Bu olayların başlangıçta her ne kadar çevreciler tarafından yapıldığı düşünüldüyse de olayın perde arkasına baktığımızda durumun böyle olmadığını çok daha net görürüz. Elbette ki bazı vatandaşlarımız kışkırtmalar ve bilgi kirliliğinden dolayı cevre duyarlılığı ile protestolara katılmış olabilir, ancak bu olayları organize edip yönetenler uzun suredir Türkiye de sandıkta yapamadıklarını sokakları karıştırarak yapmak isteyenlerdir.
Bunlar aslında Ergenekoncu yapının da beyin takımıdırlar. Bu beyin takımı adım adım önce Başbakanı sert, dikte eden ve parti içindeki bazılarını ise daha yumuşak gösterip Başbakanı iktidarsızlaştırma politikaları yürüttüler.
Ülkede mezhep sorununu körükleyen bazı olayların yaşanmasına sebep olduktan sonra ise son günlerde ki olayları organize ettiler.
Bu takım (Ergenekoncular) yıllarca Türkiye’de askeri darbeler yaptırdı, askeriye bunların kullandığı sadece bir ayak, bunlar yeri geldi terör örgütleri üzerinden ülkeyi kan gölüne cevirdi, yeri geldi ülkede devalüasyon yaptırıp kendi ve yandaşlarının ceplerini doldurdu ve yeri geldi halkın seçtiği meşru hükümetleri devirdi.
Türkiye’yi sömürenler aslında bunlar. Bu sömürücü takim aslında Atatürk’ü Cumhurbaşkanlığı köşküne gönderip yalnızlaştırdıktan sonra Türkiye’ye İsmet İnönü’nün eliyle yerleşmeye başladılar.
Daha sonra da Türkiye’yi istedikleri gibi yönettiler. Bu zevat her zaman Türkiye’nin sivilleşmesini, hukuk devleti olmasını ve barış içinde yaşamasını engelleyen tarafta yer aldı.
Yıllarca Türkleri ve Kürtleri yani kardeşleri birbirine vurdurup kırdırdıkları gibi, kendi öz vatanında inancına göre yaşamak isteyen dindarlara da zulmedip her zaman rahatsızlık verdiler.
Bunlar ülkenin dış güvenliği ile mükellef ordu yani asker eliyle yıllarca darbeler yaptırdılar. Ve bu ülkenin başbakanı, onlara biat etmediği için (Adnan Menderes’i) astırdılar. En son işledikleri büyük günahlardan biri de bu ülkede kardeş kavgasını bitirecek diye bu ülkenin ilk sivil Cumhurbaşkanını (Turgut Özal) zehirlediler.
Bunların bugün Türkiye’nin güçlenmesini istememelerinin bir diğer önemli sebebi de Türkiye’de olduğu gibi diğer Müslüman ülkeleri de sömüren ülkelere karşı uyanmasını engellemektir.
Türkiye güçlendikçe Arap halkları da Türkiye’yi model alıp Arap baharını yaşamaya ve gerçek halk devrimlerini yapmaya başladılar.
İste bu durum Avrupa ülkelerinin hesaplarını alt üst etmeye ve kendi bağlantıları olan bu takıma destek vererek Türkiye’de de istediği kaosu yaratıp ülkede hükümeti devirdikten sonra sindirme ve korku politikaları ile geçmiş yıllarda yapılanları tekrar getirip bu yöntemle Türkiye’yi model alan Arap halklarını da sindirip istedikleri yönetme planlarını da bozdu.
Ancak bu gün bunlara karşı çok net duruş sergileyen ve Türkiye tarihinde ilk defa onlara karşı manifesto açıklayan sivil bir başbakan ve sivil bir irade var. Ve bu sivil iradeye çok net destek veren bilinçli bir halk olduğu gibi bu oyunların farkında olan STK’lar ve bir çok alanda ülke menfaati için insanlık menfaati için çalışan kuruluşlarda var bu yüzden Türkiye eski Türkiye değildir.
Dikkat edilirse bu olayları körükleyen bazı Avrupa ülkeleri oldu, nedenini her vatandaşın sorgulaması lazım asıl amaçları güya çevrecilik olanların isteklerine bakıldığında birçok ülkenin hesaplarına gelen ve menfaatine olan istekler. Bu ülke evladı olan her vatandaşın yaşananları iyi analiz edip iyi okuması gerek.
Avrupa ülkelerinin bir çoğu ekonomik kriz içindeyken, ülkemizde bugün her şey iyiye giderken ekonomik anlamda birçok başarıya koştuğumuz gibi, büyük projelere imza atılıyor ve en önemlisi kardeş kavgası bitiriliyor iken, IMF ye olan borcumuzu bitirmişken, IMF kapımıza gelip bizden borç istiyorken bu ülkede sorun var diyenlerin ne kadar sorunlu ve sorunun odağı olduklarının analizini iyi yapmamız lazım.
Türkiye’de başarısızlık devam ettiği müddetçe söz konusu lobiler günlük büyük rakamlarda faiz kazancı elde ederek ülkemizi sömürecektir.
Tamda bu nokta bu ülkede yaşan her birey kendisine şu soruyu sormalıdır; ben 2002 öncesindeki krizlerle boğuşan ve yılda bir hükümetlerin değiştiği, medya patronlarının ve dış güçlerin her şeye karar verdiği bir Türkiye’yi mi? istiyoruz; yoksa 2002 yılından bu yana her alanda rekorlar kırmış ve aynı zamanda her alanda güçlü bir ülke konumuna gelmiş, millet iradesine ram olmuş ve rotasını milletin belirlediği şimdiki Türkiye’yi mi? İstiyoruz…
Facebook Yorum
Yorum Yazın