Yeni Dönemin Vageçilmez Şartı Enerjinin Millileşmesi

Rahmetli Erbakan Hoca’mızın 1970’li yıllarda ve müteakip zamanlarda üzerinde çok durduğu bir ideali vardı hepimizin hatırlayacağı. Ağır Sanayi de Milli Hamle adında.


Gerçekten Merhum Erbakan’ın bu hayali ve ideali çok önemli idi ülkemiz adına. Bugün dahi önemini koruyan bu ideal, mevcut hükümetlere de ilham kaynağı olmuştur daha da olmalıdır.


Bunu neden hatırlattım. Zira aynı milli ideal aynı ehemmiyet de günümüz de Enerji için geçerlidir. Bunu bu sütun ve sayfamda yada başka ortamlarda daha önceki zamanlarda elimden geldiğince dile getirmeye çalıştım. Zaten devletimiz ve hükümetimizin de son yıllarda bu konuya eksikleri ile de olsa ne kadar ehemmiyet verdikleri hem fiilen hem de kavlen ortadadır. Ancak ben bilhassa Rusya ile yaşadığımız son uçak krizinden sonra artık devlet ve millet olarak rutinin dışına çıkmak durumunda hatta mecburiyetinde olduğumuzu belirtmek isterim.


Devletler arası en ufak veya büyük bir sorunda derhal kriz sürecine giriliyor ve devletler- milletler alışa gelişin dışında zorluklar yaşayabiliyorlar. Bu krizdeki tarafların ikisi içinde geçerli olmakta. Tabii ki biz kendi ülkemiz açısından olaylara bakmak durumundayız. Malum ülkemizin en büyük ihtiyacı ve döviz çıktısı enerji ithalatıdır. Gerek doğalgaz gerekse petrol ithalatı ülkemizin on yıllardır en büyük gideri ve sorunsalıdır.


Petrol ve doğalgaz üretimimiz yok denecek kadar azdır. Alternatif enerji kaynaklarını değerlendirmemiz gerekmektedir. Zira bilhassa doğalgaz ithal ettiğimiz Rusya ve İran ile dış politikada krizler yaşayabiliyoruz. Buna çare olacak çeşitli önlemleri kısa – orta ve uzun vadeli olarak düşünüyor ve alıyor devletimiz. Tıpkı Katar’la – Azerbaycan ve Türkmenistan ile ivedi doğalgaz ticaretini artırmak gibi. Ancak bu yetmez. Biz topraklarımızda olmayan doğalgazı üretemeyeceğimize göre alternatif enerji kaynakları bularak (ki bu vardır ve bulunmuştur) geliştirerek önümüzdeki on yıllara daha rahat girebiliriz. 


Nedir pekiyi bu alternatif enerji kaynakları; En başlıcalarından  biri de Biogazdan elektrik veya enerji üretimidir.


Doğalgazın yerine ikame etmek yerine tabii ki başka alternatifler var ama ben bu yazım da biogazdan üretilecek enerjiyi sizlerle paylaşmak ve somut veriler sunmak istiyorum.


Değerli dostum ve MÜSİAD Enerji Sektör Kurulu üyesi Sayın Alper Hasan Önoğlu kardeşimin Dünya Gazetesi enerji sayfasına verdiği mülakatta belirttiği çok önemli bilgiler var, onları da sizinle paylaşmak isterim.


Dört yıl boyunca başkanlığını yaptığım MÜSİAD Enerji Sektör Kurulu yönetimine bizzat ortağı (şimdiki Enerji Sektör Kurulu Başkanımız ) Sevgili Gökhan Yetkinle aldığım Alper Önoğlu kardeşimiz enerji, bilhassa yenilenebilir enerji üretiminde ülkemizin sahip olduğu çok önemli bir iş ve bilim adamıdır.


Sayın Önoğlu’dan edindiğimiz bilgilere göre (ki kendileri 3 yıldır fiilen Gönen’de bu dediklerini icra etmektedir) Hayvansal ve bitkisel atıklar tesislerinde bertaraf edilerek organik gübre elde edilmektedir. Gübre üretiminin bir parçası olarak bu organik gübreler ana erobik (havasız) fermentasyon süreci sonucunda çıkan biogaz motorlarında yakarak elektrik üretilmektedir. Buradan elde edilen atık ısı da fabrikanın enerji ihtiyacını karşılamakta kullanıyorlar (yani boş yok tüm atıklar değerlenip kullanıyor) 


Pekiyi bunların Rusya’dan İran’dan ithal ettiğimiz doğalgazla ilgisi ne? Bunu da şöyle izah ediyor Sevgili Alper Önoğlu; “Biogaz dediğimiz şey aslında %65 metan, %35 karbondioksit karışımıdır. Bizim bildiğimiz doğalgazın ise %95’i metandır, yani neredeyse tamamı”


Yine devam ediyor Sevgili Alper Önoğlu “Şayet biogazın karbondioksit kısmını metandan ayrıştırıp biogazın tamamını metana dönüştürebiliriz. Bu da çok zor bir şey değil. Yani aslında Türkiye Biogaz üretip doğalgaza dönüştürerek doğalgaz da dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtulabiliriz.”


Evet görüldüğü gibi sadece biogaz bile bir alternatif olabiliyor. Pekiyi bir mühendis aklı ile rakamlaştırabilir miyiz diye düşündüm yani ne kadar ihtiyacımızı karşılar diye? Ona da iyi bir mühendis olan Alper Önoğlu’ndan ileri ki satırlardan öğrenelim; “Şimdi bizim Gönen’deki Altaca Çevre ve Enerji Kompleksi tesisimiz biokitleden günde yaklaşık 37-38 bin metreküp (m3) biogaz üretiliyor. Üretilen biogazın metan karşılığı günlük yaklaşık 25 bin metreküp. Bunu 365 ile çarparsak yılda 9 milyon metreküp (m3) metan gazı üretebilecek durumdayız ” diyor. ‘’Bu tesislerin sayısını çoğaltırsak Türkiye Doğalgaz’da dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtulur.


Şayet bu ölçekte bin adet tesise sahip olursak yılda yaklaşık  10 milyar metreküp metan gazı, yani doğalgaz elde edebiliriz. 3000 adet kurarsak da 30 milyar metreküp’e yaklaşırız. Bu da şuanda Rusya’dan gelen yıllık doğalgazı fazlasıyla karşılar.” 


Evet sevgili okurlarım bu kadar açık ve net bir bilgi kaynağını kamu oyu ile paylaştığı için Alper Önoğlu kardeşime teşekkür ediyorum. Şayet içinizden geçmişse “3000 adet biogaz tesisi mi olurmuş canım” diye onu da cevaplayalım; sadece bizim yarımız kadar yüzölçümü olan Almanya’da 8.300 adet olduğunu ve bunun da 2000 adetinin büyük ölçekli olduğunu da hatırlatıyor.


Eğer Gönen’deki Altaca Enerji de 400 ton günlük hayvani ve bitkisel atık hammadde ile bu üretim yapılıyor! 3.000 tane Gönen’deki tesis gibi üreticimize nerden bu kadar atık (hayvan dışkısı ve bitkisel atık) bulacağız derseniz ona da şöyle cevap veriyor Sayın Önoğlu “Halen 1.000 tesisi karşılayacak hammadde potansiyelimiz var, şayet bizim yarı büyüklüğümüzdeki Almanya’nın yarısı kadar hayvancılığı ve tarımı artırırsak (ki o hamleler yapılıyor) Türkiye doğalgaz da dışa bağımlılıktan kurtulur” diye bitiriyor.


İşte enerji türlerinden sadece bir tanesinin millileştirilmesi budur. Bunun gibi onlarca daha enerji türü vardır ve biz bunları değerlendirir, yürürlüğe koyarsak en ufak bir uçak krizinde “ne olacak bu kış halimiz?” diye sormayız.


Başka sayılarımızda da bu konuya tekrar eğileceğiz inşallah.


Ben Sevgili Alper Önoğlu gibi iş / bilim adamlarımızın sayılarının artmasını temenni ederek bu yazımı noktalıyorum.