Mit mensupları İmralı ile görüşmelere başlar ve ülkenin tam 30 yıldır yaşadığı savaş ve Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığımız Kürt sorunu çözülmeye başlar. Bu önemli olayın başlaması aynen şöyle olur. Gerekli izinler alındıktan sonra belirlenen heyet İmralıya gider ve Öcalan ile görüşülüp istişare yapılır.
Heyet sorumlusu ve Öcalan arasında geçen görüşmede konuşulanlar…
-- Mit mensubu : Selam Apo, naaber?
-- Apo : İyilik valla, sizden naaber?
-- Mit mensubu :Ya Apo diyorum bozulmuyorsun dimi?
-- Apo: Olurmu öyle şey canım ne bozulucam. Siz nasılsınız?
-- Mit mensubu :Noolsun be, aynı işte, memurluk sabah 8 akşam 5 gün tüketiyoruz.
-- Apo: Öyle ama sıkma canını yaa en azından sizinki devlet kapısı, baksana bana, sigortam bile yok emekliliğim desen hayal.
-- Mit mensubu :Öyle valla sende haklısın. Eee sen naapıyorsun, nasıl geçiyor günler?
-- Apo: Valla bende de hep aynı, iş güç uğraşıyoruz.
-- Mit mensubu : İş güç derken?
-- Apo: Valla bir süredir bi yol haritası üzerinde çalışıyorum.
-- Mit mensubu : Sen uzun zamandır içeridesin, haberin yok galiba. Artık teknoloji çok ilerledi. Navigasyon cihazları çıktı.
-- Apo: Navigasyon nedir?
-- Mit mensubu : Ya bir çeşit makine, işte menüsü var, gideceğin yeri yazıyorsun, Ok’a basıyorsun, haritadan yolu gösterip seni istediğin yere götürüyor,
-- Apo: Haa anladım ama gerek yok, ben gideceğim yeri kağıda yazar, mektupla yollarım, arkadaşlar beni istediğim yere götürür. Ne gerek var cihaza teknolojiye…
Tabi böylemi geçti görüşmeler elbette biz bilemeyiz ama iyi bildiğim bir şey var ki oda, ülke tarihi boyunca yaşanmış olan red ve inkâr politikaları ve 30 yıldır yaşanan savaştan sonra, ölen 40 bin insandan sonra, yanan yüzlerce köy, sönen binlerce ocaktan sonra bu işlerin iki görüşmeyle çözülmeyeceği. Bu uğurda atılacak bütün adımların kutsal olduğuna inanmakla beraber, zorlu olacağını da iyi biliyorum. Hele hele Derin Türkler ve Derin Kürtlerin alçakça ve sinsice yaptıkları ve yapabilecekleri provokasyonlarla bu iş daha da zorlaşacaktır.
Geçmişte de barışa çok yaklaştığımız zamanlar oldu, lakin her defasında, birileri dehlizlerinden çıkıp havayı barut kokusuna çevirmeyi başardılar. O sebeple bu kez çok daha fazla dikkatli olunmalı 33 asker olayı, habur girişleri provokasyonlarını, Tokat Reşadiye baskınını ve daha nicelerini hatırlayıp sağduyulu davranmaya mecburuz.
Yarını aydınlık ve barış dolu yaşamak istiyorsak, Şehit ailelerinin gösterdiği duyarlılığı ülke olarak hepimiz göstermeliyiz.
Şehit aileleri demişken, tüm Ülke adına şehit ailelerine ve derneklerine sağduyulu duruşlarından ötürü teşekkür etmek gerekir. Zira bu savaşın en acı faturalarını ödeyen taraf olmalarına rağmen, bu kanın durması için acılarını yüreklerine gömerek BARIŞ diyebilmek büyük bir erdemdir.
Her türlü sorunlarını aşmış, sanayisi gelişmiş, demokrasi yolunda ilerleyen büyük ve güçlü bir devlet olma ümidi ve temennisi ile “Barışa Merhaba”
Facebook Yorum
Yorum Yazın