Vikingler Diyarından Mektup Var

Efsaneye göre bundan yaklaşık bin yıl önce İstanbul’un şöhretini duyan Vikingler, beş yüz savaşçıyla Karadeniz’i aşarak İstanbul’a gelir ve Konstantinopolis’in korunması için Bizans İmparatoru’na yardım ederler..Konstantinopolis'e kadar gelen Viking boyları mal mülk uğruna çok rahat alabileceği yerleri bırakarak, bölgedeki bazı imparatorların paralı askerliğini yapmışlardır. Ayasofya müzesinde duvarlara çizdikleri Viking isimleri bulunarak bu ispatlanmıştır. Bu seyahat Lofoten’de bulunan Viking Müzesi tarafından araştırılıp onaylanır. Ayrıca bugün Ayasofya Müzesi’nde bulunan ve Halvdan adında bir Viking askerine ait ‘runik’ yazı da Vikinglerin günümüzden asırlar önce bu topraklarda bulunduğunu doğruluyor.

Suna Akın’ın kaleminden çıkan satırlarda da dediği gibi, “-Trabzon’daki Ayasofya Müzesi’nin doğu duvarında, yüzyıllar öncesinde kesici aletlerle kazınan gemi resimleri vardır. Bu gemi resimlerinden biri de Viking kalyonuna aittir. Avrupa’dan Karadeniz’e dökülen nehirler sayesinde doğduğum kente ulaşan Vikingleri, Trabzon’a özgü peynirli pideyi her yiyişimde anımsarım. Çünkü, Trabzon pidesinin şekli bir Viking kalyonunu anımsatır! Andersen'in, her birini Nuh'un Gemisi’ne benzettiği İstanbul tapınaklarından biri olan Ayasofya’nın üst galerisindeki mermer korkulukta ‘Halvdan’ adı okunur. İşte bu ad, Vikinglerin İstanbul'a attıkları bir imzadır. 11. yüzyılda yaşamış Bizans tarihçisi Psellos, ‘Varegoi’ adı verilen saray muhafızlarından söz eder. Bunlar 860, 907, 914 ve 944 yıllarında İstanbul'u kuşatan Vikinglerden başkaları değildir. Bizans, kuzeyin bu güçlü ve inatçı insanlarıyla baş edememiş olacak ki, anlaşma yoluna gitmiş ve onları sarayın paralı askerleri yapmıştır. Ayasofya'ya adını kazıyan da o askerlerden biridir.”

İşte bu ay sizlere Vikingler Diyarından, Estonya’nın başkenti ve ana liman kenti Tallinn’den sesleniyorum. Baltık Denizi kıyısında, Helsinki’nin 80 km. güneyinde bulunan Tallinn, 1997’de Unesco tarafından Dünya Mirası listesine eklenmiş, tarih kokan ve bir o kadar da elit bir kent.

Estonya’nın 1,5 milyon olan nüfûsunun % 65’ini Estler, % 28’ini Ruslar, % 3’ünü Ukraynalılar meydana getiriyor. Nüfûsun büyük bölümü sanayinin ileri olduğu kuzey kesiminde toplanmış.

Yüzölçümü 45.100 km2 olan Estonya topraklarında geçmişteki buzulların tesiri yaygın olarak görülüyor. Air Baltic ile olan yolculuğumuzun en keyifli kısmı bir buzul’a inmeye çalışan uçakta olmaktı hiç kuşkusuz. Baltık Denizi buz tutmuş ve bembeyaz yüzüyle bizi karşılayan ilk ev sahibiydi.

Güney kesimleri buzul tepelerle kaplı olmakla birlikte şehrin en büyük gölü Ülemiste, kentin içme suyu ihtiyacını karşılıyor.

Ülke topraklarını sulayan akarsuların büyük kısmı kuzeye doğru akarak Finlandiya Körfezine dökülüyor. Göller ülke topraklarının % 5ini kaplıyor. En büyük gölü Peipus Gölü.

Ekonomisi sanayiye dayalı olan Estonya, Deniz Ticareti ve Bilişim sektörüyle ve bir de Skype programı ile dünya çapında kullanıcı ağını günden güne genişletmektedir.

