Ülkemiz, Alp-Himalaya KuÅŸağı olarak adlandırdığımız bir daÄŸ oluÅŸum sistemi üzerinde yer almaktadır. Genç ve aktif tektonik hareketlerin gözlendiÄŸi bu kuÅŸak üzerinde yer kabuÄŸu yer yer alçalmakta, yükselmekte, kıvrımlanmakta ve kırılmaktadır. Yer kabuÄŸundaki bu hareket sonrasında depremler oluÅŸmaktadır. Ülkemizdeki deprem tehlikesini belirleyen jeolojik unsurların başında Kuzey Anadolu Fay Zonu ve GüneydoÄŸu Anadolu Fay Zonu ile bu zonlara ait uzantılar gelmektedir.
1999’da ülkemizde son yüzyılda meydana gelen ve 1939 Erzincan Depremi’nden sonraki en büyük deprem olan Gölcük Depremi bu bölgede meydana gelmiÅŸtir. 1967Adapazarı Depremi’nden sonra bölgeyi etkileyen en büyük deprem olan 17 AÄŸustos depremidir. Bu deprem doÄŸuda Bolu, Düzce, batıda Ä°stanbul’un Avcılar, Küçükçekmece, Tuzla ilçeleri ile Ä°zmit, Adapazarı, Gölcük ve Yalova’da etkili olmuÅŸ, 17 binden fazla insanımızın ölümüne, 43 binden fazla insanımızın yaralanmasına ve 100.000’den fazla bina/konutun ağır hasar görmesine yol açmıştır. Türkiye nüfusunun % 23’lük bir bölümünü barındıran bölgede olan depremde en ağır derecede etkilenen, can kaybının ve maddi hasarın ağır olduÄŸu nüfusun toplam nüfus içindeki payı %6 civarındadır. Depremin etkilediÄŸi 7 ilin Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) içindeki payı %34.7, sanayi içindeki payı ise %46.7 seviyelerindedir (DPT, 1999).
1999 yılı Gölcük Depremi sonrasında küçük-orta-büyük ölçeklerdeki inÅŸaat projelerinde ve konut-sanayi bölgelerinin belirlenmesinde yeraltı araÅŸtırmaların önemi bir kez daha gözler önüne serilmiÅŸtir. Belediyeler kapsamında hizmet sınırları içinde kontrol amaçlı yapılanmalar gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. Bu kapsamda Kentsel DönüÅŸüm Projeleri büyük önem kazanmıştır. Kentsel dönüÅŸüm; sıkıntılı bölgelerin ıslahına ve yapı-çevre donatı üçlüsünün iyileÅŸtirilmesine çalışan, kiÅŸilerin yaÅŸam mekanlarının yanında ticaret ve sanayi sayesinde ekonominin de ilerlemesini amaçlayan bununla birlikte kent merkezlerinin günümüz yaÅŸamına uyum saÄŸlayabilecek niteliÄŸe kavuÅŸturmak bakımından geliÅŸtirilmiÅŸ bir planlama çalışmasıdır (Turok,2004).Afet risklerinin azaltılması ve gecekondu alanlarının dönüÅŸümü baÅŸta olmak üzere çeÅŸitli amaçlarla kentsel dönüÅŸüm projeleri uygulanmaya baÅŸlamış, bunlarda TOKÄ° ve büyükÅŸehir belediyeleri baÅŸrolde olmuÅŸtur.Son yıllarda gerçekleÅŸen Kentsel DönüÅŸüm Projeleri ile tam olarak hedefe ulaşılamamış olsa da bu yönde çalışmalara baÅŸlanması, umut vericidir.
Ayrıca geliÅŸen zemin sektöründe kullanılan jeofizik ölçüm araçları, günün teknolojisine uygun olarak geliÅŸim göstermektedir. Ölçü hassasiyeti artmakla beraber, arazi çalışmalarında hızlı hareket etmeyi saÄŸlayan cihazlar üretilmektedir. Zemin çalışmalarının önemli bir parçası olan sondaj çalışmalarında da daha derinlere sorunsuz inebilen, numune alımında daha baÅŸarılı mekanik sistemler geliÅŸtirilmektedir.
Bu çalışmalarda sismik (kırılma, yansıma, masw vb.. ), rezistivite özdirenç (schlumberger, wenner vb..), mikrotremör ve georadar gibi jeofizik ölçü yöntemleri, sondaj kuyuları, arazi ve laboratuvar deneyleri, paleosismoloji çalışmaları gerçekleÅŸtirilmektedir. Bu çalışmalarla yapılar için gerekli statik parametreler, zemine ait taşıma gücü, sıvılaÅŸma, oturma vb.. mühendislik özellikleri belirlenmektedir. Ayrıca parsel, mahalle ve ilçe bazında mikro bölgeleme etütleri ile yerleÅŸim amaçlı uygun/önlemli/riskli alanlar belirlenmektedir.
