet kadını olmanın getirisi olarak gördüÄŸü maharetlerini sergileyerek ard arda salvolar sıralamış Gülse Birsel...
Kendini skeç falan yazarken hayal ediyor olsa gerek, Nilhan OsmanoÄŸlu’nu iÅŸgalci bir kuvvetmiÅŸ gibi tasvir etmiÅŸ.
Yazısında en dikkatimi çeken bölümler; “Kusura bakma bebeÄŸim artık prenses benim. Ayaklar baÅŸ oldu, sorma bacım! Galatasaray Adası’nı filan vermeyeceÄŸim size çünkü artık orası bizim kraliyet ailesinin. Dava da açma, kraliyet ailesi kalabalık, 80 milyonuz hangimizle uÄŸraÅŸacaksın? Ha derseniz ki, koskoca sultana bıdı bıdı yapan sen kimsin? Hemen söyleyeyim efenim.
Ordu Gölköylü Feyzullah Bey ve UÅŸak Merkez ilçesinden Asım Bey’in torunu Gülse Sultan ben! Bir elma bahçesi bile yok bize dededen kalan. Ama çok acayip Ä°stiklal madalyaları var. Dizi dizi. Artık kaç yerlerinden yaralandılarsa bu memleketin bağımsızlık savaşında, bildiÄŸin koleksiyon olmuÅŸ. “BildiÄŸin” diyorum da o dönemleri bilmezsiniz, sizin aile yurtdışındaydı sanırım! E biz de n’apalım, sizin dedeler gidince, ailecek kendi sultanlığımızı kurduk....19 yaşından beri yazıyorum. Muhtemelen son 15 yılda yaptıklarımın bazılarını takip ettiniz, eÄŸer Türkiye’de yaÅŸadıysanız...
Napolyon’u ilgilendiren konuları filan bırak. Evet prenses gibi hayatım var o ayrı da esas gülüyorlar, tanıyorlar, seviyorlar, sayıyorlar. Kime sorsan gösterir. Kalplerde taht kurdum desem yeridir, affedersin! Yani kusura bakma, artık prenses benim! Biziz!
E cumhuriyet böyle bir ÅŸey. Krallık, kraliçelik bedava deÄŸil. BileÄŸinin hakkıyla. Yani kadın, erkek, fakir, zengin, köylü, kentli, herkes kral olabiliyor o ‘canınıza yeten düzende’... ‘Since 1923’!”
Gülse kendince bir kraliyet ailesi icat etmiÅŸ beni de ne hakkı varsa o kraliyet ailesine dahil ettiÄŸi 80 milyondan biri olarak kendi safına katmış...
Birincisi Gülsecim; krallık bizim topraklarımızda geçerli deÄŸildir. Bizde PadiÅŸah vardı, KaÄŸan vardı, Han vardı, Reis vardı, Hünkâr vardı, Åžah vardı, Sultan vardı falan...
Şimdi de Cumhurbaşkanı var...
Yakında da muhtemelen bir “BaÅŸkanımız” olacak. Prenses olmaya heveslendinse buruÅŸuk Ä°ngiliz Kraliçesi ve onun ölmesinden umudu kesmiÅŸ veliahtlarının ardından sıraya girebilirsin...
Ä°kincisi; tarihten, ecdat ‘tan, ahde vefa’dan bihaber senin gibi hazımsızların Nilhan OsmanoÄŸlu üzerinden neye saldırdığını görüyoruz... Hangi krallıktan bahsediyorsun bilmiyorum ama kralın sarayında soytarı diye bir skeç yazabilirsin.
Mevzu Suada deÄŸil.
Derdimiz Osmanlı ‘yı yeniden kurmak da deÄŸil.
Merak ettim adayı sana mı tahsis ettiler?
Ya da halka mı mâl ettiler?
623 yıl 3 kıta, bize bu toprakları vatan yapmış atalarımızın kazanımlarıyla kime prenseslik tasladığına iyi bak istersen...
Benim de taraftarı olduÄŸum Galatasaray Spor Kulübüne bir lafım yok elbette.
Onlar bedeli neyse ödeyip satın almışlar orayı...
Ben sürekli Cumhuriyet öncesi tarihimizi ve özellikle Osmanlı’yı küçümseyip o günlerin olaylarını yaÅŸadığımız çaÄŸa göre deÄŸerlendirerek yerin dibine sokma sinsiliÄŸinizden bahsediyorum...
Anlıyor musun Gülse?
Anlamıyorsan açayım.
Mesela Osmanlı’dan yola çıkarak kadınlara yürüyüp duruyorsunuz ya hani;
Kadın hakları kavramı dünyada da ancak 19. yüzyılda önem kazanmaya baÅŸladı. Yine seçme, seçilme, eÄŸitim gibi hakların mücadelesi 19. ve 20 yy. boyunca sürdü...
Almanya, Fransa, Ä°talya gibi ülkelerde seçim hakkı 20. yy’ ın ortalarında olabilmiÅŸtir. Ä°sviçre gibi bir ülkede kadınlar seçim hakkını ancak 1971’de alabilmiÅŸ...
Yani demem o ki; ha bire harem, cariye, dördüncü eÅŸ dairesinin içinde göstermek için ölüp ölüp dirildiÄŸiniz Osmanlı kadınlarını aÅŸağıladığınız dönemde Avrupalı kadınların pek çoÄŸu da mikrobiyoloji dalında doktora falan yapıyor deÄŸildi...
