Cevdet NASIRANLI

Cevdet NASIRANLI

Mail: yazarlar48@teknikelektrik.com

Diyarbakır’ Dan Mektup - Ortadoğu-

Tunus’ta başlayıp Mısır’a, Libya’ya, Suriye’ye  ve diğer ülkelere sıçrayan ve tüm dünyayı etkileyen olaylar, Ortadoğu’da on yıllardır devam eden otoriter rejimler Tunus’tan başlayarak sarsılmaya ve devrilmeye başlamıştı  ve Mısırda demokratik seçimlerin ardından sivil yönetimin başlaması Ortadoğu’yu dizayn eden güçlerin hesabına gelmedi ve hemen orada yine eski yöntemleriyle kaldı ki bu yöntemlerini  Türkiye de de uygulamaya kalkıştılar ama palan tutmayınca farklı plan ve yöntemler le planlarına Türkiye de devam ediyorlar. Artık bu planları anlatmama gerek yok çünkü her şey açıktan yürütülüyor. 

Neyse biz Ortadoğu üzerine kurulan planları anlatmaya devam edelim nerde kalmıştık Mısır, Ortadoğu’yu dizayn edip farklı güçler oluşturup kendilerine yeni sömürü alanları yaratmak isteyen güçlerin Mısırda palanları tutmayınca darbeyle meşru yönetimi devirip yerine darbe yönetimi kurdular ve planlarına devam ediyorlar. 

Arap Baharı diye adlandırdıkları rüzgârın halkların başına neler getirdiğini herkes izliyor ancak ne acıdır ki hala ders almış değiliz. 

Çünkü bizler kendimizi idare etmekten on yıllardır yoksun bırakılmışız, bizler buna yani başkalarının oyun kurmasına alışmışız, başkalarının bizi yönetmenine alıştırılmışız. Ancak bunu kırmak yine bizim elimizde.

Bizim kendi medeniyetimizden uzaklaşması,  başkalarının bizleri yönetmesine, bizim üzerimizden siyaset üretmesine, bizleri birbirine düşürüp aramızda fitne sokmasıza, yeniden kendilerine plan program yapıp bizleri dizayn etmesine sebep oluyor. Onlar uzaklarda bu hesapları yaparken buralarda ki temsilcileri üzerinden planlarını hayata geçirirken, bizler kan ağladıkça onların kurduğu oyun  ve planlarından dolayı, onların devletleri ve onların sermaye babaları aynı zamanda kasalarını ve ceplerini dolduruyorlar. Dikkat ederseniz tarihte onların yaşadığı her ekonomik kiriz sonrası onların önceden hazırladıkları plan ve programlar devreye giriyor ve dünyada büyük savaşlar, büyük acılar yaşanmaya başlıyor. Bunu kırmanın tek yolu özümüze değerlerimize dönmemizden geçiyor.

Nasıl ki bu topraklara İslamiyet’le barış gelmişse buradaki ülkeleri idare edenler, yöneticiler ve halkların İslam’la, hakla ve doğrulukla barışarak, devrim ve sosyalist naraları atmaktan vaz geçip hakka dönmeli, hakla barışmalı insanların yüce İslam dinini doğru öğrenip, Kur’an ve sünnette uygun hareket etmeli. Bu gün hemen her alanda, etrafımızda, ticaretimizde, insanların bir biriyle olan her ilişkisinde İslami değerlerden uzak kaldıklarını görüyoruz. İnsanların bir birleriyle olan ticaretlerinde İslam’dan dem vurup boğazlarına kadar FAİZE VE BANKA KREDİLERİNE bulaşmaları, İslami değerlerden dem vurup farklı bir yaşam tarzında olmaları bu insanların 

her tarafta çoğalması bunu bütün aile hayatlarında, ilişkilerinde, ortaklıklarında, ticaretlerinde yaşam tarzı haline getirmeleri gösteriyor ki bu musibetlerin ana kaynağı Ortadoğu halklarının İslam’dan uzaklaşmaları ve İslam dan uzaklaşmalarının getirdiği bencilik ile hareket etmeleridir.

Oysaki insanlar, kavmiyetçilik, kabilecilik, ırkçılık, bencillik yerine ümmet olma düşüncesine sahip olmalı, komşusu aç iken tok yatılamayacağını söylemde değil hayatımızda yaşam tarzımız haline getirmemiz gerektiği gibi devletlerin ve yöneticilerinde bu değerlere inanarak çalışmaları gerekiyor. 

Bütün Müslümanların kardeş olduğunu benimsenmesi, benlik yerine biz düşüncesi hakim olmalı. Bu sevgi ve saygı siyasal, ticari yönde,  ekonomik ve ilmi yönde kendini göstermeli.

 Bu medeniyet bütün dünyaya örnek olmuş onun içindir ki bu döneme Asri-saadet denilmiştir. Ancak herkesin malumudur ki biz kendi medeniyetimizden uzaklaştık. 

Öyle ki mazlumların ahı yeri göğü inletir oldu. Kardeşlik hukuku içerisin de  Öze dönüşün zamanı gelmiştir. Selam Ve Dua İle.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar