Hafızalarımıza kazınan trajik görüntü ve söylemlere, gün geçmiyor ki yenileri eklensin.
Aylan ve Ümran bebekler, göçmen dramlarıyla, savaşın çirkin yüzünün sembolleri oldular.
Bir görüntü daha vardı; kucağında oÄŸluyla sınıra doÄŸru koÅŸan mülteciye tekme atan kadın kameraman. Evet, “kadın” kameraman ve o bir anne!
Özrü kabahatinden beterdi. Çok korktuÄŸundan ne yapacağını bilememiÅŸ de, ona doÄŸru gelmiÅŸ de\u2026. Öyle ya karşısındaki, Avrupalı olmayan bir insan! Tabii “insan” bizim tanımlamamız. Olay Macaristan sınırında gerçekleÅŸiyordu.
Sınırlarına dikenli teller çekenler, köprülerin altını göçmenler barınmasın diye büyük kaya parçalarıyla dolduran Fransa, yine copla, banliyölerdeki 22 yaşındaki bir gence taciz vakası\u2026
Yakılan camiler, bazı yerlerde örtülü kadınlara uygulanan durumlar (plaj vakası), gün geçmiyor ki, bunlara yenisi eklensin.
Tüm bunlar olurken, bu devletlerin çoÄŸunda Türkiye’ye karşı AK Parti ve ErdoÄŸan fobilerinden dolayı nahoÅŸ tutumlar da ekleniyor.
En son Almanya’nın tutumu, nasıl da çifte standartlı olduklarını bir kez daha ortaya koydu? Kendi çıkarlarına dokununca, gazeteci mazeteci dinlemez hapse atarlar, hatta nedeni bilinmeyen intiharlar yaÅŸanır ve olaylar kapanır.
ABD durur mu; BaÅŸkan Donald Trump, çoÄŸunluÄŸu Müslüman olan 7 ülke vatandaşının ve mültecilerin ABD’ye giriÅŸini 120 günlüÄŸüne durdurma kararı alır. Ayrıca bu ülke vatandaÅŸlarının vize iÅŸlemleri de 90 günlüÄŸüne durduruldu. Nobel’de en iyi belgesel ödülünü alan Suriyeli kameraman, ödülü için bile vizeyi aÅŸamadı. Çünkü o da bir Müslüman!
Suriye’de yaÅŸanan savaÅŸ, bir iç savaÅŸ olmanın yanı sıra, geliÅŸmiÅŸ ülkelerin de satranç tahtası durumunda. Buradaki asıl hedef de son yıllarda güçlenen Türkiye. Rahmetli Erbakan’ın dediÄŸi gibi, “Bir gün Suriye’de savaÅŸ çıkarsa, hedef Türkiye’dir.”
Bunun için de Hükümetin tüm ısrarına raÄŸmen, bir tampon bölge oluÅŸturmayarak göçmen akınıyla ekonomik ve sosyal olarak Türkiye’yi yıpratmayı düÅŸündüler. Zira, ErdoÄŸan’sız Türkiye onlar için idealdi.
Bu topraklar, tarihinden beri hiç kimseye kapılarını kapatmamış ve ekmeÄŸini bölüÅŸmüÅŸtür, yine öyle oldu. Sınırımızdaki bir ülke ve yüz yıl önce bu sınır da yoktu. Bizim insanımız, akrabalarımız, birlikte aynı cephede savaÅŸan dedelerin torunlarıyız.
Öyle olmasa bile, bu topraklar Osmanlı’dan bu yana gelene kapanan bir kapı olmamış.(Ä°nönü’nün Boraltan Katliamı dışında)
Åžimdi de aynı zihniyet, Suriyeli göçmenleri doladı diline. Ä°sterdik ki, göçmenlerin yaratacağı sosyal ve ekonomik sorunlara çözüm üreten yaklaşımlar olsun. Tam tersi öyle bir dil geliÅŸti ki, insanın tüyleri ürperiyor.
Ne vicdan, ne insaf var bu dilde. Bunlara oy veren beyaz ablalardan tutun, vekillerine, esnafına kadar, olmadık davranışlar görüyorsunuz. “Suriyeli giremez”afiÅŸleri gördü bu topraklar.
Biz de bunları afiÅŸe ederek, utandırırız umarım. Bunları, ÅŸöyle bir alt alta sıralayarak, bir ayna tutmaya çalışalım.
Sinan Ogan, artık o bir HalkTV müdavimi:”Sahillerde Türk kızlarını dikizleyen Suriyelileri beslemeye mecbur muyuz?”
CHP’nin Dış Politikadan Sorumlu Genel BaÅŸkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz:”Bizim Mehmetimiz El Bab’da, Suriye’de ÅŸehit oluyor. Ama Türkiye’ye gelen Suriyeli erkeklerin yaÅŸ aralığına baktığımızda, 15 ila 44 arasında 819 bin 350 askere alınabilecek erkek, Türkiye’de kafelerde, pub’larda Türk kızlarıyla geziyor. Bizim Mehmetimiz Suriye’de ÅŸehit oluyor!”
Meclis grubunda aÅŸağıdakileri söylerken, alkışlarla desteklenen K. KılıçdaroÄŸlu:”Bizim çocuklarımız, gençlerimiz Suriye için Suriye’de ÅŸehit oluyorlar. Onların gençleri Türkiye’de, nasıl oluyor bu? Üstelik iÅŸ bulup çalışıyorlar. Bizim çocuklarımız iÅŸsiz\u2026 Onlar düÅŸük ücretle çalışıyor. Ä°ÅŸsiz genç arkadaşım, bu düzene “hayır” demeyecek misin, tepki göstermeyecek misin?
Suriyeliler gelmiÅŸ olabilirler, savaÅŸtan kaçmış olabilirler, hiçbir itirazım yok. Kamplarda durabilirler, yemeklerini verelim, aÅŸlarını verelim ama 81 ile yayılmış durumdalar.Esnafın yanında dükkan açıyorlar, vergi vermiyorlar. Nerede rekabet?”
Bazen ne deseniz az gelir. BoÄŸazıma bir yumru takıldı ve gözyaÅŸlarıma engel olamadım. ‘O mültecilerden biri olabilirdim’ diye düÅŸünmek çok mu zordu?
Ne denirdi bu acımasız ve kötü insanlara, neyden utanırlardı acaba!
Böyle düÅŸünürken, Suriyeli yazar, Abdelqader Abdelli’nin ÅŸu satırlarına rastladım:”80 darbesinde Türkiye’den kaçan yoldaÅŸları hep evimde ağırladım. Evimin bahçesinde o kadar çok rakı sofrası anımız var ki. Ama ben Suriye’den kaçıp Türkiye’ye geldiÄŸimde, Esad karşıtı olduÄŸum için beni cihatçıları desteklemekle suçladılar, bir ÅŸeye ihtiyacım olup aradığımda telefonlarıma cevap bile vermediler.”
Haberi paylaÅŸan arkadaşım; “Orhan Kemal, Orhan Veli, Aziz Nesin, Orhan Pamuk’unkiler de dâhil olmak üzere, kırktan fazla eseri Arapça’ ya çevirmiÅŸ Suriyeli yazar, dün akÅŸam Adana’da vefat etti “diye eklemiÅŸti...
Yazıklar olsun!
Facebook Yorum
Yorum Yazın