Ya Beşar Men Dakka Dukka

Evet Sayın Başbakanımız bu şekilde seslendi. Bu Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Diktatörü Beşar Esad’a yapılan tarihi ve belki de son çağrı idi.

Bu dergide bazen ben, bazen de Necmi ağabey Suriye’deki muhalefeti sakin olmaya çağıran yazılarda yazdık. Çünkü daha fazla insanın ölmesini istemiyorduk. Mesela şu anda bir çok Arap veya İslam ülkesinde de diktatörlük var. Oralarda da insan hakkı ihlalleri var. Ama oralarda da bilsem ki halk ayaklanacak ve bir yıl yada iki yıl boyunca hergün ortalama ikiyüz kişi ölecek; derim ki hayır!!! Orada ayaklanma olmasın. Zira binlerce masum ölmesin… Peki acı çekmeden özgürlüklere kavuşulabilir mi? Refaha, mutluluğa, barışa, demokrasiye giden yol dikenlerle, tel örgülerle doludur. Sıkıntı çekmeden, yokuş çıkmadan düze, rahata varıldığı nerde görülmüş. Bosna Hersek’de ikiyüzbin şehit verilmeden Boşnaklar özgür olabildi mi? Bu dünyanın her yerinde böyledir. Ama insanın içi acıyor. Biz istiyoruz ki Suriye’ye barış ve demokrasi hiç kan akmadan gelse idi! Ama babası Firavun Esed’in yolundan giden Beşer’de tam bir diktatör çıktı. Başına geleceğini bile bile gavuroğlu gavur inat ediyor. Masum insan kanı döküyor. Zalimoğlu zalim.

Ama bu kan böyle dökülmeye devam etmeyecek. Suriye Diktatörlüğü’nün de sonu yakındır. Ama Mısır gibi olmadı ise Yemen gibi yine olmasa Libya gibi mutlaka ama mutlaka özgür Suriye’ye kavuşacak kendi tebaası…

Şayet Suriye rejiminin bu kadar günahının yanında tek sevabı olarak görülen mazlum Filistin halkının meşru temsilcisi Hamas ve lideri Halid Meşal’de Suriye’yi terk etti ise zalimlerin sonu yakındır.

Burada İran İslam Cumhuriyetine de bir çift sözümüz olacak. Anlıyoruz! Tek ve en sadık müttefiki olan Suriye’yi kaybetmek istemiyor ama yerine kurulacak olan rejim halkın kahır ekseriyetinin istediği bir rejim ise neden bundan çekiniyorsunuz?  1982‘de yapılan hata yapılmasın ve otuz sene sonra maksat hasıl olsun. Zalim Suriye diktatörlüğü gitsin ve özgür Suriye kurulsun…