Dolayısı ile insanlığın geldiği bu son noktada demokrasinin bu kadar geliştiği günümüzde her türlü sivil toplum kuruluşlarının, cemaatlerin, derneklerin, kanaat önderlerinin olması elzemdir. Bunlar toplumumuzun manevi dinamikleridir.
İşte kamuoyunda Fethullah Gülen Hoca Efendi’nin tavsiyeleri ile hareket edenler yada cemaat olarak bilinen sivil toplum dinamiğinin de olması hem ülkemizin hem de insanlığın hayrınadır. Zaten yıllardır görüldüğü şekli ile gerek insanlığa gerekse milletimize bu cemaatin büyük hizmetleri olduğu aşikârdır. Bilhassa dürüst insan, düzgün insan yetişmesinde Asım’ın Nesli gibi altın bir nesil yetiştirme çabasındadırlar.
Ak Parti ise 3 Kasım 2002’den beri Türkiye’yi yönetmeye çalışan milletimizin 150-200 yıllık makus talihini yenmeye çalışan bir parti. Derin devletle, mafya ile çetelerle, Ergenekoncularla, darbeci – cuntacı ve oligarşik militarist sisteme karşı mücadele veren bir parti. Her geçen gün halk desteğini arkasına alan bir parti.
Böylesine Türkiye Sevdalısı iki kurum veya oluşumun birbiri ile çatışması düşünülebilir mi? İki değerli varlık birbirinin bitmesini ister mi? Birbirlerinin varlığı ancak kendilerine fayda olabilecek insanlar topluluğu; hizmet makineleri birbirini yok etmeye çalışabilir mi? Tabii ki HAYIR!
Pekiyi bu vaveyla nedir? Bu kadar gürültü neden kopuyor? Aslında bunlar çok doğal ihtilaflar. Bu ihtilafların olması kadar bir hayat içerisinde tabii bir şey yok. Zira; Bürokraside, devlet içinde, siyasette bu kadat yer almış bir camia ile iktidar partinin ara sıra farklı görüşlerde olması çok doğal. Bu insanlar melek değil birincisi. Hata yapabilirler. Farklı düşünülebilir İkincisi. Her ihtilaf ve tartışmayı karşı karşıya geldiler – artık düşmanlar gibi, çarpık iddialar haline getirmek ne kadar tutarlıdır. Her büyük dengeler arasında bu tip ihtilaflar olur. Sonuçta birinin dediği gerçekleşir. Hayat devam eder… Boş yere yaygara yapmanın anlamı yok.YEMEZLER…
Facebook Yorum
Yorum Yazın