Yaşamak

Epeydir sigara içmiyorum. Epeydir o çok sevdiğim kahve keyfimi de yapmaz oldum. Akşam eve gelince ışığı kısıp, radyoyu açıp kitap okumak da yok. Arkadaşlarımı görmek şöyle dursun, arayıp iki lafın belini kıramıyorum. İnsanların özel günlerini de hatırlamayalı çok oldu. Bu hayat koşuşturması ve gailesi tek tek aldığım zevkleri yok ediyor. Hani eski polaroid resimler vardı, zaman geçtikçe solar ve silinir. Eski canlı halini yitirir ve bulanıklaşıp sararır. İşte tam böyle oldu hayattaki zevklerin, güzel anların ve hatta atılan kahkaların hali…

Bu böyle devam edemez, etmemeli… Aklıma Pablo Neruda’nın şiiri geliyor:

Yavaş Yavaş Ölürler
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar


Pablo Neruda
Ne güzel şiir değil mi?
 
Elbette ölüm bir gerçek ama benim yavaş yavaş değil güzel güzel, mutlu mutlu ve “keşke”siz olmalı hayatım…

Sevmeye, dostlara ve kendime zaman ayırmam gerek. Kavgasız, küs olmadan, empatiyi elden bırakmadan, sevgi ile, saygı ile, iyi niyet ve güler yüz ile….

Sözü çok olanın yalanı bol olur ya, bu sefer daha çok söz var içimde sevgiye dair. Aşk’ınız daim olsun, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...