Yoksul İnsanlar ile Yaşamak / Psikolojinin ve Kültürün Yok Oluşu

Eğer neyin, nelerin yok edildiği konusunda anlamamaya devam edilirse, 10 yıl sonra Türkiye sokaklarında sadece deliler dolaşacak. Geleceğini böylesine yok ettiğini anlamamakta direnen insanlık…

Eskiden yoksul insanların yoksul olsa da güzel hayatları vardı. Sanatları vardı. Huzurları vardı. Heyecanları vardı. Kültürleri vardı. Mutfak hayatları vardı. Hayvanlara nasıl davranacaklarını biliyorlardı. Hayatları renkli idi.

Ya şimdi ki yoksullar nasıl?
Çok yoksul oldukları için korkuyorlar…
Yüzlerinde gerginlik ve korku ifadesi var…
Güzelliklerini kayıp etmişler…
Yollarda öyle yürüyorlar ki sanki bir ineğin peşinde aslan var gibisine…
Tüm güzel şeyleri ölmüş...
Duyguları ölmüş…
Hiçbir şeyden zevk almıyorlar…
Öz çocuklarını sevmiyorlar…
Toplumdan zevk almıyorlar…
Her şey onlar için korkunç…
Ahlak ve Ahlaksızlık onlar için değerini ve
önemini kayıp etmiş…
Eskiden hayatlarında değişen mevsimlerin bir anlamı vardı, her mevsimin tadını çıkartıyorlardı. Şimdi ise, değişen mevsimler  yoksul insanlara işkence oldu…
O kadar renkli bir kültürdü ki bizim kültürümüz şimdi ise monoton bir şekil aldı…
Sadece siyah, gri ve kahverengi giyiniyorlar…
Yaşayan kalpler ölmeden birer kabristan oldu…
Güzel düşünceler, güzel edebiyat, güzel ilim kayıp oldu…
Artık beyinlerde sadece kara bulutlar, dumanlar var…
Çocuklar ise anneyi  kaktüs görüyor. Nasıl bir hayat bu?
O nazik mahlukat diken oldu…
Dikenler altına büyümesi gerekiyor…

Yönetimdeki insanlar, hizmet için yola düşenler, sağlıklarına çok dikkat etmeliler. Özellikle şeker hastası olmamaları gerek, tabi bunu görevleri hasebiyle insanlara verdikleri sözlerden dolayı yapmaları gerek. Şişmanlamamalılar ve çok fazla tereyağı ile kaymak yememeliler ki, gözleri diyabetten dolayı kör olmasın  ve  tüm bu problemleri görebilsinler diye.

İnsan herhangi, bir güç ya da kişi tarafından dışlanmışsa bedeninin yarısı ölmüş veya terk edilmiş demektir. Allah Sübhananın yarattığı o nazik  mahlukat ‘insan’ değeri görmemektedir. Yoksulların dışlandığı bir hayat ve gelecek, bu psikolojide yaşayan ve büyüyen nesiller ile kendi geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini ve torunlarımızın geleceğini kendi ellerimizle yok etmek demektir. Bu durumun böyle sonuçlar doğuracağını anlamamız için, illa o acı günleri yaşamamız mı lazım ?