Dünyadaki zemin alanındaki uygulamaları ile Türkiye’deki uygulamaları karşılaÅŸtırıldığında bilgi ve teknoloji açısından büyük farklılıkların olmadığı görülmektedir. Ülkemizdeki mega projelerde Türk Mühendislerinin baÅŸardığı birçok karmaşık uygulamalar söz konusudur. Burada önemli olan uygulamanın baÅŸarısı için verilecek maddi destek ve yeterli zamandır.
Ülkemizin bulunduÄŸu konum itibarıyla çok çalkantılı süreçler yaÅŸanmaktadır. Bu nedenle yeraltı araÅŸtırmalarındaki geliÅŸim için net bir ÅŸey söylemek pek mümkün olmamaktadır. Ancak yaÅŸanılan parsel bazlı kentsel dönüÅŸüm projeleri yerine, mahalle ve ilçe bazında dönüÅŸüm projelerinin olması, sektörün daha saÄŸlam bir platformda geliÅŸim gösterecektir. Çünkü sektörün geliÅŸimi için, küçük ölçekteki çalışmaların etkisi yerine, daha büyük ölçekteki çalışmaların etkisi, her anlamda daha etkili olacaktır.
Zemin ve geoteknik çalışmalar, inÅŸaat firmaları için, proje baÅŸlangıcında kar-zarar-maliyet hesaplamalarında büyük önem taşımaktadır. Dolayısı ile inÅŸaat firmaları için en ekonomik ÅŸartlarda, en doÄŸru ve güvenilir çözümler sunmak, bir inÅŸaat projesi için en uygun avantajların sunulması anlamındadır.
Hangi sektör için olursa olsun, insan faktöründe baÅŸarılı olunamaz ise ne sorunlar bitecektir ne de çözümler tam olarak gerçekleÅŸtirilecektir. En azından üniversite eÄŸitiminden baÅŸlayarak mühendis adaylarımıza mesleki ve ahlaki sorumluluklarını en net ÅŸekilde anlatabilmek ve anlamalarını saÄŸlamak zorundayız. Mühendis arkadaÅŸlarımıza da projelerindeki hataların hem kendileri için hem de ülkemiz için yol açacağı olumsuzlukları çok iyi bir ÅŸekilde aktarmalıyız. Sonrasında yapılacak yönetmelikler vs. ile bunların ÅŸekillendirilmesi ve sonuç alınması, daha kolay ve etkili olacaktır.
Proje ve müÅŸavirlik hizmetlerinde aktif olarak yer almalıyız. Ä°ÅŸ hayatında ÅŸartnameyi yazan iÅŸi almaktadır. Özellikle ülkemizde, teknik müÅŸavirlik konusunda tüm kurumlarımız, aktif olarak çalışmalıdır.
Deprem güvenli konutların üretilmesi, 6.5 milyon riskli yapının yenilenmesi için 400 milyar dolarlık bir kaynağı 20 yılda kullanılması demektir. Yeni inÅŸa sürecinde yapı maliyetinin en az %1 oranının, yerbilimleri, jeofizik, jeolojik ve geoteknik araÅŸtırma projelerine harcanmalıdır.
Kentsel dönüÅŸüm adı altında 30 yıl önce yapılan yapılar yıkılıyor. Bu korkunç bir kaynak israfıdır. Türkiye, bu kadar zengin deÄŸil… Servis ömrü uzun, güvenli yapılar için, herkes saÄŸlam ve doÄŸru iÅŸi, bir seferde yapmak zorundadır. Kentsel dönüÅŸüm kavramı doÄŸru olarak ele alınmalıdır. Kentsel dönüÅŸümün ne olup ne olmadığı üzerine akademisyenlerin, meslek uzmanlarının çalışmaları ve baÅŸarılı uygulamalarından faydalanılmalıdır.
Bu baÄŸlamda sayılabilecek en önemli projeler: Japonya HiroÅŸima-Danbara kentlerindeki dönüÅŸüm, Lübnan’daki Beyrut-Solidere Kentsel DönüÅŸüm Projesi, Brezilyadaki Rio de Janerio kenti gecekondu sıkılaÅŸtırma programı gibi projeler bu alanda sayılabilecek önemli çalışmalardır.(Aydın,A,Çamur,Ö,2016).DönüÅŸüm projelerinde ilke ve kurallar açıkça belirlenmeli, projelerde tek tip standart uygulamalar yerine yerelin özgünlüÄŸünü ortaya çıkaran projeler yapılmalıdır.(Genç,2008)
Zemin sektöründe, profesyoneller oluÅŸturulmalıdır. Projeler, sadece fiyata odaklanmamalıdır. Basit hatalarla riskli yapılar inÅŸa edilmektedir. Bilim ve teknolojiyi en etkin ÅŸekilde kullanarak en uygun mühendislik hesaplarıyla güvenli yapılar inÅŸa edilmelidir. Projeler ekonomik amaçlı yapılmamalı, toplumsal fayda amacıyla oluÅŸturulmalıdır.
Facebook Yorum
Yorum Yazın