Kemal Kılıçdaroğlu engin bilgisini konuşturmuş yine.
“Başkanlık bir rejim tartışmasıdır. Demokrasiden değil, diktadan yana olan hiç kimseye geçit vermeyeceğiz! Demokrasi bu ülkenin güvencesidir.” diyor Kemâl bey.
Anamuhalefet partisinin başında böyle bir adamın olması ne acı.
Ya da belki de Deniz Baykal’ın yatak odası hikayelerini gizlice çekip milyonlara izlettirme zahmetine girenlerin amacı CHP’ nin başına tam da böyle bir adamı koymaktı.
Tabii onlar için bunun bir zahmet olduğunu söylemek de yaptıkları işe saygısızlık olur. Söz konusu FETÖ olduğunda bütün ahlaki ve kanuni sınırlar ortadan kalkıyor. Mahremiyet mefhumunu kendisi söz konusu olduğunda unutmamız gereken veri bankası niteliğinde bir yapıdan söz ediyoruz.
Hatta daha ötesinde darbe, işgal, savaş kurgusuna direnenlere hayret eden, “Nasıl olurda bana karşı gelmeye çalışırlar?” türünden inanamazlık tepkileri veren inanılmaz bir yapıyla karşı karşıyayız.
Neyse.
Konumuz Kemâl beydi.
Birkere başkanlık bir rejim değil sistem tartışmasıdır.
Kemal Bey’ de bunu pekâla biliyor. Ama CHP’nin özellikle son 2-3 yıldır kullandığı dile iyi bakarsanız arka plandaki niyeti daha iyi anlamanız mümkün.
Kemal Kılıçdaroğlu CHP ‘ye oy veren Atatürkçü ve Kemalist kitleye beyin operasyonu yapıyor geldiği günden bu yana. Saçma ve cahilce görülen tüm çıkışlarının nedeni bu aslında. Bu öyle bir operasyon ki 40 yıllık PKK’yı bile Erdoğan kurmuş gibi bir bilinçaltı manipülasyonunu başardılar seçmen kitlelerinde. 2001 yılında Anayasa kitabı fırlatma ile yerle bir olmuş ülke hafızalarımzda taptaze iken şuanda Erdoğan yüzünden açlıktan nefesinin koktuğunu sanan rezidans sakini zenginlerimiz var.
Bu doğru. İnanın.
Milyon dolarlık servetinin omzuna yaslanıp kaderine ağlayan “Erdoğan mağdurları”yla(!?) dolu ülke.
Önceleri hakaretlerle, aşağılayarak, tehtitlerle ve akılalmaz ayak oyunlarıyla yaptıkları bütün girişimler sonuç vermeyince bir yandan dünya’nın çeşitli ülkelerine kaçan piyonlarıyla Türkiye’yi dünyaya şikayet ederken, diğer taraftan HDP’li vekillerle ortak “Türkiye’ yi Böldürmeyeceğiz” mitingleri düzenliyorlar...(!!!)
İnanılmaz ama gerçek.
CHP’ nin yıllarca bu ülkeye yaptığı şey; Zor ve müşkül durumdaki bir kadını güvenilir olduğuna inandırıp bulunduğu durumdan kurtardıktan sonra, ona hergün tecavüz etme hakkını kendinde gören birinin yaptıklarıyla eşdeğerdir.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kurulmuş olan bu partinin beyin takımı, uzun yıllardan beri iktidar olamasa da arka planda ipleri herzaman elinde tuttu. Başkanlık sistemine bu kadar direnmesinin nedeni; oluşturdukları çarpık feodal düzenin millet tarafından cezasının kesilmesine karşı verdiği savaştır.
CHP, FETÖ ve onların arkasındaki üst aklın bakışına göre bizler Suzanne Collins’in kaleme aldığı ve daha sonrada filmleri çekilen “Açlık Oyunları(Hunger Games)” filmindeki sefil mıntıkalardan farksızız.
Kendilerini de Capitol yerine koyan bu zihniyet defedilmedikçe dünya rahat nefes alamayacaktır.
Bu artık bir Türkiye ya da İslam dünyası meselesi olmaktan çoktan çıktı.
Mıntıkaları ayrı ayrı zehirleyerek birbirine düşman kendine köle yapmak isteyen bu aklın heryerde gözü, kulağı olduğu bir gerçek.
Zihinleri kontrol altına alarak, alamadıklarını da yok etmeye çalışarak Yaratıcıya karşı bir savaş başlatmış durumdalar.
Evet.
Bu size saçma gelebilir ama onların kontrol etmek istedikleri şey sadece bizler değiliz. Onların oynadıkları oyun daha da büyük.
Elbette ki nihayetinde kaybedecekler.
Bizleri lime lime etseler de, yeryüzünü tersyüz etseler de kaybedecekler.
Ancak bizim gibi düşünmedikleri ortada.
Geçenlerde bir konuşmasında “Cumhuriyetten ne istiyorsunuz?” diyordu Kılıçdaroğlu. Çok şey değil. Sadece Cumhuriyeti savunduklarını söyleyenlerin bu millete sadakatle hizmet etmesini istiyoruz.
Yarın bambaşka hikayelere gebe.
Biz bu hikayelerin yaşayan aktörleriyiz.
Erdoğan gibi üst akla boyun eğmeyenler ve itaat edenler.
Savaşın adı bu.
Tüm dünyada bu direnişin hızla yayıldığını gözlemleyebilirsiniz.
Bir varolma mücadelesi veriyoruz ve hepimiz birer ALAYCI KUŞ olmak, mıntıkaları bir araya getirmek durumundayız...
Facebook Yorum
Yorum Yazın