Tarihi tekraren dikkatli okursak her yerde Dejavu (yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusudur) etkisi yapar. Bugün Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Libya’da, Mısır’da yaşadıklarımız bir Dejavu değil mi? Coğrafya kaderdir ve sizi mutlaka sarıp sarmalar bundan kaçamazsınız. Bu coğrafya da yaşarken eskilerin tecrübelerini ne çabuk unutuyoruz. Bazen tarihi okursunuz fakat kaçırırsınız anlayamazsınız. Fakat sinama farklı bir algı yaratıyor insan da görsellikle birlikte çok çarpıcı bir noktayı sayfalarca bilginin veremeyeceğini bir sahnede yakalayıveriyorsunuz. İşte Trt’de yeni başlayan Mehmetcik dizisinde Süleyman Askeri beyi izlerken okumuştuk birçok kaynakdan fakat bu coğrafya da bizlerini durumunu ne güzel özetledi öyle çarpılmamak mümkün değil. Ne diyordu Süleyman Askeri Bey askerlerine hitaben ‘’Yolumuz uzun, düşman çok, zaman az’’. Bundan daha güzel neyle özetleyebilirsiniz ki bizim durumumuzu. İşte bu kahramanı biraz tanıyalım.
İsimsiz kahramanlardan bir tanesi olan 1. Cihan Harbi’nde Irak Cephesi’ndeki mücadelesi, diğer pek çok cephede olduğu gibi takdire şayandır. Süleyman Askeri Bey’in, Basra’da bir avuç kahraman Osmanlı askeri ile sedye üzerinde yaralı bir halde İngilizler’e karşı verdiği mücadele, hala destansı bir öykü gibi anlatılır. Süleyman Askeri Bey; Makedonya’da yürütülen çete takibinde kendini göstermiş, Rumeli’deki faliyetlerde ön sıralarda çarpışmış, gayet teşkilatçı ve maceraperest bir insandı. Meşrutiyetin ilanından sonra biraz geri planda kalmış, Bağdat’taki jandarma birliklerinin ıslahı için Albay Nuri Beyle Irak’a gitmişti. İtalyanların Trablusgarp’ı işgal teşebbüsü karşısında kılık değiştirerek yakın arkadaşlarıyla beraber Bingazi’ye gelmiş, Enver ve Mustafa Kemal Paşalarla birlikte mücadeleye katılmıştı. Trablusgarp Savaşı’nın bitimiyle birlikte emekliye ayrılana kadar Bağdat Jandarma mektebinde öğretmenlik yapan I. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte tekrar orduya alınan Süleyman Askeri, Kurmay Yarbay rütbesiyle Irak cephesine gönderildi. Daha evvel Rumeli’de birlikte çalıştığı subay ve seçkin gönüllülerden oluşan bir taburla (Osmancık Taburu) Basra’yı düşmandan kurtarmak için harekete geçti. Kut-ül Amare savaşının kazanılmasında İngilizlere Basra mücadelesinde büyük kayıplar verdiren bu kahraman yaralanmış yenilgiyi hazmedemiyerek intihar etmiştir. Buradan bu isimsiz kahramanlara Allah’dan rahmet diliyoruz. Bazen siz istemesenizde olayların sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız. Bunu gücünüz ve aklınızın erdiği ölçüde gögüzlersiniz. İşte bugün canlı olarak yaşadığımız sınırımıza düşmanlarımız tarafından zorla yerleştirilmeye çalışılan terör unsurları karşısında verdiğimiz Afrin ve Menbiç savaşı bir başka Kut’ül amere savaşıdır. Bu savaşlar bitmez biz bu coğrafyada yaşayacaksak bu savaşlara girip kazanacağız Allahın izniyle.
Bu savaş devam ederken gündemden kaçmasın savaşmak her zaman bedenle olmaz bazen akıllla da yapılırsa kazançlı çıkılır örnek verecek olursak. Geçenlerde bir kilise İstanbul Büyükşehir belediyesi tarafından restore edilip yeniden açıldı. İstanbul Balat’da hemen Patrikanenin burnunun dibinde. Rumlar eğer yarın bizi zora düşürmek isterse, ekumeniklik isteyecek ve biz onun Karşısına dindaşını dikmeliyiz mantığı ile Bulgar kralı Stefan’ın Abdülaziz e mektubu ile, demir kilise kurulmuştu 1857’de. Fener Rum patrikliğinin yaydığı Ekumenikligin önüne Ortodoks Bulgarları geçirmek için. Neticesinde Rum baskısından kurtulup , helenleşmemek maksadı ile Osmanlının desteği ile ozaman açılan klise bu demir kilise. 1857 ‘de başladı bu kavga. İbadet dili Yunanca olacak deyince Rumlar, Bulgarlar patriği terketti ve Rum ve Yunan din adamları birbirlerinden ayrıldı. Patrikhane, tüm Bulgarları 1872’de afaroz etti. Günümüze gelecek olursak, Rus Ortodoks kilisesi ile Rum Ortodoks kilisesi kavgalı. Ayasofya nedeni ile Vatikan ile Rusya kavgalı. Bulgarları kâfir kabul ediyor Rum Ortodokslar. Bulgarlar kilisesi, Rumların Balat tarafından Ekumenikliğini asla kabul etmez.. Rusya da Bulgarı destekler. Bilmem anlatabildim mi? Şimdi durup dururken devlet niye tamir ettirdi adamların kilisesini dememeniz için hatırlattım bunları Süleyman askerinin dediği gibi yolumuz uzun, düşman çok, zaman az.
Hayırlı işler dileği ile.Rabbim yâr ve yardımcımız olsun.
Facebook Yorum
Yorum Yazın