En önemli maden kaynağı petrol olup, ülke sanayisinde petrol ve petrol ürünleri önemli yer tutuyor. Devlet tarafından çıkarılıp işletiliyor. Şeyl petrolü işleme sanayii, sentetik gaz üretiminin yanı sıra sanayi için gerekli termal elektrik enerjisi üretimi açısından da önemli.

Bitki örtüsü olarak ülkede, çam, köknar, huş ve titrek kavaktan meydana gelen ormanlar ülke topraklarının üçte birini kaplıyor. Ayrıca bataklık ve çayırlar önemli bir yer tutuyor. Yabani hayvan bakımından ülke toprakları çok zengin; ormanlarda geyik, karaca, kızılgeyik, yabandomuzu, ayı, vaşak, tilki, porsuk, tavşan, mink ve kunduza rastlanıyor.

.Toprakları tarıma elverişli olmadığından bitki üretiminin yaklaşık yarısı hayvan için yetiştirilen otlardır. Hayvancılık oldukça gelişmiş olup, daha çok sığır besleniyor.

Yatırımcıları ilgilendiren bir boyuta gelelim şimdi de.

Yatırımcıların çok çekici bulduğu bir yönü de, ülkenin vergi politikası. Estonya sabit vergi oranı ve yeni yapılan yatırımlarda da kar üzerinden kurumlar vergisi alan bir vergi sistemine sahip. Büyümeye açık (open the growth), rekabetçi (competitive), esneklik (flexibility), açıklık (openness) muhafazakar maliye politikası sayesinde, borç krizine kapılmış ülkelerle dolu bir dünyada istikrar üretiyoruz diyen Ekonomi Bakanı Mr. Juhan Parts, 2007’den beri görevinde başarılarıyla anılıyor ülkede.

IMF, Estonya için 2011 yılında iyimser bir tahminle büyüme oranını yüzde 4 bekliyor.

Estonya Büyükelçimiz Sayın Ayşenur Alpaslan’ı ziyaretimiz esnasında edindiğim bir bilgi de, Tarım Bakanımız, Estonya ile Türkiye arasında büyükbaş hayvan alımı konusunda geçtiğimiz ay bir anlaşma imzalamışlar. Et ithal ettiğimiz ülkeler arasında artık Estonya’da var ve ülke nüfusuna baktığımızda bu küçük çaptaki ithalat onlar için çok şey ifade ediyor.

Turizm rakamlarında da bizim için kayda değer veriler elde ettik: Her yıl 35 bin Estonyalı tatil için ülkemizi tercih ediyor. Estonya Dış İşleri Bakanlığında yaptığımız ikili görüşmelerde bizden talep edilen bir konu da, bu turizm faaliyetinin çift yönlü hale getirilmesi ve bunun için THY’nın İstanbul-Tallinn arasına bir sefer koyması. Hali hazırda Air-Baltic havayolları İstanbul’dan Riga aktarmalı olarak Tallinn’e uçuyor ancak uçuş süresi de haliyle uzuyor. İlgililere de duyurmuş olalım bu vesile ile.

Sizlere son olarak Estonya halkından bahsetmek istiyorum. İnsanların daimi mütebessim halleri ve Türkiye’ye karşı sevecen tutumları beni oldukça mutlu etti, Zira resmi ziyaretlerimiz esnasında yakama taktığım Türk Bayrağı rozetimle gittiğim bir alış veriş merkezinde bana yapılan olağandışı bir indirime vesile oldu rozetim. Ve bir o kadar da yakın ilgi ve alakaya. Dünyanın bir ucunda bile olsa, bana bu gururu yaşatanlara, bu bayrağa yükledikleri misyondan ötürü sonsuz minnet duydum bir kez daha.

Sonuç olarak, Estonya, gidilmesi, gezilmesi, görülmesi gereken bir ülke olarak notlarımın arasında yerini alırken, Vikingler diyarından kucak dolusu sevgi ve selamlarımı gönderiyorum siz değerli okuyucularıma…