Evet bundan yaklaşık yüz yıl öncede hikaye bir suikastla başlamıştı. 28 Haziran 1914’te Saraybosna’yı ziyarete gelen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtı Arşidük Franz Ferdinand bir gün içerisinde iki suikast gerçekleştirilerek öldürülmüştü. Suikastı gerçekleştirecek kişiler yakalandıkları takdirde örgüt ve arkadaşları hakkında bilgi vermemek için yanlarında taşıdıkları siyanürü içerek intihar edeceklerdi. Franz Ferdinand’a karşı ilk suikast girişimi, Nedeljko Çabrinoviç tarafından el bombası ile gerçekleştirildi. Arşidük ve eşi arabalarının çok yakınında patlayan el bombasından yara almadan kurtulabildiler ve böylelikle ilk suikast girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.
Suikast teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlandığından, yakalanacağını anlayan Çabrinoviç telaş içinde yanında taşıdığı siyanürü içererek, kendisini hemen yakınındaki nehre attı. Ancak içtiği siyanür bozulduğundan, ve nehrin yüksekliği 10 cm kadar olduğundan, baygın bir halde askerler tarafından yakalandı.Olay yerinin hemen yakınında bulunan Gavrilo Princip ve arkadaşları telaşa kapıldılar ve bulundukları yerden hızla uzaklaşarak ormana doğru kaçtılar. Suikast girişiminden yara almadan kurtulan Arşidük ve eşi, arabalarıyla Saraybosna’da kalacakları yere geldiler.
Arşidük birkaç saat önce suikast girişimine uğramasına ve devlet görevlilerinin uyarılarına rağmen, eşiyle birlikte şehir turuna çıkmaya karar verdi. Bu sırada Gavrilo Princip de yemek yemek amacıyla ormandan ayrılarak, şehir merkezinde bir restoranda geldi. Restorandan ayrıldığı sırada, tam karşısına Arşidük ve eşinin bulunduğu araba çıktı. Princip hemen silahına davranarak Arşidük’ü vurdu. Ferdinand’ın vücudundan çıkan kurşun karısına saplandı. Veliaht ve hamile eşi olay yerinde öldüler. Princip, suikastin hemen ardından kaçmaya çalışırken, çevredekiler tarafından yakalandı. Ferdinand’ın Saraybosna’da bir suikast sonucu öldürülmesi, Viyana’da büyük bir şok etkisi yaptı.
Avusturya Polisi’nin olay ile ilgili yaptığı yoğun çalışmalar sonucunda, suikastle ilişkisi olduğu belirlenen bir kişi daha yakalandı. Dördüncü kişi olan Mehmedbasic ise kaçmayı başardı. Avusturya olayda Sırbistan’ın parmağının olduğunu düşünmekteydi. Yakalanan şahıslar ile ilgili yapılan soruşturmalar, Avusturya Hükümeti’nin haklı olduğunu ortaya çıkardı. Suikastte kullanılan silahın, Sırbistan tarafından verildiği ortaya çıktı. Mahkemeye çıkarılan üç şahıstan Princip ve bir arkadaşı, o zamanki Avusturya-Macaristan İmparatorluk Yasalarına göre, 20 yaşından küçük oldukları için idam cezası almaktan kurtuldular. 23 yaşında olan diğer arkadaşı ise idam edildi. Aslında Ferdinand Habsburg Ailesi’nin onaylamadığı bir evlilik yapmış olduğundan, hiçbir zaman Avusturya-Macaristan tahtına oturamayacaktı. Bu yüzden de, olayın gerçekte bu kadar büyütülmemesi gerekiyordu. Fakat Avusturya-Macaristan’ın yanına ozamanın güçlü devleti Almanyayı alarak Sırplara savaş ilan ettiler. Sırplarında Ruslar’ dan yardım istemesi ile 1. Dünya Savaşının çıkmasına neden oldu.
Olaylar zincirleme planlanmış tezgahların ve tesadüflerin üst üste gelmesi ile ortaya çıkıyor. Eğer Arşidük o gün ilk suikasttan sonra uyarıları dinleyip rahat davranmasa idi bu olay o zaman gerçekleşmeyecekti. Tarihçiler bu davranışını yorumlarken Avusturya Macaristan İmparatorluğunun Saraybosna üzerindeki hak iddia etmeleri sebebi ile Arşıdük’ün tekrar sokağa çıkmasının güç gösterisi olarak değerlendiriyorlar. İşte Türkiye Rus Büyükelçinin suikastıda benzer özellikler gösteriyor. Rusya gibi büyük bir ülkenin büyükelçisinin böyle bir ortamda korumasız dolaşması akıllara bu güç gösterisi yapıyoru getiriyor. Suikastı planlayanların zamanlaması ve amacı aşağı yukarı muhataplar tarafından görüldü sıcağı sıcağına açıklamalar bunların üzerine geliyor.
Bu yazıyı kaleme alırken suikasten bir gün sonra yapılacak Rusya-İran-Türkiye dışişleri toplantısı iptal edilmeyerek gerçekleştirilecek idi. Buradan Suriye ile ilgili önemli kararların alınacağı açık şekilde belli. Bunun dışında Rusya’nın bu suikastı Güvenlik Konseyine taşıması bunun arkasındaki güçleri bildiğini hesap soracağının işareti. İnşallah olaylar büyümez yüz yıl önceki gibi bir savaş ile karşı karşıya kalmayız. Yoksa 3. Dünya Savaşı insanlığın sonunu getirecek gibi geliyor. Özelliklede bizim yaşadığımız coğrafyayı yakından ilgilendirdiği kesin. Dar kapsamla değerlendirirsek suikastı gerçekleştiren tetikçinin haşhaşi tayfadan olması onlarında kıyametinin yaklaştığının işareti. Gerçi böyle bir olayı çok rahat gerçekleştirebilecek kafa ve inanca sahip bu örgütün dışarı kaçmış sinir merkelerine artık cerrahi müdahalenin olacağı kesinleşiyor. Bunlarla Türkiye tek başına mücadele ederken kendilerine uçak olayından sonra ikinci bir kan sokarak açıkça Rusyayı hasım aldılar.Çok yakında yurtdışında elini kolunu sallayarak dolaşan baş haşhaşilere acı suikastler gerçekleşecektir. Bu ay yazıma Halep de yaşanan dramı yazacaktım fakat bu elim suikast önüne geçti. İnşallah önümüzdeki ay gelişecek olaylarla Halep’le ilgili iyi haberler veririz.
Hayırlı işler dileği ile rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Facebook Yorum
Yorum Yazın