Enerji sektörü, enerji konusu, enerji gündemi, enerji kaynakları modern çağın en önemli konusu. Enerji ihtiyacı doğduğundan beri insanoğlu enerji üretimi için doğayı öldürmeye hiç çekinmedi. Yavaş yavaş sona yaklaşırken konunun önemi anlaşılmaya başlandı ama artık çok geç dememek elde değil. Bundan sonra yapabileceğimiz tek şey sonu yavaşlatmak.
Git gide bilinçlendiğimizi düşünmeye çalışıyor ve umuyorum. Hala yeni nesilden ümidim var. Çok az bir grup bu konuda bilinçli gözükse de eminim diğerlerini de kendi içine katacak zekaya sahipler.
Neredeyse günümün 5-6 saati aralıksız ekran başında geçerken bol bol da bu konuda araştırma yapma fırsatım oluyor. Bu araştırmalar sırasında kendini “Yenilenebilir enerji hakkında gerçekleri ortaya koyan adam! Yerli ve Milli enerji politikalarına destek.” diyerek tanımlamış bir Youtube kanalına rast geliyorum. İsmi “Yenilenebilir Adam”. Şimdilik yaklaşık 400 kişilik ufak bir izleyici kitlesine sahip. Henüz paylaştığı videoların değeri keşfedilmemiş.
Geçen hafta yeni bir video yayımladı kanal. Daha öncekilerden biraz farklı olsa da aslında başka bir açıdan çok da etkili bir video olmuş. Bence koca bir tarihe ışık tutmuş. Enerji ile ilgilenen ve girişimci olduğunu düşünen herkesin takip etmesi ve destek vermesi ve hatta kendisini tanıtmak için video yapmasını rica edebileceği bu kanalı şiddetle tavsiye ediyorum. Google’a girin ve Yenilenebilir Adam yazın ve bu gence ulaşın. (yenilenebiliradam@gmail.com)
Yenilenebilir Adam deyince aklıma Yerli ve Milli MİLRES düştü. Umudumuz, gururumuz Milres. İlk rüzgâr türbinimiz Milres şu aralar Terkos gölüne terk edilmişliğinden kurtuluyor. Yerli bir girişimci Milres’i, Milli gururumuzu ve bayrağımızı yine göklerde dikiyor. Gelişmeleri öğrenip size adım adım gururla anlatacağım.
Yerli Malı haftasının coşkusuyla büyümüş bir nesil olan bizler artık elma/armut/incir’den uçak/füze/türbin moduna geçmenin sevincini ve gururunu taşıyoruz. Dışa bağımlılık azalıp yerli ve milli sermaye ile güçlendiğimiz zaman bağımsız ve egemen Türkiye olmanın gururu ile doluyoruz/dolacağız.
Bu arada Yerli ve Milli dediğimizde insanların kafasında bir karmaşa olduğunu düşünüyorum. Örneğin Facebook’ta yerli ve milli adı altında bir sayfada yabancı bir araba markasının yaptığı yatırım alkışlarla anlatılıyor. Bu koca firmanın fabrika açıp binlerce kişiye istihdam sağlamış olmasına kesinlikle karşı değilim ama sevgili okurlar bu yerli ve milli olmuyor. Buna Türkiye’ye yatırım yapıp ucuz iş gücünü sömürüp üstüne bolca teşvik alıp, para kazanıp kaymağı yemek deniliyor.
Yerli ve Milli konusunda hassas olduğumu kabul ediyorum. Hele 18 Mart paylaşımları sırasında bu duygum iyice tavan yaptı. 14-15 yaşındaki evlat savaşa gidip kolu bacağı bırakıp bir avuç toprak korunurken bugün aynı toprağı Kanada’li ve Amerika’lı şirketler maden ararken talan ediyor. İşte buna dayanamıyorum.
Sevgili dostlar, artık dünyamız için son dönemece girdik. Hem onun ömrünü biraz daha uzatabilir ve yaşanılabilir hale getirmek hem de kendi sınırlarımızda kendi kendimize yetecek hale gelmemiz için bilinçlenmemiz gerekiyor. Bilinçlenmemiz gerekiyor demekle de bilinçlenilmiyor. Okumalı, tepki göstermeli, doğru tercihler yaparak yaşamımızı sürdürmemiz gerek. Bu konuda daha çok yazacağım. Şimdilik izninizle yazımı bitiriyorum. Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...
Facebook Yorum
Yorum Yazın