Her senenin Ocak ayını yaşarken bilhassa son sekiz senemizde bir faili meçhulü konuşmak herkesi olduğu gibi bizi de dergi olarak üzüyor.
Gerek başyazarımız Mustafa Albayrak gerekse ben veya diğer arkadaşlar bu konuya yılda bir kez de olsa değiniyoruz.
Belki denebilir ki ülkemizde onlarca hatta yüzlerce cinayet işleniyor. Bilhassa önceki yıllarda özellikle 1990’lı yıllarda binlerce faili meçhul cinayetin fail veya azmettiricileri bulunamamışken siz neden bir Ermeni vatandaşımız veya gazetecimiz üzerine bu kadar hassasiyet gösterdiniz. Kaldı ki siz misal Agos Gazetesi gibi Hrant Dink’in sahibi veya yazarı olan bir dergi veya gazete de değilsiniz diye sorabilirsiniz. Bu soruların kendi içinde haklılık payı olsa da üzerinde durulması gereken konu tam da budur.
Hrant Dink cinayeti veya faili meçhulü yada suikastı (ne derseniz artık) sıradan cinayetler veya suikastlerden biri değildir. Hrant Dink; “cinayet geliyorum diye diye” işlenmiş ve suikaste uğramıştır. Bu cinayet de tetiği çeken o gün 16 yaşında ki gencin hiç bir ehemniyeti yoktur. Aslolan tetiği çektiren zihniyeti, kişi veya kurumların bulunabilmiş olmasıdır. O da bugüne kadar halen çözülememiştir. Bunun kamu oyuna yansımış çeşitli sebepleri olabilir. Bu ülkemizde ki adalet mekanizmasının bir işi ve sorunudur. Ama bildiğimiz tek şey var oda Hrant Dink’in göz göre göre öldürüldüğüdür. Azmettiricilerinin de bulunamadığıdır.
Hrant Dink Türkiye de sayıları iyice azalmış olan (100.000’in altına inmiştir- bu sayı) Ermeni cemaatinin yayın organının sahibi ve başyazarı idi. Yaptığı aslında barışçıl bir konuşma, basında çarpıtılmış, hedef gösterilmiş ve istihbarat raporları haber verdiği halde öldürülmesi adeta izlenmiştir.
Azınlıklar bu ülkede biz çoğunluk ahaliye emanettir. Biz millet olarak Devlet de emanetin ehli olarak kendisine tevdi edilen bu vatandaşını koruma görevini yerine getir(e)memiştir. Bu bizi dünya kamuoyunda “Türkiye Ermeni vatandaşlarını koruyamıyor, Ermeni gazetecileri faili meçhullere kurban vermektedir” gibi bir algı ile karşı karşıya getirmiştir.
Dünya’nın ne dediği bir yana en önemlisi bu milletin içerisinde kendi ifadesi ile bir “Güvercin ürkekliği ile” yaşayan azınlık bir gazetecimize sahip çıkamadık. Canı, malı, nesli bize emanet bir Hristiyan Ermeni vatandaşımızı koruyamadık. Beni en çok üzen bu olmuştur.
Facebook Yorum
Yorum Yazın