Sadece benimle aynı görüÅŸte ve “yandaÅŸ” olan yazılı ve görsel medyayı takip ettiÄŸimi sanıyorsunuz deÄŸil mi!
Yok efendim!
Tam tersi, zira onaylamak, onaylanmak deÄŸil derdimiz…
Dinlemek, öÄŸrenmek ve anlamak isterim.
PeÅŸin yargım yok mu, var elbette…
Misal, bir CHP savunucusu kalemlerden ne öÄŸrenebilirim ki!
Asgari müÅŸtereklerde bile uyuÅŸamıyoruz.
Ama yine de sabırla okur veya dinlerim…
Dinlerim de… Neyse!
Kendisini, “solcu” diye tanımlayanları; “yetmez ama evet!” durağından, yol virajlı olduÄŸu için kıvrıla kıvrıla artık, “müzmin muhalifliÄŸe” varanları, nefretin zirvesinde gezenleri, mahallesine yenik düÅŸüp sinenleri ve kendileri kurgulayıp, gerçek gibi üzerine yorum yapanları mutlaka okuyorum.
Bazen eÄŸlenceli oluyor üstelik! Ama bazen de hüzün basıyor, ne yalan söyleyeyim!
“Bu Hoca deÄŸil miydi ÅŸunu ÅŸunu ilk söyleyen!” diyerekten!
Zeki ve dolu dolu bildiÄŸim ki; alanlarında muhakkak öyledirler de… Neyse!
Geçenlerde yine birini okuyorum; umutla! Vallahi bak!
Mesele bireyleri aÅŸtı, kendi içinde tutarlılığı olmayan bir bakışı ısrarla sürdürme halini aldı. Genel olarak da kültürel hegemonyayı belirleyen bir hal oldu.
Bu hegemoniklerin dışındakiler, “yandaÅŸ, yalaka, cahil” olarak sıfatlandırılıyor..
Bakın ne demiş:
“...medyaya yansıdığı kadarıyla Muharrem Ä°nce’nin partisinin tutumunu eleÅŸtirirken söylediÄŸi “Kürtler hiç doÄŸru söylemez mi?” lafı gözümüze çarptı. Tabii, CHP’nin telaffuz etmekten özenle kaçındığı “Kürt” sözünün bu vesileyle de olsa söylenmiÅŸ olması, üstelik de “kurultay” gibi bir toplantıda söylenmiÅŸ olması önemliydi. Onun dışında, Selin Sayek Böke ve Ä°lhan Cihaner’in hazırlayıp yayınladıkları “manifesto”nun başına neler geldi, tam olarak bilmiyoruz. Ama sanırım delegeler arasında genel bir kabul var gibi ama seçilenlerin çoÄŸuna baktığımızda yönetici kadro ile delegeler arasında KılıçdaroÄŸlu üzerinden bir kopukluÄŸun olduÄŸu da açık. Yani “manifesto”da yazılanlar delegeleri coÅŸturdu ama partiyi yönetecek olanları, onlar deÄŸil KılıçdaroÄŸlu seçtiÄŸinden bu coÅŸku da sınırlı kalacak anlaşılan.”
Bir sonraki paragrafta ise şunları ifade ediyor:
“Gelelim HDP’nin kongresine. Ä°ktidar partisi ne yaparsa yapsın HDP’nin siyasi söyleminin önemini ve toplumda bir karşılığının olduÄŸu gerçeÄŸini deÄŸiÅŸtiremez. Bu toplum ne kadar zorlanırsa zorlansın “tek adamın” diktiÄŸi elbisenin içine giremez. Ne geçmiÅŸte oldu bu ve ne de bugün olabilir.”
Devam ediyor:
“‘EÅŸ baÅŸkanlar konusunda karar verildi!’ deniyor. Bu durumu anlayışla karşılamalı mıyız ? Yani Kongre yerine önceden bir grup partilinin eÅŸ baÅŸkanlar konusunda karar vermiÅŸ olmalarını normal bir prosedür olarak görmeli miyiz? DoÄŸrusu ülkenin ve partinin olaÄŸanüstü koÅŸullardan geçerken böyle bir yöntemle yöneticilerini seçmesini anlayışla karşılayabiliriz belki. “
Demek ülke olaÄŸanüstü koÅŸuldan geçiyor… Demek istenildiÄŸinde böyle yorum yapılabiliyormuÅŸ!
HoÅŸ, onun dediÄŸi olaÄŸanüstü koÅŸullar ile bizimkiler aynı deÄŸildir de yine de “anlayışlı” olunabiliyormuÅŸ!
Ülkede yüzde 10’u zor alan bir partiden söz ediyoruz üstelik. Parti dediysem PKK’nın sözcüsü, anlayın siz onu!
Yoksa sümme hâÅŸâ, darbe kalkışması, devletin çetelerce ele geçirilmeye çalışılmış olması, terör saldırıları, içeride ve dışarıda ekonomik ve siyasi mücadele veriyor olmaktan bahsetmiyor..
Yasin Börü’nün katili, içeride ya bu da PKK gibi “faili meçhul” faili için de olaÄŸanüstü olmalı!
Hem canım CHP, “Kürt” diyebilmiÅŸ ya, bu az ÅŸey mi!
Ä°ÅŸte bunlar hep “Tek Adam” yüzünden!
Nefret, akıl ve izân bırakmıyor bunlarda diye boÅŸuna demiyoruz.
Ne diyelim; Allah, bakmanın yanında görebilmeyi de nasip etsin!
Facebook Yorum
Yorum Yazın