Tanzimat dönemiyle birlikte (1839-1908) erkeklerin yanında kızlarında eÄŸitimine önem verilmeye baÅŸlanmış, ilk olarak hem kızlar hem erkekler için sübyan mektepleri, 1858’den itibaren kız rüÅŸtiyeleri, 1870’ de kız rüÅŸiyelerinde eÄŸitim vermek amacıyla “Darulmuallimat” açılarak kadın öÄŸretmenler yetiÅŸtirilmeye baÅŸlanmış ve bu ülke geneline yayılmaya baÅŸlanmıştır.
Bundan sonra da kadın hak ve eÄŸitimiyle ilgili geliÅŸmeler birbirini izlemiÅŸ özellikle 1. Dünya Savaşında erkeklerin silah altına alınmasıyla birlikte kadınlar devlet yönetiminde erkeklerin yerini almıştır...
Bunları neden yazıyorum biliyor musun Gülse? Sen bugünün saraylısı olarak, tarihinle alay ederken aslında Osmanlı’nın son dönemlerinde yapılan araÅŸtırmalarda okuma yazma oranının yüzde 40-60’ lara kadar çıktığını, ancak savaÅŸlar nedeniyle verilen kayıplarla da birlikte bu rakamların çok çok gerilere düÅŸtüÄŸünü bilmediÄŸin için..
Gel gelelim Cumhuriyet’e...
Åžimdi diyeceksin ki Cumhuriyet’le birlikte Avrupa’dan bile önce bazı kazanımlar elde etmiÅŸiz..
Elbette haklısın.
Ama bu hakları kimler kullanabilmiş?
Batılılar gibi yaÅŸamak önkoÅŸulunu yerine getirenler. Senin gibileri baÅŸ tacı eden cellatlar, başında inancından ötürü bir örtü taşıyor diye bir kadının/anne adayının okuma hakkını elinden alarak cehalete terk etme zalimliÄŸini gösterdi yine bu Cumhuriyet Türkiye’sinde haberin var mı ? O çok övündüÄŸümüz kadınlara seçme ve seçilme hakkında seçilmek istiyorsan cellatlara itaat etmek zorundaydın haberin var mı? Dini bütün bir Müslüman olmakta inat edecek olursan ancak seni yöneten efendilerini, seçme hakkına sahiptin haberin var mı? (Bknz. Merve Kavakçı)...
Bugün yaÅŸam tarzımıza saldırılıyor diyenlerin elinden alınan tek ÅŸey: Türkiye’nin kaderini belirleme zorbalığıdır...
Hani böyle özgürlükmüÅŸ, demokrasiymiÅŸ, kadın haklarıymış diye nutuklar çekiyorsunuz da habire, aslında bu ülkede camiler de kiliseler de özgürlüÄŸüne 2000’li yılların başında ancak kavuÅŸtu....
Kimse babadan oÄŸula geçen bir padiÅŸahlıkla yönetilme sevdasında deÄŸil. Ancak bizler tarihini sayan, ecdadına her daim minnet ve ÅŸükran duyan bir milletiz. Direk ya da dolaylı atalarımıza ya da onların mirasına dil uzatma gafletine düÅŸen müstahkemler bizim duvarımıza çarpar.
Ä°lginçtir bugün Osmanlı’yı itibarsızlaÅŸtırma yarışına girenler Ä°ngiltere’nin MeÅŸruti MonarÅŸi rejiminin kollarına sığınıp God Save the Queen (Tanrı kraliçeyi korusun) marşını söylemekten hiç rahatsızlık duymuyorlar...
Nilhan OsmanoÄŸlu’nun en az benim kadar beÅŸer olduÄŸunun son derece farkında olan biri olarak ata yadigârı nazariyle bizdeki yeri elbette ki deÄŸerlidir...
“Parlamenter sistemin dava adamlarının önünü kestiÄŸine inandığım için BaÅŸkanlığa #EVET diyorum” dedi diye aklına ne geçirdiyse kaleminden yaÄŸdırmış Gülse hanım !
Ben kim miyim Gülse?
Ben Ordu Ünye’den Kâmil kızı, büyük büyük dedelerden Çanakkale Åžehit(leri) torunu Nurcan Sultan.(Babamın hem baba hem anne tarafından o kadar ÅŸehidi varken ilginçtir dizi dizi madalyalarımız yok…)
Biliyorum ki kendilerini soylular sınıfına sokup, Osmanlı’yı ve Anadolu insanını aÅŸağılayacak sonradan görme prensesler için can vermedi dedelerimiz.
Kaybedenler kulübüne hoÅŸ geldin Gülse bacım
Cumhuriyetin kazanımlarını kendi krallığını ilan etmeye harcayanlara itinayla had bildirilir.
Kendini baÅŸ zanneden ayaklar olması gerektiÄŸi yere geçince her ÅŸey nasıl da doÄŸru gidiyor bunu da öÄŸreteceÄŸiz emin ol
Osmanlı’da da varım Cumhuriyet’ te de varım...
Ve senin krallığını da kralını da tanımıyorum...
Facebook Yorum
Yorum Yazın