Şu yaz sıcağında 5G, Yenilenebilir Enerji, Sanal Varlıklar, Veri Tabanlarının düzenlenmesi gibi konularla beyninizi yormak istemiyorum. İnanın ki istemiyorum. Ama ne zaman parmaklarım tuşların üzerinde dolaşmaya başlasa beynim bana bunları yazma emri veriyor. Çiçek yazayım, böcek yazayım diyorum. Olmuyor.
Adada yaşayıp balığın nasıl azaldığını görünce ekoloji katliamlarını yazasım geliyor.
Tazyikinden boruların patladığı su refahı günlerinden kesintilerle uyandığımı görünce lay lay lom olamıyorum. Doğal klimalı dediğim köy evimde karşılıklı camları açmak yerine klima açıp oturmaya başlayınca iklim krizini yazmazlık edemiyorum.
2 yılı eve kapanıp geçirdikten, birçok arkadaşımın işsizlikten kırıldığı günleri yaşadıktan ve yakınları bu virüsden toprağa verdikten sonra COVİT de bitti şükür diye yazamıyorum.
Korona aldı başını gidiyor. Artık birçok kişi evde kendi kendine atlatıp vaka olarak kendini bildirmiyor. Hal böyle olunca hem gerçek rakamlar kaydedilemiyor hem de bulaş sayısı artıyor.
Sorunlar bitmediği gibi bahar dallarındaki tomurcuklar gibi hızla artıyor dünyamızda.
Küresel ısınma etkileri ortada. Yangınlar, seller, sıcaklar, soğuklar, saçma sapan mevsim dışı vakalar gün geçmiyor ki olmasın.
Ortadoğu ayrı Ukrayna ayrı olumsuzluklarla dolu. Birini oturup yazmaya kalksam ne benim halim kalır yazmaya ne sizin okumaya. Birinde karmaşa diğerinde sefillik vaka-i adiye.
Amerika elinde görünmeyen bir mikser ile dünyayı karıştırıp duruyor. Bi bit artık dediğimiz her şey yeni bir vaka ile karşımıza dikiliyor. Bir önceki hep diğerinden daha fena. Arada kaynayan hep çocuklar. Yani geleceğimiz. Şöyle düşünün tam ağaç meyve verecek ve bol suyla beslenecekken suyu kesin. Yeniden su vermeye başlasanız da artık o meyveden hayır gelmez. İşte şu dönem çocukları tam bu halde. Z kuşağı biliyorum ki biz X ve Y kuşaklarına sövüyor. Böyle bir dünyayı onlara bıraktığımız için lanet ediyor. Biz X ve Y’ler de bunalmış vaziyette kafamızı vuruyoruz duvarlara. Hayal edebildiniz mi?
Avrupa kavruluyor. Bir yandan sıcaklar bir yandan kuraklık. Önceki yazımda önlemlere başladıklarını yazdım. Hala artarak devam ediyor kuraklık. Avrupa’da hangi dostum ile konuşsam sanki Antalya’dalar. Öyle bir hava yani.
Kuzey ülkelerin güneşsizlik ve refah bolluğundan girdikleri bunalım ve alkol batağını hiç yazmayayım. Afrika da bunun tersi sanki biri gelip bizi biraz daha sömürse diye bekliyor. Yok edildikçe, tükendikçe mutlu mu oluyorlar anlayamıyorum.
Ekonomik kriz, enflasyon ve işsizlik tüm dünyanın ortak sorunu. Aynı enerji, kuraklık ve diğer ekolojik sorunlar gibi.
Tıkandık. İyice tıkandık ama kuyruğu dik tutmaya çalışıyoruz. Veya battık da sadece başımız havada soranlara yıldızları seyrediyorum diyoruz.
Sosyoloji de battı, ekoloji de....
Bir an önce kendimize gelmemiz gerekiyor. Bilinç ile ve yetkili mercilerin doğru adımları ile dünyamızı kurtarmamız gerekecek. Sadece aklıma geliveren bu başlıklar bile insanı bunalıma sokmaya yeterken tüm sorunları yazsam bu sayfayı siyah zemine basmak gerekecek.
Benim içimde bitmeyen bir ümit var ve çocuklarımıza parlayan güneşi olan refah ve mutlu bir dünya bırakacağımıza inanıyorum. Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...
Facebook Yorum
Yorum Yazın