Nurcan Şahin Alevli

Nurcan Şahin Alevli

Mail: nsa@teknikelektrik.com

Atatürk, Kuyudaki Taş Ve İslamafobi‘Nin-Ci Eki Uyanıklığı

10 Kasım’da Erdoğan ‘ın yaptığı “Atatürk” çıkışıyla birlikte yine yeniden alevlenen tartışmalar hızını kesecek gibi görünmüyor.

 

Ak Partili ve muhafazakâr kesim bu konuda birkaç parçaya bölünmüş durumda..Bir kesim medya gücünü de kullanarak “Biz sana ne için oy verdik, sen ne yapıyorsun?” çıkışıyla Erdoğan’ a sitem ederken, başka bir kesim de bunun ülkedeki kutuplaşmanın normalleşmesi yolunda bir adım olduğu görüşünü savunuyor...Bunlara başka söylemler de ilave edilebilir ama en belirgin olanlar bunlar.

 

Öncelikle şunun altını iyice çizmekte fayda var;

 

Kemalizm ve Mustafa Kemal aynı şey değil.

 

Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusudur...Bunu en katı Kemalizm karşıtları dahi reddedemezler...

 

Ancak içine düşülen handikap bundan çok daha derin bir yerde.

Tek partili CHP döneminden sonra ülkede kim iktidara gelirse gelsin yapılan her icraata Atatürkçülük adı altında ayar verilmeye çalışılması, “burası Atatürk Türkiye’si bize sormadan bi halt edemezsiniz, biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz, Türkiye ‘de bizim çiftliğimiz” boyutuna varan Kemalizm baskısı bir delinin kuyuya attığı taş misali herkesin elini kolunu bağlamış durumdaydı. Bu Erdoğan ‘la biraz olsun hafifletilmiş olsa da haala Türkiye’de siyaset üzerinde yaptırımı en büyük güç olarak kullanılmakta.

 

Cumhuriyetin kuruluş aşamasında yapılan hataların ve minimal eleştirilerin dile getirilmesinin bile karşısında duran bu güç kendini ülkenin sahibi olarak görmeye devam ettiği sürece o taş o kuyudan çıkarılamayacak.

 

Kemalizm ‘in bütün ideolojik enstrümanlar gibi bir dizayn projesi olduğunu 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat ve en son 15 Temmuz’da en net haliyle test ettik aslında.

 

Laiklik adı altında toplumun Müslüman dindar kesimine büyük baskılar uygulayarak istedikleri sonuca tam olarak ulaşamayınca, o baskılardan kurtulmak isteyenlerin karşısına kurtuluş reçetesi olarak FETÖ gibi yapıları çıkaran yine kendileri...

 

Bu enstrümanlar çok farklı görünse de arka planında Gladyo’nun olduğunu görmek bakan gözler için artık çok da zor değil aslında.

 

Herzaman alternatif birkaç planı bünyesinde barındıran derin yapı...

 

Bu yapı 15 Temmuz’da başarılı olamayınca içerideki kavgalı kesimlerin arasındaki çatlağı daha da derinleştirmek için her kılıkta gelmeye başladı...

 

Erdoğan’da bunun farkında...

Gözle görülen silahlar yok belki ama büyük bir savaşın tam ortasındayız.

 

Hernekadar bu Millette Kemalist zulmünün onarılamaz acıları, Kemalistlerde’de -aslında hep gizli muktedir olmalarına rağmen- Millet tarafından sürekli sille yemenin verdiği kuyruk acısı varken aynı ortak paydalarda buluşmak zor gibi olsa da bu milletin birbirine tutunmaktan başka çaresi yok.

 

Yapay zekânın, dijital paraların, tek dünya devletinin piyasaya sürüldüğü bu dönemde kuyudaki taşla uğraşmak okadar ahmakça ki..

 

Geleceğe odaklanmak zorundayız.

Savaşlar artık kılıçlarla, oklarla değil teknolojiyle yapılıyor.

 

Bugünün Alparslan’larının, Ertuğrul’larının, Fatih’lerinin cenk meydanı sanal dünya.

Bu doğrultuda biz de ya kendi savaş sistemimizi kurup oyun kurucu olacağız  veyahutta kuyuda yok olup gideceğiz.

Bizler için “Atatürk’çü maskesi taktılar” ithamlarında bulananlara da iki kelam etmeden olmaz tabiii; 

 

Tekrar altını çiziyorum;

Gazi Mustafa  Kemal Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.

 

Bunu hicbir tarih değiştiremez.

 

Ancak Mustafa Kemal bizim için bir tabu veyahutta kusursuz bir ilah konumunda değildir.

 

Bize saldırmak istediklerinde Din(ci) , İslam(cı) ifadelerinin ardına sığınarak hem nalına hem mıhına vurma hakkını kendinde gören Atatürk(cü)lere verilecek bir hesabımız olduğunu sanmıyorum...

 

Anladığınız dilden :)

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar