Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

ZEYTİNYAĞLI YİYEMEM AMAN

Tüm günüm zeytinyağıyla geçince ister istemez bu şarkı takıldı dilime. Her seferinde şaşırarak tekrarladım dizeleri ve bu kadar olamaz, bu ihanettir, hainliktir insanlığa dedim durdum. Araştırınca konuyla ilgili en güzel bilgiyi Prof. Dr. Kenan Demirkol’un bir yazısında buldum.


Bursa yöresine ait bu türkü 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan’ dan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiş (THM Repertuar numarası 1133). 

Şimdi hikâyenin başlangıcına bakalım; Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketti. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almış (wikipedia). Bu arada, ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetmiştir. Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır (Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966). Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur.


Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır. Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir.

Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman...” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.


Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir. 

Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır…


İşte gerçek hikâye bu. Neyse ki artık daha bilinçli insanlar var. Ekonomik olarak pahalı olsa da zeytinyağını ilaç niyetine günde 3 kaşık tüketin diyor bilim insanları. Daha önceki yazılarımdan birinde kaliteli zeytinyağının nasıl olması gerektiğini anlatmıştım. O yüzden tekrar aynı şeyleri yazmayacağım ama en azından genzinizi yakmasını, çayır çimen kokmasını ve cam ambalajda olması gerektiğini unutmayın.


Sanırım yaş ilerledikçe eskiden kulak arkası ettiğim önce sağlık olsun veya en kıymetli zenginlik sağlık denmesini şimdilerde daha önemser oldum. Belki de bu yüzden zeytinyağı diye tutturur oldum sizlere.

Doğaya saygı ile başlayan insanlık görevimiz kendimize bakmakla devam eder. Çevreni ve kendini sağlıklı halde yaşamak yine insan olmanın gereğidir diye düşünüyorum.


Hepinize sağlıklı bir hayat diliyorum. Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar